Gençlerin, hangi bölüm mezunu olurlarsa olsunlar, okuldan yeterli saha bilgisi ve deneyimi olmadan mezun oldukları, iş dünyasının istihdam süreçlerini yöneten hemen her yetkilinin fikir birliğine vardığı bir konu.
Staj konusuna gerekli önemi vermeyen üniversitelerin öğrencilere sadece akademik bilgiler yüklemesi, saha ile ilişkide olmayan akademisyenlerin bu bilgileri güncellemekte yetersiz kalması veya hızla değişen teknoloji nedeniyle henüz okulda eğitimi verilen süreçlerin eşzamanlı olarak farklı yöntemlere evrilmeye başlaması gibi nedenlerle mezunların yeterlilikleri tartışma konusu olmaya devam ediyor. Teknolojinin gitgide fiziki tembelliğe ittiği gençlerin yeterli staj olanaklarına kavuşamamaları, iş dünyasına atacakları adımı geciktiriyor, zorlaştırıyor ve ümitlerinin kırılarak ev gençleri (NEET) nüfusunun artmasına negatif katkı sağlıyor. Fabrikalar uzman, esnaflar çırak bulmakta zorlanırken bunca eğitimli işsizin iş gücüne katılamamasının altında yatan nedenlerden birisi de akademik eğitim ile iş dünyasının doğru zamanda doğru birlikteliği kuramıyor olması. 13. yüzyılda bu topraklarda Osmanlı tarafından kurulan ahilik sisteminin gerekli güncellemelerle bugüne taşınamamış olması ne kadar şaşırtıcı olsa da bizi ilgilendiren bunca gelişmeye rağmen usta çırak ilişkisinin geçmişten daha sağlıklı kurulamıyor olması. Akademik başarının saha başarısı anlamına gelip gelmediği ayrı bir makale konusu ve çarpıcı sonuçlar barındırdığını şimdiden söyleyebilirim. Ancak akademik eğitimin saha tecrübesi ile desteklenmesinin en önemli yöntemi olan stajın gerekli etkinlikte kullanılmaması nedeniyle istihdam dünyasında yarattığı olumsuz etki gençlerin iş dünyasına katılımlarının azalmasına ve katılım sonrası zorluklar yaşamalarına neden oluyor. Peki staj neden önemlidir ve gençlere neleri öğretir?
İş dünyasına giriş her insanın hayatında önemli bir adımdır. Hayatımızın neredeyse tümünü etkileyecek ve yaşam standartlarımızı belirleyecek olan iş dünyasındaki ilk deneyimlerimiz işe bakışımızı, kararlarımızı ve geleceğimizi şekillendirir. Rehbere ihtiyaç duyduğumuz ve anlayışa muhtaç olduğumuz bu öğrenme sürecinde doğru tecrübeler edinmemiz işe ve başarıya olan bakışımızla birlikte bizi de değiştirir ve geliştirir. Öğrencilik dönemindeki stajın en büyük avantajlarından biri, hatalarınızın anlayışla karşılandığı bir dönemde iş dünyası ile tanışma fırsatı sağlamasıdır. Bir stajyerin hataları mazur görülerek doğru yol gösterilirken, bir çalışana aynı toleransın tanınması fazla iyi niyetli bir beklentidir.
Ne kadar iyi bir eğitim alırsanız alın, aldığınız eğitim iş dünyasında sahip olmanız gereken yeteneklerin %10’unu bile kapsamaz. Vücut dili, Türkçe kullanımı, iş lügatı, süreç analizi, takım çalışması, stres yönetimi, çoklu görevleri yönetme, zaman planı, bütünü anlama, organizasyonel iletişim diye uzayıp giden bir gereklilikler listesine sahibiz ve okulun bu konuda verebilecekleri fazlasıyla sınırlı. Staj bize tüm bu süreçleri sonucunun bedeline muhatap olmadan içeriden izleme ve deneyimleme olanağı tanır.
Stajın bir diğer önemli faydası, iş dünyasını tanımamızı, farkındalığımızı yükseltmemizi, neleri yapmak istediğimizi veya istemediğimizi, farklı alternatifleri ve gelişime açık olduğumuz alanları görmemizi sağlamasıdır. İnsan kaynakları stajı yaparken pazarlamanın size daha uygun olduğunu fark edebilir ve kariyerinizi o yönde şekillendirerek hayat kalitenizi etkileyecek en önemli kararlardan birini yolun başında verebilirsiniz. İnsan sevdiği veya karşılığını aldığı işi yaparsa başarılı ve mutlu olabilir. Bu nedenle meslek ve mesleki yöntem seçimi hayattaki en önemli kararlardan biridir.
Stajın ve iş dünyasını tanımanın onlarca faydasını sayabiliriz ancak benim açımdan en önemli katkısı özgüven sağlamasıdır ve bunun altını dikkatle çizmek isterim. Algınız açıksa, niyetiniz öğrenmekse ve çalışkansanız, iş dünyasındaki en önemli gözlemlerinizden biri kimsenin sizden üstün olmadığı ve her zaman her şeyin öğrenilerek geliştirilebileceği olacaktır. Bu öğretinin size katacağı özgüvenin hayatınıza yansımaları olağanüstü sonuçlar doğurabilir. İşler kötü gittiğinde halk arasında kullanılan bir tabir vardır; “gerekirse limon satarız.” Bu sözün altında teslim olmamak, B planına sahip olmak, yeniden başlayabilmek, şartları zorlamak gibi çoğu özgüveni oluşturan parçalar olan kişisel özellikler yatar. Yani özgüven, kişisel özelliklerin bir araya gelmesiyle oluşan bir karakter yapısıdır ve sahip olabileceğiniz en büyük servetlerden biridir. Hemen her başarılı insanın hayatında büyük riskler aldığı ve dibe yaklaştığı bir “gerekirse limon satarız” anı vardır. Özgüveni olmayanların ise egoları, bahane dağları, neden olmayacağına dair tezleri vardır ve gerektiğinde limon satamazlar.
“Staj modern köleliktir” gibi söylemlerin ardındaki hazineyi görebilirseniz, stajın size sunacaklarının stajyer maaşından veya yemek kartından çok daha fazla olduğunu fark edebilirsiniz. Kişisel gelişim, hayat kalitesi ve kim olacağınız… Doğru zamanda doğru istasyonda bulunup hayat treninin en makul kompartımanına binebilmenin önemini yadsıma hatasına düşmemeniz dileğiyle.