Adli yıl yine sorunlarla başladı.

Dünyanın en büyük adliyelerini yaptık diye övünüyoruz, hatta adliye demek yakışmaz diye saray diyoruz.

Yine yetmiyor.

Adli sorunlar, hukuktaki çıkmaz saraylardan taşıyor.

Az çok mahkemelere yolu düşenler bilir.

2005 yılında Bakırköy Adliyesi açıldı, çevre adliyeler de kapatılarak, Bakırköy’e taşındı.

Aradan 15 yıl bile geçmeden, yeni açılan devasa Bakırköy Adliyesi de yetmedi.

Bahçeye, koridorlara yapılan eklemeler de sorunu çözmeyince hukuk mahkemeleri Yenibosna’daki okuldan bozma binaya taşındı.

Aynı sorun İstanbul Adliyesinde de yaşandı.

Sarıyer, Fatih, Beşiktaş ve Sultanahmet’teki mahkemeler 2012’de açılan Çağlayan’daki adliye sarayına taşındı.

Mahkemelerin iş yükü artınca daha 10 yıl bile geçmeden saray da yetmedi. İstanbul Adliyesi için Mecidiyeköy’de ek bina kiralandı, icra müdürlükleri ile icra mahkemeleri ek binaya taşındı.

Mahkemelerin iş yükü katlanarak artıyor.

Mahkemelerin yoğun olmasının temelde iki sebebi var; birincisi yöneticiler de dahil olmak üzere toplumun, insanların hukukun dışına çıkması, kanun kural tanımamasıdır.

İkincisi ise birçok hâkim ve savcının yeterli donanıma sahip olması, gerekli gereksiz sürekli görev yerlerinin değiştirilmesidir.

Bir avukatın yakınmasını nakledeyim. 2019 yılında açılan davanın iki gün önce duruşması vardı. Dosya karar aşamasında, karar verilmesini bekliyorduk ki, hâkim değişti. Dosyayı inceleme imkânı bulamayan hâkim, mecburen duruşmayı 7 Şubat 2023 tarihine erteledi.

Hiçbir gerekçe yokken yargılama 5 ay daha uzadı. Yeni hâkim önceki bilirkişi raporlarını beğenmezse, yeni bir rapor isterse, dosyayı farklı açıdan değerlendirirse yargılama daha da uzayacak.

Başka bir avukatın yakınması daha da ilginç… 2009 yılında açılan bir dava var. Dosyaya 13 değişik hâkim bakmış. Yargıtay bozmasından önce 7, bozmadan sonra 20 duruşma yapıldı. Bozmadan sonraki 20 duruşmada 12 değişik hâkim görev aldı.

Kasım 2021’de karara çıktı. Dosya halen temyiz aşamasında…

Ne zaman temyizden döneceği bilinmiyor.

13 yıldan fazla devam eden bir yargılamada karar ne kadar doğru olursa olsun adaletli olur mu, hukuk yerine gelir mi?

6 ayda bir duruşma günü verilir ve neredeyse her duruşmada değişik hâkim görev alırsa yargılama biter mi?

Sadece bina yapmakla adalet sağlanmıyor…

Hukuku işletmek, hukuki işletecek insanları yetiştirmek ve göreve getirmek lazım.

*****

Adaletin sillesi

Hastalıktan perişan olmuş bir adam doktora gitti. Hasta doktora, “Nabzıma bak da derdimi anla” dedi.

Doktor hastanın nabzına baktı, kalbini dinledi, iyice muayene etti. Hastanın ölümünün yakın olduğunu anladı. Hiç ümit yoktu. Hastaya, “Sana ne ilâç gerekir ne de perhiz. Gönlün ne istiyorsa onu yaparsan, hastalığın iyileşir” dedi.

Hasta, doktorun tavsiyesine sevindi. Ferahlamak için ırmak kenarına gezinti yapmaya gitti.

Irmak kenarında bir derviş oturmuş, elini yüzünü yıkıyordu. Çok güzel bir ensesi vardı. İçine, o güzel enseye bir sille vurmak isteği düştü. Doktor da gönlüne geleni yapmazsan, derdin artar demişti. Silleyi indirmezse dertlenecekti.

Dervişin yanına yaklaşıp, “Ya Allah” diye bir nara atarak tokadı patlattığında, şırrak diye bir ses ortalığı inletti. Derviş kızgınlıkla yerinden fırladı…

“Ahlâksız adam! Ben sana ne yaptım?” deyip, o da bir tokat patlatacakken; baktı ki adam ayakta zor duruyor. Vursa elinde kalacak… “Ya sabır” diyerek kısas yapmaktan vazgeçti.

Yakasından tutup, doğru hâkimin huzuruna götürdü. Davasını anlatıp, şikâyetçi olduğunu söyledi. Hâkim, adamın hasta haline acıdı. Fazla ceza vermek istemedi. Hasta adama sordu: “Yanında ne kadar paran var?”

Hasta adam, “6 kuruştan başka bir şeyim yok” dedi.

Hâkim, “O paranın 3 kuruşunu kendine ayır, 3 kuruşunu da senden şikâyetçi olan dervişe ver” diyerek hükmünü verdi.

O sırada hasta adamın gözü, hâkimin ensesine kaydı.

Hâkimin ensesi, dervişin ensesinden daha da güzeldi. “Enseye sille vurmanın cezası da azmış” diyerek, hâkimin yanına yaklaştı. Kulağına bir şey söyleyecekmiş gibi yaparak, okkalı bir silleyi de hâkimin ensesine yerleştirdi.

Öfkeyle yerinden kalkan hâkime, “Al şu 6 kuruşu, aranızda bölüşün. Ben gidiyorum” dedi.

Hâkim, “Buraya gel, seninle daha işimiz bitmedi” deyince, hasta adam, “Hâkim bey! Şüphe yok ki senin verdiğin bütün hükümler adalete göredir. Olaylara ve kişilere göre değişmez. Hükmünde yanlışlık, haksızlık olmaz” dedi.

Hâkim, “Bu da bize kaderin sillesi” diyerek adamı serbest bıraktı.

*****

TEBESSÜM

Yangın

Komşunun evinin yandığını duyan Temel koşa koşa söndürmeye gitti. Geri dönünce Temel’e “Evi kurtardınız mı? diye sorarlar. Temel gururla cevap verir:

- Evi kurtaramadık ama arsayı kurtardık.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

En mükemmel adalet, vicdandır.

Victor Hugo