Diş hekimi, fotoğraf meraklısı, motosiklet kullanıcısı ve Neyzen Celaleddin Biçer'in öğrencisi olduğu için tanıştığı Türk Musikisi ve Ney ile kendisini bulan Derviş Harbi ile konuştuk bu hafta. Derviş Harbi bizlere ney, Türk müziği, gençlik, toplum, sağlık ve müzik ilişkisini anlattı.

Türk Musıkisi her yaşa ve her kesimden insana hitap ediyor. Her ne kadar büyük çoğunlukla çocuk ve gençler ilgilenmiyorlar denilse de. Genç, enerjik, sosyal, müzik ve sağlık ile içiçe bir insan. Diş hekimi, fotoğraf meraklısı, motosiklet kullanıcısı ve Neyzen Derviş Harbi, bu haftaki konuğumuz. Osmaniye doğumlu ve Ankara'da, Diş Hekimliği Fakültesi'nde zorunlu seçmeli ders olarak, bir manada mecburen Ney dersini seçmesi ve Neyzen Celaleddin Biçer'in fakültede öğrencisi olması ile kendisini Türk Musıkisi ve Ney ile bulan Derviş Harbi ile Ney, Türk Müziği, gençlik, toplum, sağlık ve müzik ilişkisi hakkında görüştük.



Ney nasıl bir sazdır, ilk başta 'ses çıkarmak zor' denir, doğru mudur?

Yeni başlayan kişiler için, Neyden 'ses çıkarmak zor denir' ama bu doğru değildir. Burada önemli olan, nasıl ses çıkarılacağının, Ney üflemeyi bilen bir kişinin göstermesi ve öğretmesi ile alakalıdır konu. Yani bilen bir kişi eğer önce size gösterir ise, neyden nasıl ses çıkarılacağını, başparenin dudağa nasıl yerleştirileceği ve nefesin nasıl, nereye ve ne şekilde üfleyeceği, pratik olarak gösterilir ise, ses çıkarmak zor olmaz. Sadece iyi bir gözlem ve dikkat biraz da çaba ile ses çıkaralabilinir. Ney öğrenmek ve geliştirmek için, çok çalışmak gerekiyor. İlk zamanlarda her gün en az üç saat Ney üflüyordum, üçüncü senemde günde beş-altı saat çalışıyordum. İlerleyen zamanlarda da daha fazla Neye vakit ayırmaya ve çalışmaya gayret ettim. Aslında bir de şu  var ki; İnsan bir şeyleri öğrendikçe, kolaylaştığını düşünür değil mi? Ama Ney de bu öyle değil. Öğrendikçe, derinleştikçe Neyin zorlaştığını görüyorsunuz.

NEY ÖĞRENMEYE, ZORUNLU SEÇMELİ DERS İLE BAŞLADIM!..

Ailenizde kültür, sanat ve müzik ile ilgilenen kimse var mı idi? Ney ile nasıl tanıştınız?

Sanat ve müzik ile ilgilenen ilgilenen kimse yoktu. Annem babam öğretmendi. Aslında benim Ney ile tanışmam çok ilginçtir.  Aha sonra üniversiteyi kazandığım Ankara'da, 2008 yılında, Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nde birinci sınıfta, zorunlu seçmeli dersler vardı. Benden önce diğer öğrenci arkadaşlar seçimlerini yapmışlar ve bir tek boş kalan Ney dersi idi. Daha önce Ney öğrenme gibi, aklımda hiçbir istek ve arzu olmamasına rağmen, derler ya hani kader bizi buluşturdu. Aslında aynen öyle oldu. Seçmeli ders olarak bir manada Ney dersini seçmiş oldum. Ney hocası ve daha sonra sene sonunda dersimiz bitmesine rağmen Ney öğrenciliğine devam ettiğim Celaleddin Biçer ile tanışmış olduk. Seçmeli ders sadece bir yıl idi. Ancak, ondan sonra Neyi bırakmadım, Hocam bizi bırakmadı, biz onu bırakmadık, derslere devam ettik. Hocamız ile tanışmamız, onu sevmemiz, onun Ney ve Türk Müziğine ilgi ve sevgimizde büyük katkıları oldu, sağolsunlar.

