Atasözlerinin tümünün eğitici yönü olduğu kuşkusuzdur; bunlar, aile eğitiminin kurallarını da içerir: “Otu çek, köküne bak” sözünden, aileden gelen güzelliklerin ya da kötülüklerin kökeni işaret edilmektedir.

“Oğlan babasından öğrenir sofra açmayı, kız anadan öğrenir biçki biçmeyi” sözü, aile içi eğitimle ilgilidir. “Ana gezer kız gezer, bu çeyizi kim düzer” sözünde bir başka aile gerçeği vardır. Bir benzeri de şöyle: “Ana gezer, kız gezer; ala zağar ev düzer.” Bir evin temel direği evin kadındır. Bir süre sonra, kızı onun yardımcısı olur. Kadınlar evin düzenini sağlarlar. Ata sözünde geçen, zağar sözcüğü, bir tür av köpeğidir. Ana kız bütün gün sokaklarda gezerlerse, köpekler de içeri girip evi alt üst ederler.

Ana ile kız, helva ile koz. Koz, ceviz demektir. Helvanın tadına, ceviz tat katar, bir birini tamamlar. Güzelliğin temeli uygunluktur. Annenin de en yakın yardımcısı kızdır. Cevizin helvaya uygunluğu gibi, olar da birbirlerini tamamlar, birbirlerine değer katarlar. Onun için toplumumuzda, anasına bakıp kızını, kızına bakıp anasını değerlendirme geleneği vardır.

Ana kızına taht kurar, ama kız bahtı kocasından alır. Her anne baba, çocuklarının iyi koşullarda büyümesini, geleceklerinin aydınlık, mutlu ve varlıklı olmasını ister ve bir çok olanaklar yaratabilir. Bunların bir bölümü kız evlenene kadar sürer. Kendi yuvasına kavuştuktan sonra, mutlu huzurlu olabilmesi için kocasının  iyi ve anlayışlı olması gerekir.  Kız baba evinde ne kadar rahat olursa olsun,  gerçek rahatı ve mutluluğu koca evinde bulmalıdır.

Kuzguna yavrusu şahin görünür. Herkesin çocuğu kendine daha değerlidir. Ona canından can, kanından kan vermiştir. Her anne baba, kendi çocuğunu başkalarının çocuğuna göre çok güzel, çok akıllı çok üstün ve değerli görür. Her kişi kendi eserini başkalarınınkine göre çok güzel, kusursuz ve üstün sayar.

Atasözlerini, “Öksüz çocuk göbeğini kendisi keser.” . “Sütle giren huy, canla çıkar.”, “Yuvayı yapan dişi kuştur.” Gibi  benzeri pek çok sürü sıralayabiliriz.

Atasözleri örneklerinin arkasından Folklor edebiyatının kardeş unsurlarından birisi olan deyimlerden de örnekler vermek isterim: 

Kız nişanlı, gelin iki canlı, kaynana bu hallı

Bazen ortak iş yapması gerekenler birer bahane ile kaçıp işin bir kişinin sırtında kalması durumunda bu deyim söylenir. Anlatırlar ki, evin kızı nişanlı olduğu için aklı bir karış havada işe güce baktığı yokmuş. Evin gelini, gebe olduğu için iş yapamıyormuş. Hepsinin işi yaşlı anneyi kalmış. Zavallı kadın bir gün kahırla böyle demiş: “Kız nişanlı, gelin iki canlı, kaynana bu hallı”

Ana yüreği, yana yüreği: Annelerin çocukları için her özveriye katıldıklarını acısını acı bildiklerini anlatmak için söylenir.

“Analar neler doğurur:” . “Analık etmek”, “Anamdan emdiğim süt burnumdan geldi”, “Anamın ak sütü gibi helâl olsun: “, “Anası da elden geldi” , “Anası turp, babası şalgam”, “Anasını ağlatmak: “ , “Anasının gözü”, “Anasının höllüğü ile duruyor”, “Anasının ipliğini pazarda satmış”, “Anasının körpe kuzusu”, “Anasının nikahını istemek

Ayrılık ile göz yaşı birbirinin özdeşidir. Ana, baba, kardeş, bacı, sevgili, arkadaş. Ama illa ki anaların evladından ayrılığı. Kerem, Aslı için yollara düşmeden önce annesi ile vedalaşırken, ona son dileğini de söyler:

 “Canım anam şu dileğim sizedir

Feleğin ettiği bana cezadır

Belki Aslı'm Kerem yolun gözedir,

Ağla anam ayrılığın günüdür.  …”

 Her ulaştığı menzilde Aslısına kavuşamadıkça, acısı büyür. Ama, gurbetin acısı da Kerem’in acısını katmerler. Bir dağ başında, atları al rüzgâr ile ak yağmur biraz nefeslenir, biraz yayılırken, bir hüzün çöker Kerem’in içine. Gözlerinden yaş sicim gibi akar.  Alır eline sazı söyler, bakılım dağ taş ne dinler:

Şu karşıki yüce dağlar

Acep bizim dağlar mı ola

Ak pürçekli garip anam,

Oğul der de ağlar mı ola?

 …….”