TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun "bahis" konusunu gündeme getirmesi üzerine, "Temiz Eller Operasyonu" ndan duyduğum memnuniyeti ifade ederken, "Yeter ki bir hinlik olmasın" demiştim.
Aradan geçen sürede, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, toplumda, "Bahis Soruşturması" olarak bilinen soruşturmanın ikinci safhasını da tamamladı.
Adli soruşturmanın ilk ayağı açıklanmadan önce TFF, futbolda temizlik harekâtı başlattığını söylemişti. Sonradan anladık ki meğerse İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturma açmış, bu çerçevede TFF' ndan bilgi ve belgeler istemiş. Bu bilgi ve belgelerin bir kısmını Başsavcılığa veren TFF, işin halı altına süpürülemeyecek bir boyuta ulaşmış olduğunu görünce kendi iç disiplin mekanizmalarını harekete geçirmiş ve bununla ilgili bir açıklama yapmak durumunda kalmış.
Sonrasında TFF' nin bahisle ilgili olarak savcılığa verdiği isimlerin, 6 bahis şirketinden sadece 2'sinden alınan bilgilerle sınırlı olduğu ortaya çıkmıştı.
Soruşturmanın yukarıda bahsettiğim birinci aşamasından sonra, başsavcılık yeni gözaltı kararları aldı ve tutuklamalar yapıldı. Bu ikinci aşamada, daha önce bilgi alınmayan 4 bahis şirketinden kaçından daha bilgi alındığı henüz paylaşılmadı.
Şu ana kadar yaşanılanlar sonrası benim kafamda bazı soru işaretleri oluştu. Bunları paylaşmak istiyorum.
1. Başsavcılık "Bahis Soruşturmasını" açmasaydı, TFF herhangi bir idari işlem yapacak mıydı?
2. TFF tüm bahis şirketlerinden bilgi almadan, ilk seferinde neden sadece 2 şirketin verdiği bilgilerle yetindi? Sonrasında neden sadece burada ismi geçenlere idari ceza vermekle sınırlı kaldı? Diğer 4 şirketten gelen bilgiler ne aşamada? Onlardan gelen bilgi varsa, buralarda ismi geçenlere ne işlem yapıldı?
3. Normalde idari cezanın zamansal olarak adli cezadan önce olması gerekirken, adli soruşturmanın ikinci aşamasında adı geçen ve hatta tutuklanan bazı kişiler, neden halen idari bir cezaya çarptırılmadı? Yani konunun asıl sorumlu kurumu olan TFF, cezalandırmasını neden adli soruşturma sonrasına bırakıyor, konunun idari yanı yok mu?
4. Soruşturma sonucu tutuklanan Fenerbahçeli Mert Hakan'ın konuşma ve kayıtlarında adı geçen Fenerbahçeli İsmail'in, faul sayısı ve sarı kart görme gibi hususlarda, kayıtlarda belirtildiği gibi davranışlarda bulunduğu halde, bununla ilgili neden idari bir ceza uygulamasına gidilmiş değil?
5. TFF' nin bir yerde kulüp ayrımcılığı yaptığı anlamına gelebilecek yukarıda belirttiğim hususlar, TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun tarafsızlığını yitirdiği anlamına gelmiyor mu? Bu şekilde yürütülen bir soruşturma adil sonuçlar sağlayabilir mi?
Yukarıda sıralamaya çalıştığım kafamdaki soruların dışında çok daha önemli bir konu var. Bugüne kadar tüm soruşturmanın yasal bahis şirketleri üzerinden yürütüldüğünü düşünüyorum. Bana göre bu, "Buz Dağı" nın sadece görünen yüzü. Asıl büyük parça, yasal olmayan bahis firmalarında yapılan bahisler. Merkezi yurtdışında bulunan bu firmalarda bahis oynayanlar nasıl tespit edilir bilemiyorum. Ama bu bir şekilde öğrenilirse asıl fırtınanın o zaman kopacağını düşünüyorum. Mümkün olup araştırılabilse, futbolla ilgili herkesin tüm kayıt ve para hareketleri incelenebilse buradan da bir sonuca ulaşmak mümkün olacaktır.
Zor ama futbolda başlatılan "Temiz Eller Operasyonu" adına gerekli. Yoksa eksik bir değerlendirme yapılmış olacaktır. Eksik değerlendirme nedeniyle bazı suçlular cezalandırılmamış olacaktır. Bu da haksız sonuçlara yer açacaktır.
Bu soruşturma yürütülürken, Galatasaraylı taraftarların soruşturmada adı geçen Fenerbahçeli futbolcuları ya da Fenerbahçeli taraftarların soruşturmada adı geçen Galatasaraylı futbolcuları gündeme getirip, kendilerini ak pak görme çabası da son derece yanlış. Bu işin takımı falan yok. Kim suçlu ise onun cezalandırılması konusunda hep birlikte davranmalıyız, isterse tuttuğumuz takımın en önemli ismi olsun. Benim yukarıda verdiğim Mert Hakan, İsmail örneği yanlış anlaşılmasın. Elde olan kayıtlara göre izahta bulundum. Diğer oyuncularla ilgili maç sonucunu etkileyebilecek bir kayıt ortaya çıkmış olsa onu da gündemime alırdım.