TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun federasyon başkanı olduğundan bu yana yaptığı uygulamaların ve aldığı kararların çoğunun yanlış olduğunu düşünüyorum.
Bunu düşünmemdeki en önemli nedenlerden biri kulüpler arasında ayrımcılık yapmasıdır. “X” kulübünün Avrupa’da oynayacağı maç öncesi maçını ertelerken ya da Süper Lig’deki maçının 3-4 gün sonra olmasını sağlarken, “Y” kulübüne bu şansı tanımıyor. “Z” kulübü, yabancı VAR hakemi veya bir maçına özel yabancı hakem istediğinde kabul ediyor, “Q” kulübünün benzer isteklerini kulak arkası ediyor. Bu tip örnekleri çoğaltabiliriz. Bugün söylediğinin yarın tersini yapmak veya aldığı kararın tersini almak gibi davranışlarını da olumsuzlukları arasına ekleyebiliriz.
Bütün bunları; federasyon başkanının eğitim düzeyinin yetersizliğine, kifayetsizliğine, bir yere kendini bağımlı hissetmesine bağlamak mümkün.
Ancak bugünkü yazımın konusu Hacıosmanoğlu’nu eleştirmek değil, tersine desteklemek.
TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu başkanlık koltuğuna geldiğinden bu yana yaptığı en doğru işi yaptı ve hakem camiası içerisinde “bahis” oynayanların olduğunu açıkladı. TFF Başkan Vekili Mecnun Otyakmaz da bu açıklamanın savcılarca ihbar kabul edilmesi gerektiğini açıkladı. Ardından, savcılık soruşturmayı başlattı.
Bu açıklamalar ve açılan soruşturma Türk futbolu için bir milat olabilir. Eğer bu işin üzerine gerçekten gidilir ve suçlular cezalandırılır, ardından da yeni tedbirler alınırsa futbolumuz için temiz sayfa açılabilir.
“İddia” işi Türk futboluna girdiğinden bu yana söylediğim bir söz var, “İddia icat oldu, futbol bozuldu”. Bahis işlerinin direk veya dolaylı olarak futbolu etkileyeceği bir gerçek. Bahis işinin tek bir ayağı yok tabi ki. Hakem müessesesi bu işi direk etkileyebilecek unsurların başında gelir. Ancak federasyon ve kurulları, takım yöneticileri ve bu işin olmazsa olması futbolcular, “Bahis” işinin önemli ayakları arasında sayılabilir. Bu işleri örgütleyecek mafyatik bir yapılanma ise işin temelini oluşturur.
Bu iş çözülürse, Hacıosmanoğlu’nun futboldaki tüm yanlışları sıfırlanır, hatta futbolun temizlenmesine olan katkısından dolayı unutulmayacak federasyon başkanları arasına adı girer. Yeter ki bunun ardında göremediğimiz bir hinlik olmasın.
Bunun için federasyonun kendi içinde yapacağı soruşturmayı kamuoyunun gözü önünde yapması gerekir. Bu konuda cevaplandırılması gereken sorular;
Bahis oynayan hangi hakem, hangi maça oynamış, oynanan maçtaki hakem kendisi ya da arkadaşı olan bir hakem mi?
Bu konuda yaptığı yazışma ve konuşma kayıtları nedir?
Maçın sonucu ne oldu?
Bahiste kendi veya çevresinden kimler ne kadar kazandı?
Maçın sonucuna etki eden yanlış kararlar neler?
Hangi futbolcu sonucu etkileyen hangi hareki yaptı?
Bütün bunlar doğru cevaplandırılıp, gereği yapıldığı takdirde futbolda, “Temiz Eller Operasyonu”ndan bahsedebiliriz, aksi halde “Dağ fare doğurdu” der geçeriz. Ya da bir takımın başarılarını gölgelenmesine yönelik bir eylem olarak futbol tarihimizdeki yerini alır.
X X X
Futbolda güzel giden konulardan birisi de Fenerbahçe’nin yeni başkanı Sadettin Saran’ın rakip takımlara çamur atmak yerine sadece kendi takımı ile ilgili açıklama yapma alışkanlığını Fenerbahçe’de başlatma çabasıdır. Bu bir günde olacak iş değil. Bekleyelim ve görelim.
Beşiktaş futbol kulübünün başına geçen Sergen Yalçın’ın takımı ve diğer takımlarla ilgili yaptığı düzeyli ve mantıklı açıklamalar da futbolumuzun geleceğine umutla bakmamızı sağlıyor.
X X X
Futboldaki ülkemiz adına olan en güzel gelişme, 3 güzide takımımızın -Galatasaray, Fenerbahçe ve Samsunspor- Avrupa’da aldığı galibiyetlerle ülke puanımızı yükseltmeleri oldu. Böylelikle 10. sırada olan Norveç ile farkı biraz daha açarak 9. sıradaki yerimizi perçinledik. Şimdi hedef 8. sıradaki Belçika’ya yetişmek. Başarılar devam ettiği ve 7. sıraya geldiğimiz takdirde UEFA organizasyonlarında takımlarımız bir üst kategoriye yükselecek. Bu da Şampiyonlar Ligi veya Avrupa Ligi’ne daha avantajlı ve daha fazla sayıda takımla katılmamızı sağlayacak.