Farklı görüşte olanların fikrini hür şekilde ifade edebilmesi, ifade etmenin de ötesinde fikrini şiddete başvurmadan özgürce savunabilmesi çok önemlidir.

İnsanlar fikirlerini özgürce dile getiremiyor, konuşamıyor veya konuştuklarında başımıza bir iş gelir diye endişe ediyorsa çok ciddi sorunlar var demektir.

Üniversite yıllarımızda, 12 Eylül’ün hemen sonrası olmasına rağmen öğrenci eylemleri çok olurdu. Başörtüsü eylemlerinden tutun da yemek fiyatlarının boykot edilmesine kadar…

Hatta zaman zaman hiç istenmese de farklı görüşteki öğrencilerin çatıştığı olurdu…

Her üniversitede farklı sebeplerden, bazen de aynı gerekçelerle öğrenciler eylem yapardı.

Şiddete başvurulmadığı sürece barışçıl eylemler her zaman için önemlidir, hatta farklı seslerin çıkması demokrasi açısından da sağlıklıdır.

Terör örgütlerinin bulaştığı eylemleri dışlayarak söylüyorum; öğrenci eylemleri amasızdır, yani çıkara dayalı, makam, mevki, para beklentisi içinde olan eylemler değildir.

Tamamen iyi niyetli, gençlik ideali içeren eylemlerdi…

Özellikle son birkaç yıldır, üniversitelerden ses çıkmıyor; öğrenciler, gençlik sus pus…

Boğaziçi Üniversitesine rektör atamasından kaynaklı eylemleri saymazsak, neredeyse üniversitelerin varlığını unutacağız.

Umut verici ses, daha genç olanlardan geldi.

İstanbul’daki Cağaloğlu Anadolu Lisesinin mezuniyet töreninde öğrencilerin eylemi dikkat çekti.

Sosyal medya paylaşımında çocuk istismarı failinden yana tavır aldığı için Okul Müdürü Cafer Koçyiğit konuşurken, yeni mezun öğrenciler sırtlarını dönerek protesto gösterisi yaptı.

Bazı veliler de eyleme destek verdi.

Büyük çoğunluğun milimetrik çıkar hesapları yaptığı günümüzde öğrencilerin, hiçbir çekince koymadan, okul müdürlerini barışçı bir eylemle protesto etmeleri alkışlanacak bir durumdur.

Yüksek perdeden ahkâm kesen, kendi dar kafalı görüşünü topluma dayatmak isteyenlere karşı meydanın boş olmadığını gösterdiler.

Gençlerin belki de eleştirilecek çok tarafı vardır, eleştirilecek taraflarının çoğunluğu da biz büyüklerin ihmalinden veya kusurundan kaynaklıdır.

Ancak hiçbir korku göstermeden, çekinmeden, cesurca barışçı olarak tepkilerini ortaya koymaları gelecek açısından umut vericidir.

Daha çok düşünen, daha çok sorgulayan ve yanlışların karşısında duran gençlik, Türkiye’nin geleceği için umuttur…

Belki de birileri bunu fark ettikleri için gençlerden çok korkuyorlar…

Gençler; siz korkmayın, haksızlığa karşı, haksız duruma düşmeden ve kanunlara karşı gelmeden sesinizi yükseltin…

Gençler geleceğimizin teminatıdır.

*****

Para var, değer yok

Yıl 1917. Yer: Irak…

İngiliz general, koyunlarını otlatan çobanı uzaktan bir müddet izledikten sonra, yanına yaklaşır…

“Eğer sürüyü koruyan köpeğini öldürürsen, sana 100 sterlin vereceğim” der.

Uzun zamandır zor şartlarda yaşayan çoban için 100 sterlin büyük paradır. Ancak köpek de çok kıymetlidir. Çobanın tek güvendiği, sürüsünü idare eden, her türlü tehlikeye karşı koruyan, hasta olan koyunun başında bile günlerce aç susuz bekleyen, bir dayanaktır köpeği…

Ama teklif edilen 100 sterlin, iyi para!

Çoban, köpeği yakalayıp generalin önünde keser ve alır parayı. General; “Köpeğin derisini yüzersen, 100 sterlin daha veririm” der.

Çoban bu sefer düşünmeden, yüzer deriyi ve alır parayı.

General; “Köpeği parçalara ayırırsan, 100 sterlin daha” der.

İş raydan çıkmıştır artık. Köpeği parçalara ayırır, alır parayı.

İşi biten general oradan ayrılırken, bu sefer teklif çobandan gelir; “100 sterlin daha verirsen, köpeğin etinden de yerim.”

General cevap verir; “Asla! Benim amacım, değer verdiklerinize karşı yaklaşımınızı öğrenmekti. Sen para için yoldaşın, yardımcın, her şeyin olan köpeği feda ettin. Ben ihtiyacım olan şeyi öğrendim.”

General, sonra yanındakilere dönüp; “İnsanlar bu karakterde olduğu müddetçe korkmayın, her şeyi yaptırabilirsiniz” der.

Parası olup, değeri olmayan insanlar, değeri olup parası olmayan insanların hayat anlayışını değiştirdi. (Alıntıdır)

*****

TEBESSÜM

Keramet

Bektaşi, içkinin yasak olduğu devirde, bir şişe şarap almış. Cübbesinin altına saklamış. Yolda giderken padişah ile karşılaşmış. Padişah sormuş:

- Nedir o cübbenin altındaki?

- Abdest suyu sultanım…

- Çıkar bakalım, şarap olmasın!

Bektaşi, “Padişah hürmetine şarap ol ya mübarek” diyerek şişeyi çıkarmış.

Padişah bakar ki şarap, “Şimdi de su yap bakalım” demiş.

Bektaşi:

- Ben bu kadarını yaptım. Padişahın gücü büyüktür. Ötesini de siz yapınız sultanım.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Doğru yolda giden kaplumbağa, eğri yolda giden yarış atını geçer.

J. J. Rousseau