Çoktan başladı 3. Dünya savaşı ama bizler hâlâ farkında değiliz. İnsanlık tarihinde hiçbir savaş bir öncekinin tekrarı olmamıştır. Her savaş bir öncekinden farklı ve daha korkunçtur. Savaşan iki taraf da yaptıkları savaştan çıkardıkları sonuçlarla yepyeni öldürme yöntemleri geliştirmiştir, yeni silahlar icat etmiştir.

Aslında sevmiyorum sıkıntı veren yazılar yazmayı ama dört bir yanımızdan öyle kuşatıldık ki nefes alamıyoruz artık.

Dünyada pek çok ülke savaşa hazırlanıyor. Ermenistan, Azerbaycan sınırı boyunca hendekler kazıyor. Azerbaycan sınıra yığınaklar yaptı. Kuzey Kore ve Güney Kore gerilimi sürekli yükseliyor. Çin Tayvan’ı sıkıştırmaya devam ediyor.

İsrail İran’a savaş açmak üzere. İran’ın nükleer bomba çalışmalarının sonuna geldiği ve ilk bombasını yaptığı söyleniyor. İsrail bu teknolojiye yıllardır sahipti. Olası bir savaşta taraflardan biri sonunda çaresiz kalacak ve atom bombası denen o canavara başvuracak. Diğer tarafında da füzeler düşmeden atış yapma fırsatı olacağı için nükleer başlıklı füzeler gökyüzünü dolduracak.

Ukrayna ve Rusya savaşı devam ediyor. Ukrayna’yı destekleyen NATO’nun depolarında cephane kalmadığı söyleniyor. Keza aynı söylem Avrupa ülkeleri için de geçerli.

Savaş büyük bir yıkımdır. Önce insanı; bir kuşağı yok eder Elinizde avucunuzda ne varsa siler süpürür. İnsan belki de savaşın en ucuz girdisidir. Tanklar, toplar, uçaklar insandan önce gelir.

Savaşların temelinde paylaşım ve ganimet vardır. Açgözlülük, doymak bilmezlik ana nedenidir savaşların. Zenginliğin olduğu her yere başka devletler saldırarak oradaki değerleri ele geçirmeye çalışmışlardır. Sadece altına, yiyeceğe el konmamış aynı zamanda kültürler de yağmalanmıştır.

Bu yazıyı 18 Mart günü yazıyorum. Çanakkale zaferinin yıl dönümünde. Biz şanslı bir ulusuz. En büyük şansımız da Mustafa Kemal Atatürk gibi bir değere sahip olmamızdır. Mustafa Kemal Atatürk “ vatan savunması dışında savaş cinayettir “ diyerek bizleri o yağmacı güruhtan ayırmayı başarmıştır.

Ben Mustafa Kemal Atatürk’ün değerinin ve felsefi derinliğinin dünyadaki ülkelerce anlaşılmadığını düşünüyorum. Ne yazık ki kendi ülkemizdeki durum çok ama çok daha kötü.

Bence Mustafa Kemal Atatürk aydınlanma devriminin devamıdır.

1923 yılında kurduğu cumhuriyette on beş yıl yaşayabildi Mustafa Kemal. Onun on beş yılda yarattığı muhteşem devrimin hızıyla onca gericiye, düşmana ve vatan hainine rağmen yüz yılını tamamladı cumhuriyetimiz. O gün yapılanlar sayesinde yüz yıldır gelişip büyüyerek yolumuza devam ediyoruz.

Ne yazık ki bu sene de Mustafa Kemal’in kurduğu diyanet işleri başkanlığı Çanakkale Zaferinin yıl dönümünde Mustafa Kemal’i anmadı. Şaşırdık mı? Hayır.

Dünya üzerinde tek savaş vardır o da insanlığın emperyalizme karşı verdiği savaştır. Savaşların tamamında söz konusu olan paylaşımdır. 2.Dünya Savaşının sonucu olarak yapılan paylaşımdan payını isteyen yeni aktörler var artık. Dünyada zenginlik, üretim ve teknolojik liderlik el değiştirdi; artık batının karşısında devasa bir güç olarak Çin ve Asya ülkeleri var. Büyüyen her ülke pastadan daha fazla pay isterken o pastayı önceden paylaşanlar paylarını korumaya çalışıyor.

Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşadığı dönemde ortaya konulan doğru ve onurlu dış politikayla ve yurtta barış Dünyada barış ilkesiyle ideale yakın bir çözüm ortaya konmuştu. Diğer ülkelerin iç işlerine karışmaması, hiçbir ülkeden toprak talebinin olmayışı çok güzel ve verimli bir barış sürecini başlatmıştı.

Ders öğrenene kadar devam eder cümlesi üstünden bir çözümleme yaparsak yani tarihimizden, yaşadıklarımızdan dersler çıkarmazsak zaman bize öğretmeye devam edecektir.

Çanakkale’de o büyük zaferin mimarı Mustafa Kemal Atatürk’ün, hiç düşünmeden canını veren şehitlerimizin, gazilerimizin, o kutlu zafere emeği geçenlerin ruhları şad olsun.