Yarınki yazımda Yeşilay'dan söz edeceğim. Bir gün önce içki konusuyla kendimi hazırlamak istedim.  Rahmetli Ahmet Necdet'in şiiriyle söze başlayalım: 

"Geceler kör ve sağır/ses vermeyen bir kuyu 
haklı kılar uykuyu ve uyuşturucuyu 
ağzındır çiçek açan erguvan gökte 
yeşertir bir aşkı ve küçücük bambuyu 
anka'ya işmar eder zümrüt ve yakut 
çıldırtmak için serkeş bir kuyumcuyu 
bu yüzden kana boyar aklının saçağında 
tüneyen tahta kuşlar bütün ortadoğu'yu 
ne kadar içsen de kandırmaz artık seni 
yaranı azdıran o bengisuyu 
yürek bir mermi gibi sürülür yalnızlığa 
mutlandırırsın tetiği ve namluyu 
sendin ve büyüten de hep sen olacaksın 
göğsünde akrep diye sakladığın korkuyu 
ahmet necdet ne kaldı sana bunca yangından 
kendine dert ettin de aşk denen kuruntuyu"

Ahmet Necdet'in "Sana Bunca Yangından" adını verdiği şiirini okurken, şiirin mesajını, yorumunu, şiirsel özelliklerini bir yana bırakıp çocukluk günlerine gittim. Bilmem yine var mı? Okullarda öğrenciler arasında "kollar" kurulurdu. Kimimiz Kızılay, kimimiz Yeşilay, kimimiz Temizlik kollarının üyeleri olurduk. Bir yıl "Yeşilay" koluna girmiştim. Mart ayının ilk haftası, Yeşilay Haftası olarak anılırdı. İçkinin, sigaranın, uyuşturucunun zararlarını ilişkin ödevler yapmış bir hafta boyunca okumuştuk. Anımsıyorum; sigaranın zararlarını anlatan rahmetli öğretmenimizin ağzından sigara düşmezdi. Bir komşumuz vardı, ayyaşın tekiydi ama, bizlere "içki içmememizi" öğütlerdi. 

Tanrı kimseyi muhtaç etmesin. Kızılay sıkça gündeme geliyor. Ama Yeşilay'ın arada sırada dergisini görüyorum, ama sesini soluğunu pek duymuyorum. Bu Yeşilay'ın işlevinin bitmişliğinden değil. Günümüzde giderek gereksiniminin arttığından kuşkum yok.  Ama, çalışmalar, göstermelik konferans, slogan ve verenlerin uygulamadığı öğütler bazında kalmamalı.

Charles Bukowski'nin bir şiiri gözüme takıldı. Kesip ayırdım:

" 'aynı kadınla iki kez / evlenerek hayatımı mahvettim'demiş  / William Saroyan. / hayatlarımızı mahvedecek bir şeyler  / her zaman vardır, /  William, / neyin veya kimin / bizi önce / bulduğuna /bakar, / mahvolmaya hep / hazırızdır. / mahvolmuş hayatlar / olağandır / bilgeler /    için de / ahmaklar için de.  / ancak / o mahvolmuş hayat / bizimki /olduğunda, / işte o zaman / farkına varırız / intiharların, ayyaşların, hapisane  kuşlarının, / uyuşturucu müptelaları ve benzerlerinin. / varoluşun / menekşeler kadar, / gökkuşağı / kasırga  /ve  /tamtakır /mutfak / dolabı / kadar / olağan bir parçası  olduklarının."

Çoğu sarhoşluk ve şarap üzerine yüzlerce Bektaşi fıkrası vardır. Bunları içkinin, tütünün yararlarını anlattığını sanmayınız. Asıl mesajları, softalığı, bağnazlığı, hoşgörüsüzlüğü iğnelemekten  yanadır.  Ahmet Muhip Dranas "Sigara içmeyen adam, bacası tütmeyen eve benzer." diyorsa da bunu bir şaka varsayınız ve "Unutma ki şair sözü yalandır" diye  karşılık veriniz.  Eğer birisi size Hayyamvari, "Şarap olmayan yerde aşk olmaz" sözünü hatırlatırsa, siz de, aşağıdakiler gibi yüzlercesini sıralayınız: 

• Kadeh içinde, deniz içinde olduğundan daha çok kimse boğulmuştur. (Alman) 
• İçkinin üstesinden gelirim sanırsan, içki senin hakkından gelir. (Amerikan) 
• İçki, bütün bela ve kötülüklerin anası, anahtarıdır. (Arap) 
• Meyhanede yazıla şey, cennette okunmaz. (Bulgaristan) 
• Sarhoş adam, yırtık çuvaldır. (Bulgaristan) 
• İçkiye düşkün olanları, bu yıkımdan kurtarmak için en iyi yol, sarhoş değilken, onlara bir sarhoşu göstermektir. (Çin) 
• İçki girince, akıl çıkar. (Fransız) 
• Şarapla başlayan dostluk, bir gece sürer. (İspanyol) 
• Şarabın girdiği yerden, alçak gönüllülük çıkar. (İsveç) 
• İçki ocak söndür. (Tatar) 
• Sarhoştan deli bile kaçar. (Tatar) 
• Keçi şarap içmiş, dağda kurt aramaya çıkmış. (Türk) 
• Sigaranın dumanını yel alır, parasını el alır belası sana kalır. (Atasözü) 
• İçkiyi savunanlar olabilir, fakat içki onları asla savunmaz. (Abraham Lincoln) 
• Ey içki, eğer senin adın yoksa, sana 'iblis' adını verelim. (W. Shakespeare) 
• İnsan vücudunda içki koymak, makine yataklarına kum koymak gibidir. (Henry Ford) 
• Her kadeh, mezara doğru bir basamaktır. (Abdülhak Hamid) 
• İçki alışkanlığı, toplumsal bir vebadır. (Ahmet Emin Yalman) 
• İçki, korkağı cesur; cesuru küstah eder. (Refik Halit Karay) 
• İçkinin bağırdığı yerde, ahlak ve utanç susar. (W. Chaucer) 
• Belaların en büyüğü sarhoşluktur. (Jefferson) 
• Akıllı adamların tek içkisi sudur. (Thoreau) 
• Şarap mideye oturunca, artık söz unutulur. (Alessandro Menzoni) 
• İçki arkadaşları düşman eder. (Prof. Dr. F. Kerim Gökay) 
• İçki şişenin içinde hoşnutsuzluk, avunma, korkaklık cesaret, utangaçlık ve kendine güven aranır. (S. Johnson)