Gerçek basittir ve herkese açıktır.

Peki sizler neden karmaşık hale getiriyorsunuz?

Sanılanın aksine Gerçek, sever ve sevilmeye de elverişlidir.

Düşünsenize, aslında her şeyi içerir, her şeyi kabul eder, her şeyi arındırır…

Asıl gerçek olmayan zordur ve sıkıntı kaynağıdır. O daima ama daima talepkârdır...

İster, bekler ve talep eder.  Hem asılsız olduğundan boştur, daima doğrulama ve güvence arayışı içine girer, hem de sorgulanmaktan ve araştırılmaktan korkar ve kaçınır.

Gerçek olmayan, kendisini çoğunlukla bir destek ve dayanak ile özdeşleştirir, destek ne kadar zayıf ve geçici de olsa… Her ne kazanırsa onu kaybeder ve dahasını ister.

“Gerçek ise gerçekten ötedir - bilince nazaran öte değil, fakat her türlü ilişkiden öte. Zorluk, "hal" sözcüğü ile geliyor. Gerçek bir başka şeyin hali değildir - o bir ruh hali, bir bilinç hali ya da psişik bir hal değildir; başlangıcı ya da sonu olan, varlığı olan ya da olmayan bir şey de değildir. O bütün karşıtları içerir - fakat o karşıtların oyunu içinde değildir. Siz onu bir geçişin, bir değişimin sonu olarak düşünmemelisiniz.”

Peki hissettiklerimizin, gördüklerimizin gerçekliğine ne kadar inanabiliriz?

Belki de günah ve sevap, liyakat ve liyakatsizlik göründükleri gibi değillerdir…

Genelde kötü ve iyi, bir adet ve gelenek meselesidir ve sözcüklerin nasıl kullanıldıklarına göre, ya sakınılır ya da hoş karşılanırlar. Toplumlar sürekli değişim içinde olsa dahi değişmeyen bazı değerler vardır.

Günah ve sevap kişiyle alakalı ve göreceli değil midir? Günahkâr ya da erdemli bir kişi olmadıkça, bu kavramları bireylere atfetmedikçe günah ve erdem nedir ki? Hiç düşündünüz mü?

Bizler dalgalı denizde dalgaların gelişini görmeye alışmış balıklar gibi seyrederiz çoğu zaman çoğu şeyin başımıza gelişini. Eylemlere o kadar odaklanırız ki özneyi unuturuz. Kendimizden uzaklaşırız. Eylemlerimiz o kadar konuşulur ve hatırlanır ki varlığımız unutulur.

Kalıcı olanı arar dururuz.

Peki zaman mıdır kalıcı olan?

Anların birbirini izlemesi, hiçlikten gelip hiçliğe gitmek dediğimiz zaman, sizce kalıcı olabilir mi? Böylesine ömürsüz bir şeyin üzerine sağlam bir yapı kurulur mu?

Peki dünya mıdır kalıcı olan?

Birçoğumuz dünya ile birlikte hareket ederiz. Bu yüzden de ister istemez gündüzü de yaşarız, geceyi de…

Halbuki Güneşle kalmayı seçenlerimiz karanlık nedir bilmezler...