Alt işverenlik Türkiye’de çoğu zaman “esneklik” kelimesiyle yan yana anılır. Personel yükünü hafifletmek, maliyetleri düşürmek, operasyonu daha rahat yönetmek… İşverenlerin bu modele yönelme gerekçeleri makul görünebilir ancak alt işverenlik ilişkisini diğer tüm iş modellerinden ayıran bir gerçek vardır: Alt işverenlik ilişkisi eğer doğru kurulmazsa, yıllar içinde sessizce büyüyen son derece büyük bir riske dönüşür. Bu riskin adı ise muvazaa. Bu yazı dizisinde “Alt İşverenlikte Muvazaa” konusunu ele alacağız.
Muvazaa, kâğıt üzerinde yazanla fiilen yaşananın birbirini tutmaması anlamına gelir. Asıl işveren sözleşmeye “Alt İşverenlik Sözleşmesi” yazar, karşı taraf bunu kabul eder, SGK’ya bildirim yapılır ve çalışmaya başlanır. Ancak bütün süreçleri asıl işveren yürütüyorsa, işe alımı o yapıyorsa, müdahale yetkisi onda ise, hatta alt işveren dediği kişi işyerinin eski bir çalışanıysa, ortada gerçek bir alt işverenlik ilişkisi olduğu söylenemez. Bu görünmez duvara muvazaa denir ve bu duvar ilk darbede çatlamaya mahkûmdur.
En büyük yanılgı ise “bizim iş yerine denetim gelmez” inancıdır. Bugünün Türkiye’sinde rutin denetimlerin az (hatta neredeyse hiç) olduğu doğrudur fakat şikâyet mekanizması her zamankinden daha aktiftir. İşten ayrılmış bir çalışan, yeni dönem ihalesini kaybetmiş bir alt işveren, örgütlenmeye çalışan bir sendika veya CİMER’e yazılmış kısa bir metin şikâyet mekanizmasını aktif hale getirerek, yıllardır kimsenin el sürmediği dosyaların bir anda masanın üstüne konmasına neden olabilir. Denetim başladığında ise iş müfettişi veya bilirkişi, sözleşmede ne yazdığını değil, fiiliyatta ne yaşandığını dikkate alır. İşe alımları, ekiplerin yönetimini ve özlük işlemlerini kim gerçekleştiriyor gibi soruların cevapları, gerçek ilişki türünü ele verir.
Sendikalar için muvazaa, örgütlenme süreçlerinde etkili bir kaldıraçtır. Çünkü muvazaa tespiti, alt işveren işçilerinin başlangıçtan itibaren asıl işveren işçisi sayılması anlamına gelir. Bu ise, alt işveren çalışanlarının da aynı sendika çatısı altında örgütlenebilmesi ve toplu iş sözleşmesi kapsamının genişlemesi anlamına gelir. Bu nedenle sendikalar alt işverenlik ilişkilerine dikkat kesilerek; asıl iş devredilmiş mi, personel devirlerinde haklar kısıtlanmış mı, eski çalışan ile alt işverenlik ilişkisi kurulmuş mu gibi muvazaa başlıklarını hemen analiz ederler.
Muvazaa tespitinin yüksek idari para cezaları vardır ancak asıl tehlike ceza miktarı değil, geçmişe dönük tüm yükümlülüklerin asıl işverenin üzerine yığılmasıdır. Kıdem tazminatları, yıllık izinler, SGK farkları, ödenmemiş ücretler, hatta bazı durumlarda tedarikçi borçları bile bir gecede işverenin hanesine yazılabilir. Bu nedenle muvazaa, yalnızca hukuki bir sorun değil, finansal ve organizasyonel bir çöküş ihtimalidir.
Alt işverenlik ilişkisi doğru kurulduğunda elbette faydalar sağlar ancak “yanlış kurgulanmış alt işverenlik ilişkisi” sessiz bir bomba gibidir. Çözüm ise; sözleşmelerden organizasyon yapısına, yönetimden denetim mekanizmalarına kadar tüm alt işverenlik ilişkisi modelini doğru tasarlamaktır.[email protected]