25 Mart’ta başlayan Yargıtay Başkanlığı seçimi yaklaşık 2 ay sonra 14 Mayıs’ta bitti. 37. tur sonunda Yargıtay Başkanlığına, Yargıtay 3. Hukuk Daire Başkanı Ömer Kerkez seçildi.

4 adayla başladı, 3 aday yarışa devam etti. En son Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk’ün de adaylıktan çekilmesiyle seçim ancak sonuçlanabildi.

Başkanlık seçimi aslında Yargıtay’daki gruplaşmaları da gözler önüne serdi.

Yargıtay’da ciddi bir gruplaşma olmasaydı 37 tura kalmadan bir başkan seçilemez miydi?

Daha çok sembolik olan, fazla yetkisi bulunmayan Yargıtay Başkanlığı için bu kadar kıyasıya yarış neden yapıldı?

13 Mayıs’ta Yargıtay Başkanlığı adaylığından çekilen Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk, sadece 3 gün sonra 16 Mayıs 2024 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına seçildi.

Demek ki kamuoyunun bilmediği bazı görüşmeler yapılmış!

Muhsin Şentürk, Anayasa Mahkemesinin Can Atalay kararına uymayacağını açıklayan ve Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında Anayasa suçu işledikleri iddiasıyla suç duyurusunda bulunan Yargıtay 3. Ceza Dairesinin başkanıydı.

Anayasa Mahkemesi üyelerine Anayasa suçu işledikleri için suç duyurusunda bulunan Muhsin Şentürk, şimdi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı…

Yorumsuz!

Yargıtay Başkanı seçilen Ömer Kerkez’in Yargıtay sitesinde yer alan mesleki özgeçmişi şöyle…

Hatay’da hâkim/savcı adayı olarak mesleğe başladı. Sırasıyla Elbistan, Kozluk, Erzin Cumhuriyet savcılığı, Adalet Bakanlığında tetkik hâkimliği, Daire Başkanlığı, Genel Müdür Yardımcılığı, Genel Müdürlük ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyeliği görevlerinde bulundu.

5 Temmuz 2017’de Yargıtay üyeliğine, 14 Şubat 2023’te ise Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığına seçildi.

Sadece üç ilçede savcılık yaptı. Hiçbir gerekçeli karar yazmadığı gibi ağır cezalık bir suçla ilgili iddianame bile düzenlemedi.

Şimdi Yargıtay Başkanı…

Yorumsuz!

Hatırlanacağı üzere Kadir Özkaya, 21.03.2024 tarihinde Anayasa Mahkemesi Başkanlığına seçildi, 20.04.2024 tarihinde göreve başladı.

Kadir Özkaya, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden mezun. Danıştay’da tetkik hâkimliği, Anayasa Mahkemesi raportörlüğü ve Danıştay üyeliği görevinde bulundu.

Hukukçu değil. İdare mahkemesinde olsa bile hâkim olarak hiç çalışmadı.

Önceki Başkan Zühtü Arslan, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden mezun. Hukukçu değil.

Daha önceki Başkan Haşim Kılıç, Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinden mezun… Haşim Kılıç da hukukçu değil.

Anayasa Mahkemesi Türkiye’nin en büyük yargı organı ama şimdiki başkan dahil son üç başkanı hukukçu değil.

Bu işte bir gariplik yok mu?

***

Kral ve dilenci

Bir kral sabah gezintisi sırasında bir dilenciye rastlar. İyi saatine denk gelir; “Dile benden ne dilersen” der.

Dilenci gülerek; “Sanki dileğimi gerçekleştirebilecekmiş gibi soruyorsunuz” diye cevaplar.

Kral biraz alınır, sohbet başlar...

- Pek tabii her dediğini yerine getirebilirim. Sen söyle hele, ne istiyorsun?

- Söz vermeden önce iki kez düşünün kralım.

Dilenci sıradan bir dilenci değildir. Çocukluk yıllarında kralın öğretmeniydi ama kral maalesef eski öğretmenini tanıyamadı. Öğretmeni olan şimdiki dilenci o zaman krala şu sözü vermişti: “İleriki yıllarda tekrar karşına çıkıp seni uyaracağım.”

Kral olayı çoktan unutmuştu. Bu nedenle bastırır:

- Ne istersen verebilirim. Ben güçlü bir kralım. Yerine getiremeyeceğim hiçbir dileğin olamaz.

Bunun üzerine dilenci, çanağını uzatır ve sorar:

- Şu çanağı herhangi bir şeyle doldurabilir misiniz?

Kral kahkaha atar ve vezirine çanağı altınla doldurmasını emreder.

Çanak bir türlü dolmamakta, içine konan altınlar anında yok olmakta, sanki paralar buhar olup uçmaktadır.

Kralın onuru kırılır. Bir dilencinin çanağını dolduramadığı kulaktan kulağa yayılır.

Kral onur meselesi yapar ve dilenciyi tekrar çağırır. Bu defa hazinesinde ne varsa yani pırlantalar, elmaslar, yakutlar konur çanağa. Ne var ki çanağın dibi yoktur sanki. Yer yutar ama boş kalır.

Kral yenik düşmüştür. Dilenciye yakarır:

- Tamam, sen kazandın. Dileğini yerine getiremedim ama ne olur bana çanağın neden yapılmış olduğunu söyle. Bari onu bileyim.

Dilenci gülümser:

- Çok basit… İnsan nefsinden yapılmıştır. Yani insanın arzu ve isteklerinden, heva ve heveslerinden… Doymak bilmez oluşu ondandır. Bu gerçeği bir kez kavrarsan yaşantın değişir.

 (Alıntıdır)

 ***

TEBESSÜM

Dua

Hâkim, bir kış günü evinden adliyeye giderken otostop yapan bir genci arabasına alır. Siyah giysili uzun saçlı delikanlı arabanın camındaki hâkim armasını görünce “Abi siz hâkimsiniz herhalde” diyerek sorar:

- Biz Yüksel Caddesinde oturuyoruz. Bizi polisler satanist diye alıp götürüyor. Bize yardımcı olabilir misiniz?

Hâkim, düşünmüş nasıl yardımcı olabilirim diye… Şöyle cevap verir:

- Polisler yakaladığında, biliyorsan sübhanekeyi oku, bırakırlar.

Delikanlı endişeli:

- Ya bırakmazlarsa…

- O zaman her ihtimale karşı bildiğin bütün duaları oku…

***

 GÜNÜN SÖZÜ

 Sıradan insanların hevesleri, büyük insanların ise idealleri vardır.

Washington Irving