KLİNİKTE DE, TÜRK KLASİK MÜZİĞİ DİNLİYORUM...

Müziğin tedavi etkisi olduğu biliniyor. Bu anlamda siz, Türk Müziğini terapi amaçlı olarak dinliyor ya da hastalarınıza, tedavi sırasında dinletiyor musunuz?

Diş hekimliği görevim sırasında, sürekli olarak klinikte de Türk Klasik Müziği dinliyorum. Bu bana rahatlık ve motivasyon sağladığını, iş yoğunluğuna ve günün yorgunluk ve şehir hayatının sitresine özellikle çok faydalı olduğunu düşünüyorum.  Bununla birlikte, hastalarımızda da, farklı mekanlarda müzik icra ettiğimiz zamanlarda da, az önce de belirttiğim sebepler nedeni ile bazı kişiler ilk defa dinlemiş oluyor ve 'Bu ne müziği böyle? Aman uykumuz geldi?', derken, bazı hastalarımız ise  'Bu ne mezarlık müziği, bir cenaze müziği bu!..' diyorlar. Ama yine ilk defa dinlediğini belirten kişiler arasında, 'Bu müziği ilk defa dinliyorum, daha önce hiç duymadım. Ama çok güzel..' şeklinde düşüncelerini belirten kişiler olduğu gibi, şaşkınlık ve taktir hisleri ile 'Siz bu genç yaşta, ne güzel unutulduğu zannedilen ve unutturulmaya çalışılan Türk Klasik Müziğini hem dinliyor, hem de bu muhteşem zevki, bizler ile  paylaşıyorsunuz!' şeklinde ifade eden kişiler ile karşılaştık.

NEYZENLER, ÖZELLİKLE AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞINA DİKKAT ETMELİ

Ney üfleyen kişiler için, ağız ve özellikle de diş ve çene sağlığı ne derece önemlidir?

Mutlaka diş ve ağız sağlığı ile Ney üfleme arasında ilişki var. Ney üflemede dudak pozisyonları çok önemlidir. Dişlerin çene kemik yapısı ile sağlıklı ve düzgün olması gerekir ki, özellikle de ön dişlerin sağlıklı olması gerekiyor. Diş sağlığı Neyzenler için çok daha önemli iken, onlar genellikle diş hekimine gidemezler. Çünkü Neyzen diş hekimine gittiği zaman, seanslar birkaç hafta ya da birkaç ay sürecek bir işlem varsa, işleri nedeni ile bu tedavi süreci ve seanslara vakit ayıramıyorlar ve o problem daha da büyümüş oluyor aslında. Bana tedavi için gelen Neyzen arkadaşların ilk müdahalelerini yapıyorum ve Ana tedaviye başlayacağım aşamaya geliyoruz ve ortalıkta bir daha görünmüyorlar...

NEY SESİ,  TÜRK FİLMLERİNDE, YILLARCA 'CENAZE FON MÜZİĞİ' OLARAK DİNLETİLDİ!

Türkiye'de, Türk Müziği biliniyor mu, ne derecede dinleniyor? Özellikle gençlerimiz ve çocuklarımızın ilgisi nasıl?



