Dünkü yazımın sonunda, bugün için Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesinden birkaç beyit aktardıktan sonra sürgün hayatını anlatacağımı yazmıştım:

“…..

Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten

Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez iânetten

Hakîr olduysa millet, şânına noksan gelir sanma

Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr-ü kıymetten

Vücûdun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır

Ne gâm râh-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten.

Muini zâlimin dünyada erbâb-ı denaettir

Köpektir zevk alan, sayyâd-ı bi-insâfa hizmetten

….”

Bu kıtaları günümüze şöyle açıklayabilirim:

“Kendini insan bilenler halka hizmet etmekten usanmaz, / mürüvvet sahibi olanlar zavallılara yardım etmekten kaçınmaz.

Eğer millet, hor görülmüşse onun şanına bir eksiklik geleceğini sanma; / yere düşmekle cevher, değerinden özünden birşey kaybetmez.

Vücudun mayası, vatan toprağıdır; / bu vücut, acı ve sıkıntı içinde vatan yolunda toprak olursa, en küçük bir üzüntü duyulmaz.

Dünyada zalimin yardımcısı, aşağılık kimselerdir; /insafsız avcıya hizmetten zevk alan ancak köpektir.

2. Abdülhamit tarafından ilk Osmanlı Anayasası için kurulan komisyonun üyeliğine seçilen Namık Kemal, padişahın aleyhine bir tehdit beyti yazıp, bunu mecliste okuyunca mahkemede yargılandı.

Asayişi bozduğu gerekçesiyle suçlu bulunup 6 ay hapis cezasına çarptırıldıysa da sonradan beraat eden Namık Kemal, Girit Adası'nda ikamete mecbur edildi daha sonra ikameti Midilli Adası'na çevrildi.

1879'dan itibaren 5 yıl Midilli mutasarrıfı olarak görevlendirilen adalarda yaşayan Türk ahalisinin sorunlarını dile getiren bir rapor hazırlayıp Babıali'ye sundu.

"Vaveyla", "Murabba", "Vatan Mersiyesi" gibi şiirlerini burada yazan usta edebiyatçı, Kıbrıs'ta yazmaya başladığı Celaleddin Harzemşah adlı eserini de burada tamamladı.

Okunmak için yazılmış olan ve 15 perdelik tarihi bir oyun niteliği taşıyan bu eserde yazar, Harzemşahlar Devleti'nin son hükümdarı Celaleddin Harzemşah'ı ve İslam birliği düşüncesini işledi. 2. Abdülhamit, bu eserinden ötürü Namık Kemal'e bala rütbesi (mülki rütbe) ile ödüllendirdi.

Midilli'den sonra 1884'te Rodos mutasarrıfı olan Namık Kemal buradaki çalışmalarından dolayı imtiyaz madalyası ile ödüllendirildi.

Daha sonra Sakız Adası'na mutasarrıf olarak görevlendirilen Namık Kemal, burada 2 Aralık 1888 günü 48 yaşında hayatını kaybetti.

Adada bir mezarlığa defnedilen "Vatan ve Hürriyet Şairi"nin naaşı şair arkadaşı Ebüziyya Tevfik'in isteğiyle ve 2. Abdülhamit'in talimatıyla Çanakkale'nin Gelibolu ilçesine bağlı Bolayır köyüne taşındı.

Tanzimat döneminin en önemli düşünce, sanat ve siyaset adamlarından biri olan Namık Kemal, "Toplum için sanat" anlayışını benimsemişti.

Eserlerini halkın anlayabileceği sade bir dille kaleme alan usta edebiyatçı, divan edebiyatının süslü-sanatlı dili yerine, belli bir düşünceyi iletmeyi amaçlayan yeni bir dil kullandı.

Namık Kemal’in Gülnihal’inden iki kıta vereyim:

Sen ölürsen anan ağlar

İmam ıskatını sağlar

Kurdlar, kuşlar, kırlar, dağlar

Etini yer ölmeye gör

Kazmayı urdum mezâre

Kemik çıktı pâre pâre

Can verüp aldanma yâre

Senden geçer ölmeye gör.

Namık Kemal'in oyun türünde "Vatan Yahut Silistre", "Zavallı Çocuk", "Akif Bey", "Celaleddin Harzemşah", "Kara Bela"; roman türünde "Cezmi", "İntibah"; şiir türünde "Hürriyet Kasidesi", "Vaveyla", "Murabba", "Vatan Mersiyesi"; eleştiri türünde "Tahrib-i Harabat", "Takip", "Renan Müdafaanamesi", "İrfan Paşa'ya Mektup", "Mukaddeme-i Celal"; tarihi kitap alanında da "Devr-i İstila", "Barika-i Zafer", "Evrak-ı Perişan", "Kanije", "Silistre Muhasarası", "Osmanlı Tarihi" ve "Büyük İslam Tarihi" eserleri öne çıkıyor.

Şiirimize vatan ve millet sevgisi, hürriyet, hamiyet, hak, hukuk, adalet gibi birtakım yeni kavramları getirmişti. Eserlerinde halkı bilgilendirme çabasını göstermişti.