Son zamanlarda etrafımdaki herkesin çok aceleci davranışlar gösterdiğini fark ettim. Birçoğumuz süreci es geçip sonuçlara odaklanıyoruz. Sonuçlarımızın da yine ani olmasını bekliyoruz.

Aceleci davranışlar, ani kararlar, telaş, koşturmaca… Yapılması gereken ne varsa sessiz sakin, huzur içinde de yapılabilir. Gerçekten her seferinde alt-üst olmaya gerek var mı?

Beklenmeyenin gerçekleşmesi kaçınılmazdır. Umulup beklenen ise asla gelmeyebilir. Acaba değer ölçülerimizi bir kenara bıraksak ya da değiştirsek daha mı huzurlu oluruz?

Huylarımız doğuştan gelir, değişmez derler. Değiştirmeye çalışmak yerine fark etsek sadece… Ne de olsa insan kişilik ile yüklü kaldığı sürece, beşeri huylara ve alışkanlıklara maruz bulunmaktadır.

Maharaj huy konusunda şöyle der; Bana huylarınızı kontrol edemediğinizi söylemeyin. Kontrol etmenize gerek yok. Onları güverteden denize fırlatın. Mücadele etmenizi ya da boyun eğmenizi gerektirecek bir huyunuz olmasın. Siz onu bir alışkanlık haline getirmedikçe hiçbir deneyim sizi incitemeyecektir. Tüm evrenin o süptil nedeni sizsiniz. Her şey sizden dolayı vardır. Bu noktayı sağlamca ve derince yakalayın ve tekrar tekrar onun üstünde durun. Bunun mutlak şekilde doğru olduğunu idrak etmek özgürlüğe kavuşmaktır.

Yerine getirilen arzular arzu doğurur derler… Belki de değer ölçülerimizi değiştirdiğimiz gün tüm dünyamız değişecektir. Belki de haz ve acı sadece duygularımızın çalkantısıdır…

Kendiliğinden geleni beklesek, daha azı ile yetinsek, acele etmesek ve kanaat göstersek belki daha huzurlu olabiliriz. Belki de acılarımızı doğuran birçok şey arzuların tatminidir. Diyeceksiniz ki insanız ve ihtiyaçlarımız var. Eğer ihtiyacımız olmayanları istemezsek, ihtiyacımız olan şeyler bize gelecektir.

Bırakın olaylar olduğu gibi gelişsin. Onlar sonunda kendilerini güzelce düzene koyacaklardır.

Hayatın suları, arzu ya da nefret uyandıran nesnelerin kayaları üzerinde gümbürdüyor. O kayaları içgörüyle ve bağımlılıklardan kurtularak yok edin, o zaman sular daha büyük bir oylum ve kuvvetle, derin, sessiz ve hızlı akacaklar. Bu konuda kuramsal olmayın, düşünmek ve dikkat etmek için zaman ayırın. Eğer özgür olmak istiyorsanız, özgürlüğe en yakın olan adımı atmayı ihmal etmeyin. Bu bir dağa tırmanış gibidir, bir tek adım bile kaçırılamaz. Bir adım eksik ise zirveye ulaşılmamış olur.

Acele etmeyin.