Bu sorunuzun cevabı aslında çok geniş ve derin bir konu. Yani bu gün, ya da dün, ülkemizde Geleneksel Türk Müziği ya da Geleneksel Türk Sanatlarına, televizyonlarda ve yazılı, sesli medyada ne derece önem veriliyor ki? Bu sorunun bir başka soru ile karşılığı da yine, bu ülkede yıllarca Türk Müziği yasaklanmış, Türk sanatları hor görülmüş, ötelenmiş. Batı kültürü ve Batı Müziği her zaman, öncelikli halde tutulmuş ve gösterilmiş. İlköğretim okullarından başlayarak hiçbir eğitim sürecinde genel bir Türk Müziği ve Türk sanatları hakkında eğitim verilmemiş. Bir de son yıllarda yabancı müzik furyasını ve adeta dinlemek zorunda bırakılma ile karşı karşıyasınız. Düşününki, yıllarca Türk filmlerinde Ney sesi sadece, vefat etmiş bir kişi tabut ile mezarlığa götürülürken ve bir de sadece Ramazan ayı ve iftar programlarında dinlettirilmiş bu millete. Bu toplum ve bu gençlik, nerde, nasıl bulacak da, öz müziğine, öz kültüne, öz sanatlarına ilgi duyacak, öğrenmeye, bilmeye çalışacak!.. Adeta zorla dayatılan bir yabancı daha doğrusu, düşünmekten, sakinlikten uzaklaştıran nerde ise şiddete yönelten müzik ile karşı karşıya olan gençlerimize, en azından bir seçme hakkı verilse, televizyonlarda, radyolarda ama bu ne yazık ki mümkün değil. Coşturucu müzik deniliyor ama Türk Müziğinde de coşturucu, hareketli eserler var ama bu o değil. Başka bir şey... Gençlerimiz ve çocuklarımız nerde bulacak, nerde dinleyecek ki, bu müziği!... İşte bu manada ben de, ne yazık ki, o zorunlu seçmeli, ders olmamış olsa idi, belki mecburen Ney dersini seçmemiş olsa idim, bu muhteşem müziğimizden ve muhteşem sazlarımızdan ve Ney'den haberdar olamayacaktım...

NEYİN AĞIRLIĞINA, MOTOSİKLET HEYECANI İLE HIZ DENGESİ!

Motosiklet merakınız olduğunu da biliyoruz. Ney ve motosiklet, birarada düşündüğümüz zaman, sakinlik ve hız. Bunu nasıl açıklayabilirsiniz?

Belki bu gençliğimizin enerjisinden ve bu enerjiyi farklı bir şekilde kanalize edip kullanma düşüncesi ile diyeceğim. Ama bu gün, bizim yaşımızda, bizden küçük ama hocamız ve abilerimiz yaşında Neyzenlerin de, motosiklet kullandıklarını biliyoruz, görüyoruz. Bilemiyorum, belki de haklısınız. Motosiklet kullanmak zevkli ama tehlikeli, o nedenle çok dikkat ve tecrübe gerekiyor.  Ney ve o sazın verdiği müzikal ve kültürel ağırlık ve olgunluk bir tarafta ama diğer yandan da, belki de, içten gelen bir istek ile o ağırlığı, heyecanı, hız ile dengeleme ihtiyacı diyebiliriz.

Fotoğraf çekmek, sizin için ne ifade ediyor?

Gönlümde olan, içimde olan bir takım duyguları, düşünceleri, bir takım etkinlikler ile dışta paylaşmayı seviyorum herhalde. İmkan oldukça fotoğraf çekmeyi ve fotoğraf ile ilgilenmeyi seviyorum. Çok amatörce diyebilirim, hobi gibi de diyebiliriz. Fotoğraflarımda daha çok uzun pozlama çekimler yapıyorum. Gece vakitlerinde, ay ve yıldız görüntülerini fotoğraflamayı seviyorum.

TÜRK MÜZİĞİ KISMİ BASKI ALTINDA!

Türk Müziğine karşı, sizce bu olumsuz baskı ya da yönlendirme, halen devam ediyor mu?

