24 Kasım Öğretmenler Günü… Her Öğretmenler Gününde aynı sahneler tekrarlanır, öğretmenlere methiyeler düzülür, ne kadar önemli oldukları anlatılır, paylaşımlar yapılır…

Ama sadece bir gün… 25 Kasım olur, her şey unutulur.

Bu yıl çok önemli bir iş yapılacak! Öğretmenler Gününde öğretmenlere beyaz önlük dağıtılacak!

Beyaz önlük dağıtılınca öğretmenlerin tüm sorunları çözülecek, öğretmenlerin yüzü gülecek, bu mutlulukla bayram edecekler!

Öğretmenlerin bu kadar sorunu varken, özellikle öğretmenlerin itibarı yerlerde sürünürken beyaz önlük dağıtarak her şeyin üstünü kapatacaklarını ve unutturacaklarını düşünmüşler!

Öncelikle öğretmenlerin itibarını kurtaracak tedbirler alınmalıdır. Sıradan bir velinin veya öğrencinin okulun amiri gibi davranmasına izin verilmemeli…

Öğrencilerin disiplinsizliklerine, özellikle de öğretmenlerine saygısızlıklarına karşı disiplin kurulları çok acil işletilmeli…

Bazı çokbilmiş velilerin öğretmenlere kafa tutan, öğretmenlere akıl veren, öğretmenleri rencide eden davranışlarına karşı tedbir alınmalı…

Hele hele istedikleri özel şeyleri yapmadı diye velilerin veya öğrencilerin, öğretmenleri şikâyet etmesi durumunda ne olup bittiği çok ciddi araştırılmalı, öğretmen hemen hedef tahtasına oturtturmamalı…

Haksız şikâyet eden velilerle ilgili de iftira ve hakaret suçundan resen işlem yapılmalıdır.

En önemlisi de öğretmenler arasındaki adaletsizliğe derhal son verilmelidir.

Şu an okullarda ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen ve kadrolu öğretmen olarak üç sınıf öğretmen görev yapıyor.

Kadrolu öğretmenler de, normal öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olarak üçe ayrılıyor.

Hepsi aynı işi yapıyor, aralarındaki tek fark aldıkları ücret…

Uzman ve başöğretmenlere daha fazla para ödeniyor. Bunun için de güya sınav yapılıyor.

Geçen yıl uzman öğretmenlik için ortaokul seviyesinde sınav yapılmıştı. Bu yıl daha da garabet, sınav internet üzerinden yapıldı. Yani öğretmenler evinden sınava girdi. Bu sınavları geçenler uzman ve başöğretmen sayıldı.

Şaka diyeceğim ama ne yazık ki acı gerçek bu…

Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenleri seçmek için 45 dakika mülakatta tabi tutacaklarını söylüyor.

Diğer yandan sınavı ve mülakatı geçtim, bir kısmı öğretmenlikle ilgisi olmayan lise veya meslek yüksekokulu mezunu 100 binden fazla ücretli öğretmen görev yapıyor.

Öğretmen açığı olduğunu herkes biliyor, çare olarak birçoğu öğretmenlik mesleğiyle ilgisi olmayan ücretli öğretmen çalıştırılıyor.

Niçin kadrolu öğretmen alınmaz da ücretli öğretmen çalıştırılır?

Tamamen duygusal!

Ücretli öğretmenlere girdikleri ders başı ücret ödeniyor, aylık ödenen ücret girdikleri derse göre 5 bin ile 9 bin lira arasında… Sigortaları da yarısı veya üçte biri gösteriliyor.

Kaba bir hesapla bir kadrolu öğretmen yerine en az 4 ücretli öğretmen çalıştırılabiliyor.

İtibardan tasarruf olmaz naraları atanlar, öğretmenlerin itibarını bu şekilde koruyor!

Öğretmenler arasındaki bu çarpıklığa çocuklar bile gülüyor…

Öğretmenlerin gerçekten itibarı korunacaksa, öncelikle ücretli öğretmen uygulamasına son verilerek başlansın…

Öğretmenlere önlük dağıtmaktan önce yapılacak çok iş var…

****

Gerçek basittir

Bilge bir gün hırkasını çıkardı ve onunla bir yumurtayı sarıp sarmaladı. Sonra da kasabanın meydanına gelip insanların kendi etrafında toplanmalarını istedi. Onlarca, yüzlerce kişi bilgenin çevresini sardı.

“Bugün hepinizin katılabileceği büyük bir yarışma düzenliyorum” diye seslendi bilge. “Kim bu hırkanın içinde ne olduğunu bilirse, onun içindeki yumurtayı ona vereceğim.”

İnsanlar birbirleriyle bakıştılar, meraklandılar. Ama kimse bir tahminde bulunmak istemedi. Sonunda kalabalıktan birisi bilgeye şöyle dedi:

“Bunu nereden bilebiliriz, bize vahiy gelmiyor ki.”

Bilge ısrarla aynı soruyu sordu:

“Bakın, bu hırkanın içindeki şeyin yumurta sarısı gibi sarı bir göbeği var ve yumurta beyazı gibi şeffaf bir sıvıyla kaplı. Hepsi de, kolayca kırılabilen bir kabukla çevrili. Hadi bilin bakalım bu hırkanın içinde ne var?”

Çevresini saran herkes bilgenin elinde bir yumurta tuttuğunu düşünüyordu, ama cevap o kadar besbelliydi ki, hiç kimse insanların önünde rezil olmak istemiyordu. Öyle ya, o şey ya bir yumurta değilse, bilgenin derin ilmiyle söylemek istediği başka bir şey ise? Hayır hayır, bilge mutlaka başka bir şeyi ima ediyordu.

Bilge, iki defa daha sordu. Ama aptal durumuna düşmek istemediği için kimse cevap vermedi. Bilge sonunda hırkayı açıp yumurtayı herkese gösterdi ve şöyle dedi:

“Aslında cevabı hepiniz biliyordunuz. Ama kimse cesaret edip de bunu dile getiremedi. Bu haliniz, riske girmeye, kaybetmeyi göze almaya cesaret gösteremeyenlerin haline benziyor. Gerçekte çözümler çok basit. Bu basit çözümleri Allah akıl gözümüze gösteriyor. Ama insanlar hep karmaşık açıklamaların peşine düşüyor, sonunda ise bu açıklamalardan bir şeyler yapmaya sıra gelmiyor.”

***

TEBESSÜM

Bedava

Sınıfta öğretmen öğrencilere sordu:

- Bana elektrik ile şimşek arasındaki farkı kim söyleyebilir?

Temel, hemen parmak kaldırdı:

- Elektrik paralı, şimşek bedava öğretmenim!

****

 GÜNÜN SÖZÜ

Unutmayınız ki, cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir.

Atatürk