Avignon’un kalbinde, ortaçağ taş duvarların arasında, Louis Vuitton’un Cruise 2026 defilesi zamansız bir moda anlatısına sahne oldu.
Nicolas Ghesquière, 14. yüzyıl mimarisini siber estetikle harmanlayarak sanki bir Blade Runner film setinde barok bir opera sergiledi. Defiledeki tasarımlarda sıklıkla Zırh formunda omuz detayları, metalik dokular ve holografik kumaşlar görüldü. Modayı yalnızca bir kıyafet değil, bir deneyim olarak ele alan bir vizyon sunuldu. Pelerinler ve dramatik başlıklar, sanki kutsal bir ayinde tanıklık ediyormuşuz hissi uyandırdı. Ghesquière, geleceğe dönük bir geçmiş yaratarak modanın hem köklerine hem de dijital geleceğine aynı anda göz kırptı.
Pierpaolo Piccioli artık Balenciaga’da
Valentino’daki şiirsel zarafetinden tanıdığımız Pierpaolo Piccioli, Balenciaga’nın yeni
kreatif direktörü oldu. Demna'nın devrimci vizyonunun ardından gelen bu atama, modaseverlerde heyecan ve merak uyandırdı. Marka yönetiminin Demna’nın aykırılığından sıkıldığını bu yeni direktör seçimindeki tercihleri olan Piccioli ile anlamış oluyoruz.
Piccioli ilk açıklamalarında “insanilik” ve “duygusal doku” vurgusu yaptı. Yapısalcı formlar yerine kumaşın akışkanlığına, sokak yerine iç dünyanın dramatizmine yaslanacak bir Balenciaga bekleyebiliriz.
Moda dünyasında bu birliktelik "romantik radikallik" olarak okunuyor. Piccioli’nin couture sezgileri ile Balenciaga’nın provokatif genetiği arasında kurulacak köprü, belki de son yılların en yaratıcı çarpışmalarından biri olacak.
Yeni neslin moda müzisyeni
Scarlett White; hem bir model, hem müzisyen, hem sanat öğrencisi, hem de muhtemelen çok yakında bir derginin editör koltuğunda. Güçlü soyadına rağmen kendi yolunu çizmeye kararlı olan Scarlett, moda dünyasının radarına hızlı ve stil sahibi bir giriş yaptı.
Scarlett’in tarzı, Z jenerasyonunun ironi ve samimiyetle harmanlanmış dijital estetiğini birebir yansıtıyor. Vogue Paris’teki son çekimi, bu ismin tesadüf olmadığını kanıtladı.
Scarlett White bir “nepo baby” olabilir, ama geleceğin moda sahnesinde adı soyadından bağımsız olarak yer edecek gibi görünüyor.
Cannes 2025’in kraliçesi Elle Fanning
Elle Fanning, 2025 Cannes Film Festivali'nde zarafetin ve modanın adeta tanımı oldu. Joachim Trier'in "Sentimental Value" adlı filminde başrolü üstlenen Fanning, kırmızı halıda giydiği özel tasarım Armani Privé elbisesiyle göz kamaştırdı. Bu elbise, Cannes'ın yeni ve daha sade kırmızı halı kurallarına uygun olarak tasarlanmıştı ve Fanning'in zarif duruşunu mükemmel bir şekilde tamamladı.
Festival boyunca Fanning, stilist Samantha McMillen'in rehberliğinde farklı ve etkileyici görünümler sergiledi. Chanel Resort 2026 koleksiyonundan pembe bir mini elbise ve Coach markasının şık bir takımıyla gündüz etkinliklerinde boy gösterdi. Ancak asıl dikkat çeken, Alessandro Michele'in Valentino için hazırladığı pastel tonlardaki elbisesi oldu. Bu elbise, lavanta renkli bir üst ve sarı katmanlı bir etekten oluşuyordu ve Fanning'in genç ve sofistike havasını yansıtıyordu.
Elle Fanning, Cannes 2025'te sadece bir oyuncu değil, aynı zamanda bir moda ikonu olarak da öne çıktı. Armani Privé'nin zamansız şıklığı ile Michele'in romantik ve yaratıcı tasarımını bir araya getirerek, kırmızı halının gerçek bir prensesi olduğunu kanıtladı. Bu görünümleriyle, Fanning'in stil yolculuğu, gençliğin enerjisi ve yüksek modanın zarafetini mükemmel bir şekilde harmanladı.