Bu çok yönlü ve belki de sosyolojik tahlil gerektiren bir problem gibi geliyor bana. Yani bu müziği sevmeyen ya da hoşlanmayan kişilerin, bu müziğine ilgi duyanlar üzerinde bir takım toplumsal bakı ve negatif yönlendirmelerde bulunduklarını duyuyoruz. Mesela bugün 15 yaşında olan ve piyano çalan bir çocuk, daha önce tambur çalıyordu. Çocuk yaşta diyebileceğimiz bir genç kardeşimiz, tambur öğrenmeye başlıyor, dersler alıyor ve çok güzel eserler icra ediyor. Öyle ki;  Tamburi cemil Beyin bile eserlerini icra edebiliyor.  Fakat bir öğretmeni, bu öğrencinin tambur icrasından ve dersler almasından rahatsız olan bir öğretmeni, onu tambur sazı ve Türk Müziği hakkında, 'Bu sazı çalıp da, ne yapacaksın, bu mezarlıkta çalınan müzik,  öğrenip de,  olumsuz yönlendirmelerde bulunmaya başlıyor.  O yaşlarda, çocuklar kimi rol model alırsa, işte öğretmeni ya da bir başka büyüğü ve ondan, onun söyledikleri ya da telkinlerinden ciddi anlamda etkileniyorlar.  Ve sonuçta bu genç babasına diyor ki, 'Baba ben, tambur çalmak istemiyorum. Başka bir enstrüman çalmak istiyorum'. Ve sonuçta, Türk Müziği ve tambur sazı olumsuzlaştırılarak, Batı Müziğine yönlendiriliyor çocuklarımız ve gençlerimiz. Bu kişi ya da farklı boyutlarda da olabiliyor. Fakat buna rağmen, Türk Müziği ile ilgilenen ve seven, öğrenen f gençlerimizi görmek de mutluluk verici...

Sanatçı halka karşı sorumlu

 Toplum önünde olan, sahnede olan ister müzik ile ister başka sanat dalları ile ilgilenen kişilerin, 'Ben sanatçıyım, her istediğimi yapabilirim' deme hakkı olmamalı. Çünkü göz önündeler ve insanlar onları takip ediyorlar. Ve buna hakları olmadığını düşünüyorum. Özellikle de Türk Müziği ile ilgilenen kişilerin daha duyarlı olmaları gerekir. Çünkü meşgul olduğu müzik, daha olgun, daha mütevazi olmalıdır.

Turkuaz Derneği Üsküdar'da

 Derneğimizin merkezi Ankara'da olmakla beraber, İstanbul'da da, Üsküdar Doğancılar'da, bir şubesini açtık. Derneğimizde ney, ud, tambur, kanun, klasik kemençe ve ritm aletlerinin öğretimi verilecektir. Hocalarımız, konservatuvar mezun ve öğrencilerinden oluşmaktadır. Amacımız Türk Müziğini daha geniş kitlelere ve gençlerimize tanıtmak, öğretmek ve bu sevgiyi birlikte paylaşmak olacaktır.

DERVİŞ HARBİ KİMDİR?

dsc_0021

Osmaniye'de 1989 yılında doğdu. Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nden mezun oldu (2014). Fakültenin ilk yılında zorunlu seçmeli ders olarak Ney dersini seçti ve Neyzen Celaleddin Biçer'in, öğrencisi oldu (2008). Bir yıl süren bu ders sonrası, hocası ile çalışmalarını sürdürdü. Merkezi Ankara'da olan Turkuaz Müzik Eğitim ve Araştırma Derneği'nde Yönetim Kurulu Üyesidir. Ankara'da öğrencilik yılları ve sonrasında, Hacettepe Üniversitesi korolarında ve özel musıki derneklerinin konserlerine Ney üfleyerek eşlik eti. Ankara'da bir süre, Pursaklar Ağız Ve Diş Sağlığı Polikliniği'nde çalıştı. Daha sonra, Çengelköy Ahmet Yüksel Özemre Ağız Ve Diş Sağlığı Merkezi'nde, diş hekimi olarak göreve başladı (2014). İstanbul'da da, Tük Müziği ve Neye olan ilgisi devam eti ve zaman zaman çeşitli musıki meclislerinde ve konserlerde Neyi ile eşlik etmektedir. İstanbul'da, merkezi Ankara'da bulunan Turkuaz Müzik Eğitim ve Araştırma Derneği'nin, İstanbul Şubesi'ni, müzisyen arkadaşları ile kurdu. Motorsiklet ve fotoğraf merakı olan Harbi, halen Ney üflemeye, Ney dersleri almaya ve Ney hocası olarak, kültürümüze, sanatımıza ve musıkimize hizmetlerini sürdürmektedir.