Cumhuriyet 96 yaşında. 96 yıl geçmesine rağmen hâlâ Cumhuriyet’i idrak edemeyenler, daha açık ifade ile hazmedemeyenler var…

Geçmişten günümüze milli bayramlar en güzel şekilde okullarda ve öğrenciler tarafından kutlanırdı…

Artık maalesef okullarda bayramlar neredeyse kutlanmıyor…

Göstermelik birkaç tören yapılıyor. Birçok okul tören yapmadı, yapmıyor… Bazı okullarda ise havanın çok güzel olmasına rağmen okul bahçesi yerine salonda tören yapıldı…

Son yıllarda her Cumhuriyet Bayramında, Cumhuriyet düşmanı aykırı sesler yükseliyor…

Yine öyle oldu… Hatta bu kez resmi kurumlarda bile aykırı davranışlar yapıldı…

Nevşehir Valiliği, “kamu düzenini bozar” gerekçesiyle “Atatürk’e Saygı ve Cumhuriyet Yürüyüşüne” izin vermedi…

Geç de olsa hatayı fark eden Vali, yanlıştan döndü…

Düşünebiliyor musunuz?

Cumhuriyet sayesinde makam gören, Cumhuriyet sayesinde valiliği, daha açık ifade ile bir vilayeti temsil imkânına kavuşan biri, Cumhuriyet için yürüyüş yaptırmak istemiyor…

Bu ülkede önüne gelen yürüyor.

Suriyeliler gösteri yapabiliyor…

Hatta yine bir Cumhuriyet bayramında, herkesin gözü önünde teröristler yürüyüş yapmış, ellerini kollarını sallayarak Suriye’ye geçmişti… Yemek paralarını bile valilik ödemişti…

Şimdi eline Türk Bayrağı alarak yürüyecek olanlara, izin vermek istemeyen bir kafa var…

Ülkemizde birileri ısrarla Cumhuriyet’e sahip çıkanlar ile karşı olanlar diye halkı ikiye bölmek istiyor…

Cumhuriyet’e sahip çıkıldıkça birileri inatla Cumhuriyet düşmanlığını körüklüyor…

Cumhuriyet sayesinde adam oldular.

Cumhuriyet’in nimetlerinden yararlanıyorlar…

Cumhuriyet’in imkânlarını sonuna kadar kullanıyorlar…

Utanmadan Cumhuriyet’i beğenmiyorlar, Cumhuriyet’i yok etmek için adeta cebelleşiyorlar…

Besle kargayı oysun gözünü diyeceğim ama…

Emin olun kargalar bile bu yapılanlara gülüyordur…

*****

Erbabı Bilir

Sıcak bir Ağustos ayında öğle vakti… Atatürk, Ulus'ta meşhur Karpiç Lokantasında yine mutat şekilde cam kenarındaki masasına oturmuş, kafasında bin bir düşünce, yoldan gelen geçenleri seyrediyor.

Yolun karşı tarafında yoldan gelip geçenlere, içindeki buzlu şurubun ısınmaması için meşinle kaplı sırtındaki parlayan bakır ibriğinden, beline bağladığı üç beş gözlü tahta bardaklıktan çıkardığı bardağı elindeki su ibriğinden döktüğü suyla şöyle bir çalkaladıktan sonra belini öne doğru eğerek doldurup müşterisine uzatırken, göğsündeki namı olan yazıyı bu kere yüksek sesle uyumlu ve sattığı soğuk şurubunu da metheder bir üslupla; Erbabı Bilir… Erbabı Bilir… diye bir ahenkle Erbabı Bilir’in bağırdığını duyan ve gören Atatürk, Erbabı Bilir’in yanına getirilmesini ister.

Atatürk'ün huzuruna, ibriği sırtında ter sucuk içinde çıkarılan Erbabı Bilir, biraz endişeli ve şaşkındır…

Atatürk; Erbabı Bilir’e kendisine de bir bardak soğuk şurup verdikten sonra sırtındaki ibriği yere bırakıp kendi masasında karşısına oturmasını ister.

Bir an tereddüt eden ve adeta kendisini rüyada sanan Erbabı Bilir uyanık davranır, Ata'nın dediklerini yerine getirip karşısına sıkılarak oturur.

Atatürk garsonlara onun içinde masaya bir servis açmalarını ister. Hoş beşten sonra Atatürk o emsalsiz zekâsıyla halkın yeni ilan edilen Cumhuriyet hakkındaki düşüncelerini, algılarının ne olduğunu tespit etmek için Erbabı Bilir'e; “Cumhuriyet nedir?” diye sorar.

Yerinde şöyle bir doğrulan ve adeta bir anda değişim geçiren Erbabı Bilir, “Cumhuriyet; benim gibi bir garibanın Türk Milletinin kurtarıcısı olan Ata'sının masasında oturabilmesi, kısacası adam yerine konulmasıdır” der.

Bunun üzerine Atatürk karşısında duran yaverine; “Be hey çocuk, Cumhuriyet maya tutmuş” diye bir çocuk sevinciyle bağırır...

Kalkar ve gitmekte olan Erbabı Bilir'in ibriğini sırtına almasına yardım eder...

(Not: Atatürk'le ilgili yaşanmış, bilinmeyen bu hatıra, olayı birebir o an orada yaşayanın oğlundan aktarılmıştır.)

*****

TEBESSÜM

Sigara

Atatürk’e hakaretten sanık bir köylü hakkında soruşturma yapılıyordu. Durumu Atatürk’e arz ettiler, “Mahkemeye veriyoruz, size küfür etmiş” dediler.

Atatürk sordu: “Ben ne yapmışım ki ona?”

Evrakı tetkik edenler açıkladılar: “Gazete kâğıdı ile sardığı sigarayı yakarken kâğıt tutuşmuş da ondan.”

Atatürk bunu söyleyen bir milletvekilidir. Atatürk sorar:

- Siz hiç gazete kâğıdı ile sigara içtiniz mi?”

- Hayır.

- Ben Trablus’tayken içmiştim, bilirim. Pek berbat şey… Köylü bana az küfretmiş. Siz bunun için onu mahkemeye vereceğinize ona insan gibi sigara içmeyi sağlayınız!

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Vatana ihanetin nedeni olmaz! Er ya da geç bedeli olur…

Atatürk