PKK ile mücadelede Türkiye'nin elinin daha güçlenmiş olduğunu söyleyebiliriz. Gerek içeride, gerekse PKK terörünü besleyen Kuzey Irak ve Güney Suriye'de PKK ve PYD' ye karşı başlatılan mücadele onca şehit vermemize rağmen kararlılıkla sürdürülüyor.
PKK terörünün kaynağı bellidir. Bu kaynakları kurutuncaya kadar yılmadan, usanmadan bu mücadelenin devam edeceği kararlılığını olumlu buluyor ve sonuna kadar da destekliyoruz. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan da Başbakan Yıldırım da bu mücadelede kesinlikle geri adım atılmayacağını defalarca söylediler.
Böylesine güçlü bir kararlılık karşısında İmralı'daki bebek katli Öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan kanalı ile şu açıklamayı yapmak durumunda kaldı:
"Önceki süreci biz yok etmedik. 6 ayda bu durumu çözeriz. Bu kör bir savaştır, kimsenin kimseyi yenemeyeceği bir savaştır. 30-40 senedir bu savaş devam ediyor, belki 80 sene daha devam edecek. Ölen insanlara yazıktır, artık bu kan, gözyaşı dursun..."
Peki de bu nasıl önlenecek?
Daha önce Öcalan'ın 21 Mart 2013 tarihinde Diyarbakır meydanında bir bildirisi okunmuş ve bu bildiride "Artık silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun" deniliyordu.
Sonra ne oldu?
Hendekler kazıldı, KCK ve Kandil Öcalan'ı dinlemedi. Neredeyse bir iç savaş provası bile yapılmaya kalkışıldı. Sonuç ortada.
Buradan şunu çıkarabiliriz:
İmralı'nın görüşü ile KCK ve Kandil'in görüşleri artık aynı noktada bulunmuyor. Hesaplar ayrı yapılıyor.
Türkiye daha önce bunu "Çözüm süreci" adı altında başlatmış, ancak PKK tarafından bu süreç sabote edilmişti. Bunun yeniden tekrarlanmasının da bugün için hiçbir anlamı kalmamıştır. Başbakan Yıldırım da "Bundan sonra çözüm mözüm yok, kimse böyle bir şey beklemesin" diyerek bu konuda son noktayı koymuştur.
Eğer, Öcalan'ın gücü varsa bu gücü PKK üzerinden kullansın. KCK ve Kandil'i ikna etsin. Silahların gömülmesini sağlasın. Devlet ile terör örgütünün pazarlık yapamayacağını, bunun için de adımların PKK tarafından atılması gerektiği gerçeğini ortaya koyup kabul ettirsin.
"Silahlar sussun, fikir ve siyasetler konuşsun" diyen Öcalan'ın bu görüşünü KCK ve Kandil'e kabul ettirmesi gerekiyor. Bunu başarabilirse, bu konuda olumlu bir adım atılmış olacaktır.
Bayramda bile PKK kan döküyor. Kalleş tuzaklar kuruyor. Sürekli şehit haberleri ile sarsılıyoruz. Şehir savaşlarının başlatıldığı günümüzde Öcalan'ın "Projelerimiz var, biz bu işi 6 ayda bitiririz" sözleri inandırıcı olabilir mi? Daha önce neler denendi neler ama kalıcı bir sonuç elde edilebildi mi?
Darbe üzerine darbe alan PKK'ya nefes aldırmak için ortaya atılan bu tür sözlerin ve oyalama taktiklerinin hiçbirine inanmıyoruz. Türkiye'nin elinin giderek güçlendiği, PKK'nın dağılma sürecine girdiği şu günlerde bu tür açıklamaların hiçbir önemi yoktur.
Devlet, mücadeleyi terör örgütüne karşı veriyor, Kürtlere karşı verilen bir mücadele yoktur. Nitekim daha önce yörede Kürtlerden destek gören PKK'ya bu desteğin de büyük oranda kesilmiş olduğunu görmekteyiz. Kürt halkı da artık doğruyu görmekte ve devlete olan bağlılığını ortaya koymaktadır.
PKK'nın nefesi kesilmek üzeridir.
Öcalan, bu açıklamaları ile yeni bir "çözüm Süreci"nin başlatılması gerektiğini söylemeye çalışıyor.
PKK, önce terör eylemlerinden elini çekmeli, silahları bırakmalı, katliamlardan vaz geçtiğini duyurmalıdır. Ondan sonra devlet gereğini yapacaktır, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
25 Temmuz 2015'den bu yana PKK'ya karşı başlatılan operasyonlar sürüyor. PKK kampları yerle bir ediliyor. Suriye'de IŞİD'a karşı başlatılan operasyonların PYD' ye kadar ulaşması Türkiye'nin gücünü ortaya koyduğu gibi elini de güçlendiriyor.
PKK'ya her türlü desteği veren Doğu ve Güneydoğu'daki belediyelere kayyum atandı. PKK'nın siyasi uzantısı HDP'liler bunu bile istismar etmeye ve bunu demokrasiye darbe olarak göstermeye çalışıyorlar. Barıştan, kardeşlikten, demokrasiden yana olduklarını söyleyenlerin daha duyarlı hareket etmesi gerekmiyor mu? HDP'lilerin de artık şapkalarını önlerine koyup uzun uzun düşünme döneminde olduklarını unutmamaları gerekiyor.
PKK'nın para muslukları, diğer destekleri kesiliyor. Dış destekçilerine karşı da siyasi alanda gereken yanıtlar verilerek Türkiye'nin terör karşısındaki kararlılığı ortaya konuluyor. Bundan geri adım atılmaması gerektiği görüşünde olduğumuzun altını bir kez daha aklınca çizmek istiyoruz.