Sevgili yolcu;

Bugünkü yolculuğumuzda mevsimle de doğru orantılı gelişen tükenmişlik hissi, atalet duygusu hakkında sohbet edelim seninle ve çareler üretelim olur mu?

Neden tükeniyoruz? Tam olarak neden tükenmişlik hissi yaşıyoruz?

Tükenmişlik, zihnimizin sürekli olarak başarıya ulaşma çabasından kaynaklanan zihinsel, psikolojik ve ruhsal bir bitiş halidir. Günümüz dünyasında çok farklı işlerle aynı anda uğraşmak ve birçok işi aynı süreçte tamamlamak durumunda kalabiliyoruz. Çevremizden de fazlasıyla talep gelebiliyor ve potansiyelimizin üzerinde performans beklenebiliyor iş yeri cephesinden. Durum böyle olunca ve işin içine bir de rekabet ortamı girince biz sürekli olarak ulaşılamayan bazı hedeflere ulaşmak adına yaşamımızın her bir dakikasını, zihnimizi bu yolda ilerlemek ve potansiyelimizin üzerinde ulaşılamayacak hedeflere doğru koşmak durumunda kalabiliyoruz.

Kariyer yolculuğumuzda, kendimizi ihmal eder hale gelebiliyoruz. Bu ihmaller daha sonra bize yorgun zihin, tükenmişlik hissi, bitkinlik, kolunu kaldıramayacak kadar halsiz bedenler olarak geri dönebiliyor. Bu süreçte uzman desteğine başvuran kişilerin tedavisinde uzmanlar kişilerin yaşamlarında yapmaları gereken değişiklik konusunda destek olmaya çalışıyor.

Zihnimizin en büyük ihtiyaçlarından biri nedir diye sorsalar, buna yanıtım ‘durmak’ olurdu. Bir düşünsenize metropolde yaşıyorsanız sürekli bir koşturmaca hâkim. Yürüdüğümüzü sanarken dahi aslında koşuyoruz. Çok fazla şeyi sırayla yapmamız gerekiyor, çok fazla hedefi gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bir taraftan yetişmesi gereken işler var bir taraftan özel yaşantımız, ilgi göstermemiz gereken ailemiz var. Böyle olunca zihnimizin pili tükeniyor diyebiliriz. Günlük işlerimizi yapmamızı sağlayan ön beynimiz var ve işte asıl pili biten yer burası oluyor. Sakin bir şekilde sadece durmak ön beyni dinlendirmeyi sağlıyor. Zihnimizi o an herhangi bir işe, düşünceye, ruhsal soruna odaklamadan durabilmeyi öneriyorum. Hatta gündüz vakti belki öğle arası on beş dakikalık bir şok uykusu ön beynimizin şarj olmasını ve dinlenmesini sağlıyor. Deneyin farkı ve faydayı bizzat deneyimleyeceksiniz.

Dinlenme esnasındaki çalışmayan beyin, çalışan beyine kıyasla daha odaklanmış halde olduğu bilim insanlarınca üzerinde çalışılmış ve bu sonuca ulaşılmıştır. Şöyle bir örnek vereceğim. Üzerine defalarca kafa yorduğumuz ve bir sonuca ulaştıramadığımız ya da çözümleyemediğimiz bir konuyu; durduğumuz anlarda misal tuvalette, banyoda, toplu taşımada yani hiç ummadığımız bir anda aniden çözebiliyoruz. Beynimizin bu toparlanma, dinlenme anlarına ihtiyacı var.

Bir önerim de ‘kabullenmek’ olacak. Bulunduğumuz durumu kabullenmek. Şartları zorlamak yerine kabul ve kararlılık bakış açısı geliştirebiliriz. Bu bir yenilgi değildir. Var olan gerçeği kabullenmek, kendimize karşı daha işe yarar hale gelmemizi sağlıyor olacaktır. Zihinsel ezberlerimizin dışına çıkarak, kararlı bir şekilde ve ‘sabrederek’ yeni stratejiler belirlemek faydamıza olacaktır.

Hayatta hedefler, rekabet, yapılması gereken işler bitmiyor. Tadına vararak, keyfini çıkararak, kendimize ödüller molalar vererek içsel motivasyonumuzu da yaşayabiliriz. Küçük hedeflerimizi gerçekleştirdiğimizde bunu kutlayalım, kendimizi takdir edelim olur mu? Bu hayatı bir kere yaşıyoruz. Bunu hak ediyoruz.

Senin de bu konuda düşüncelerin, önerilerin ve tecrübelerin var ise bunları yorumlar kısmında paylaşabilirsin. Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum. Sağlıcakla kal.