Geçenlerde YouTube'da "Burası Adıyaman" türküsünü dinliyordum. Aşağıda yorumlar akarken dikkatimi çekenler oldu. Kimi Adıyaman'ı gezmeye gittiğinde insanlarının kendisine çok yardımcı olduğunu söylüyordu. Kimi askerde tanıdığı Adıyamanlı bir arkadaşının ne kadar iyi birisi olduğunu yazıyordu.

Bu tip ifadeler akıp giderken bir kişinin bir şehrin tanınmasında ne kadar önemli olduğunu düşündüm ve "Bazen bir adam bir şehirdir" diye düşündüm.

Birisiyle tanışırsınız, nereli olduğunu öğrenirsiniz. Ondan sonra onun davranışları ile onun şehrini özdeşleştirirsiniz. Kafanızda o andan itibaren o şehre ait bir yargı oluşur. Bu ilk yargı kolay kolay değişmez.

Aynı herhangi bir isme sahip biriyle tanışmanız sonrasında o ismi o kişiyle özdeşleştirmeniz gibi olur. Kişinin ismi "Güney" ise ve yakışıklı birisiyle, sanki tüm "Güneyler" yakışıklı imiş gibi düşünürsünüz. Bazı kişiler bu şekilde düşündüklerinden dolayı isim pek revaçta olmasa bile başarılı veya yakışıklı birini tanıdıysa onun ismini çocuklarına verebilir.

İsim konusunu bir yere bırakıp yine şehir konusuna dönelim. Ben Elazığlıyım. Bugüne kadar Elazığ ile ilgili olumsuz bir şey duymadım. Bunda insanlarının iyi olmasının ve şehirlerini en iyi şekilde temsil etmelerinin önemli bir rol oynadığını düşünüyorum. Bu da sorumluluğumu ikiye katlıyor. İyi olan imajı perçinlemek. İşte tam da bu nedenlerden dolayı yeni bir yere gittiğimde yeni birileriyle tanıştığımda otokontrol sistemimi daha da titizlikle çalıştırıyorum.

Bu tip davranışların bir de yurtdışı ayağı var. Gittiğin herhangi bir ülkede milliyetini söylüyorsan, otomatik olarak kendine bir misyon yüklüyorsun. O andan itibaren senin ismin veya kim olduğun o kadar önemli değil. Önemli olan milliyetin. Herkes senin davranışlarını ait olduğun milliyetin ile özdeşleştirecektir.

Bunun bir örneğini yıllar önce İngiltere'ye kurumumuz tarafından bursiyer olarak gönderildiğimizde 4 arkadaş olarak göstermiştik. Mehmet Toprak, Tayfun Yahşi, İzzet İbrikçioğlu ve ben 1987 yılında Londra'da bulunduğumuz okulda o kadar hassas ve titiz davranmıştık ki bir süre sonra okul yönetimi ülkemizi daha iyi tanıma amacıyla, bizden bir "Türk Gecesi" düzenlememizi talep etti. Büyükelçiliğimiz ve Başkonsolosluğumuzdan doküman ve video desteği aldıktan sonra, Türk mahallesinde keşfettiğimiz Türkiye mahsulleri satan marketlerden belli ürünler almış ve "Türk Gecesi"ni düzenlemiştik. Okulun yöneticileri, hocaları ve öğrencileri hem çok memnun olmuş hem de çok şaşırmışlardı. Çoğunluğun ifadesi ülkemizi böyle tanımadıkları, Türkiye'nin gerçek yüzünü şimdi daha iyi anladıkları şeklindeydi. Hemen hepsi ilk fırsatta ülkemize gelmek istediklerini vurgulamışlardı. İlkini bizim yaptığımı gece düzenleme uygulaması daha sonra farklı ülkelerle devam etmişti.

Sonuçta bir isim, o ismin karakteri olarak görüldüğü gibi, bir kişi bağlı olduğu şehir ve vatandaşı olduğu ülkesinin ister istemez temsilcisidir. İyi de davransa, kötü de davransa. Sonuçta iş döner dolaşır şehrine veya ülkesine yansır.