Bağbozumu

Yeniden sonbahardayız. Bağbozumu mevsiminde. Eskiden şenliklerle kutlanırmış bağbozumları ama artık şenlik için yeterince huzur ve neşemiz yok. Bizler artık ruhumuzu karartan bir çağda yaşıyoruz.

İnsanlar Mars’a gitmeyi konuşurken bizler Çanakkale’de üç liraya satılan elmayı İstanbul’da insanlara yirmi liraya yediriyoruz. Ne çiftçilerimiz mutlu, ne de çocuklarına bir parça meyve yediremeyen insanlar.

Neşe içinde geçen bağbozumu şenlikleri okuduk. Bu mevsim; kışlık hazırlıkların bittiği, elde edilen ürünlerin ambarlara kaldırılıp zorlu kış günlerinin güvenceye alındığı, eğlencenin, oyunların, şarkıların, türkülerin söylendiği huzurlu anların başlangıcı.

Bizim şenliklerle kutlayacağımız günlerimiz sanırım çok yakınlarda değil. Oysa üzümler tatlandı, elmalar olmak üzere, huzur hâlâ yok.

Oysa doğanın bize verdiği armağanları toplama zamanı. Toplamayı bir kenara bırakın görseniz bile gününüzü güzelleştirecek renklere çoktan büründü ağaçlar. Mutluluk hâlâ yok. Ama ben bu yazıya sizler için birkaç fotoğraf ekleyeceğim.

Sadece birkaç soruya cevap vermemiz gerekiyor. Tarlada 3 lira olan elma marketlerde nasıl ve neden 20 liraya satılıyor? Neden 1 Kg elmayı İstanbul’ göndermek için yaklaşık 5 lira masraf yapılıyor? Ve en önemlisi bu kepazelik nasıl önlenecek? Mutlaka cevabını bulmamız gereken sorular bunlar. Tekrar etmek olacak ama insanlar Mars’a gitmeyi konuşurken bizler Çanakkale’den İstanbul’a bir kilo elmayı yollamakta zorlanıyoruz. Gün gelecek bir kilo elma Mars’a daha ucuza gidecek ve bizler de sorular sormaya ama cevapları bulamamaya devam edeceğiz.

İnsan kırsal alanda yaşıyorsa her gün kendini rengarenk bir ortamda buluyor. Bulunduğumuz ortam ve doğa bizleri mutlu etse de içimizde hep bir burukluk kalıyor. Gelecek günlerle ilgili duyduğumuz endişe vahşi bir yaban hayvanı gibi içimizi kemirmeye devam ediyor.

Sizlerle birkaç fotoğraf paylaşmak istiyorum. Umarım bu görüntüler benim içimde yarattığı huzuru sizde de yaratır.