Dibe vurmak diye bir deyimimiz var. Batmak, yıkılmak, perişan olmak anlamında kullanılır.

Eğitimdeki son durumu bakınca dibe vurmak deyimi de yetersiz kaldı. Dibin de dibine vurduk!

Haberlerde okumuş veya duymuşsunuzdur.

YÖK geçtiğimiz yıllarda çok akıllıca (!) bir iş yaparak üniversite sınavlarında barajı kaldırmıştı.

Bu sayede eksi netle bildiğin 4 yıllık üniversite kazananlar oldu.

Örneğin eksi 9,5 netle Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne girenler var. Üstelik Türkçe’den eksi 7,5 net yaparak, daha doğrusu yapamayarak…

Yine eksi 8,75 netle, çocuk gelişimi ön lisans bölümüne giren oldu. Radyoterapiyi eksi 3,75 netle kazanmışlar!

Uludağ Üniversitesi Fizik Bölümüne sıfır netle yerleşti.

Sınava giriyorsun, adını soyadını yazıyorsun, çıkıyorsun, Fizik Bölümünü kazanıyorsun!

Türkçe’den eksi 7,5 netle Türk Dili ve Edebiyatını kazanmak hayal ötesi…

Hayaldi gerçek oldu bir nevi!

Yazı tura atsan daha çok doğru yapma ihtimali var…

Soruları anlamayı geçtim, muhtemelen okuyamamıştır bile!

Buna rağmen Türk Dili ve Edebiyatı gibi Türkçe veya Edebiyat Öğretmenliği de yapabilecek bir bölümü kazanabiliyor!

Vaktiyle bir Maarif Nazirinin, “Şu mektepler olmazsa maarif ne güzel idare ederdim” dediği rivayet edilir.

Okulları kapatsalar en azından bu rezillikler açığa çıkmazdı!

Okulları kapatmak derken bazıları zaten fiili olarak kapalı gibi duruyor.

Düşünün YÖK’ün açıkladığı verilere göre aralarında 4 yıllık bölümlerin de bulunduğu 84 bölüm hiç tercih edilmedi. Binası var, kimsenin haberi yok!

Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da birçok bölüm boş kaldı, bazılarına bir iki tercih ancak yapıldı.

Üniversite var ama öğrencisi yok. Bazı bölümlerde çalışan kadar öğrenci bulunmuyor.

Bakanlıktan üniversiteye geçerken yolda profesör yapılıp, profesörlükte henüz üç günü doldurmayan birinin rektör atandığı ülkemizde bunlara niçin şaşırıyoruz!

68 üniversite rektörünün yayınlanmış bir tek makalesi bile yoksa…

Böyle üniversiteleri eksi net yapanların kazanması doğal değil mi?

Çok yakın zamanda üniversite kapılarında “Gel vatandaş gel, istediğin bölümü oku, diplomanı hemen al” diye bağıran çığırtkanlar görürsek şaşırmamak lazım!

****

Bilmeden cevap vermek!

Amerika’da Greater Idaho Falls Bilim Fuarında bir lise öğrencisi, yöre insanlarını hazırladığı projeyi imzalamaya davet etti.

Lise öğrencisi, “dihydrogen monokside” adlı maddenin kullanımının tümüyle yasaklanmasını, mümkün olmadığı takdirde çok sıkı kontrolünü istiyordu.

Maddenin zararlarını duvara astığı afişle sıralıyordu:

1- Yoğun terlemelere ve kusmalara sebep olabilir.

2- Doğaya büyük zararlar veren asit yağmurlarının ana unsurudur.

3- Gaz haline geçmiş hali, çok ciddi yanıklara sebep olabilir.

4- Kazara solunması, ciğerlere dolması ölüme yol açabilir.

5- Erozyona yol açar.

6- Otomobil frenlerinin etkinliğini azaltır.

7- Ölümcül kanser hücrelerinin hepsinde bulunmuştur.

Bir saat içinde 50 bilim fuarı meraklısı insan, lise öğrencisinin kampanya açtığı standı ziyaret etti.

Sonuç; 43 kişi yasaklanmasını destekledi, 6 kişi kararsız kaldı.

Sadece 1 kişi yasaklanması istenen “dihydrogen monokside” adlı maddenin su olduğunu söyledi.

 ***

 TEBESSÜM

 Say bakalım

Küçük Temel, okuldan bir türlü mezun olamıyor. Duruma üzülen öğretmeni, Temel’e şöyle der:

- Oğlum seni imtihan edeceğim. Bilirsen mezun edeceğim.

Temel sevinir, sözlüye kalkar... Öğretmen sorar:

- Söyle bakayım Temel, İngiltere ile Fransa kaç kez savaştılar?

- Altı defa savaştılar öğretmenim.

- Aferin sana Temel, tebrik ederim…

Küçük Temel, mezun oldum sevinciyle öğretmenine bakarken, öğretmeni sorar:

- Peki say bakalım, hangi savaşlardı?

Küçük Temel:

- Bir. İki. Üç. Dört. Beş. Altı.

****

 GÜNÜN SÖZÜ

Bir ülkenin geleceği, o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır.

Albert Einstein