Çocukların doğum gününü kutlamak dışında artık şirketler bile yıldönümlerinde çeşitli etkinlikler yapıyor.
Şirketlerin bile 10. yıl, çeyrek asır ve yarım asır kutlamaları daha bir görkemli yapılıyor.
Küllerinizden doğup tekrar bağımsızlığa kavuşmuş bir devlet iseniz milli bayram kutlamalarının çok ama çok daha görkemli olması gerekmez mi?
Türkiye Cumhuriyeti 100 yaşında. Bir asrı devirdi.
Birkaç markanın reklamı ve milliyetçi kuruluşların gayretleri dışında Cumhuriyet kutlamalarında bir farkındalık gördünüz mü?
Sıradan bir yıldönümü değil, dile kolay 100. Yıl…
27 Ekim Cuma günü camilerde hutbe okudu. Cumhuriyet ile giriş yapıldı, daha doğrusu Kurtuluş Savaşına atıf yapıldı… Sonra Filistin meselesine geçildi, Filistin anlatıldı. Filistin için para toplanacağı söylendi ve Filistin için Cuma namazı sonrası para toplandı…
Atatürk ile milli mücadele kahramanlarının isimlerinin anılmamasına alışığız. 100 yaşındaki Cumhuriyet, ne yazık ki Cuma hutbesinde Filistin kadar yer bulamadı.
Ne kadar hazin ne kadar yürek yaralayıcı…
Niçin Cumhuriyet Bayramında, hele hele yüzüncü yılda bütün camiler, bütün minareler Türk Bayraklarıyla süslenmez, Türk Bayrakları dalgalanmaz…
Camilerde görevli imamlar, Türk vatandaşı değil mi?
Niçin Filistin kadar bile vaazlarında Milli Kurtuluş Savaşına yer vermezler?
Bu Camiler Türk milletinin değil mi, bu bayram hepimizin ortak değeri değil mi?
Cumhuriyet olmazsa, Milli Kurtuluş Savaşını kazanmasaydık, birilerinin dediği gibi Yunan kazansaydı veya İngiliz hegemonyasında olsaydık minarelerden ezan sesi yükselecek miydi?
Konu Filistin olunca hutbelerde yer alıyor da Cumhuriyet olunca niçin susuyorsunuz?
Cumhuriyet’in sizin gözünüzde Filistin kadar değeri yok mu?
28 Ekim’de İstanbul’da Filistin mitingi yapıldı. Cumhuriyet Bayramını es geçen bazı belediyeler miting için sürekli duyuru yaptı, mesaj üstüne mesaj attı.
Hatta milli bayramlarda İstanbul Büyükşehir Belediyesinin işlettiği toplu taşıma araçları ücretsiz iken Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının işlettiği metro ve Marmaray ücretliydi.
Konu Filistin mitingi olunca Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının işlettiği metro ve Marmaray da ücretsiz yapıldı. Filistin mitingi için ücretsiz yapılınca tepki çekmesin diye düşünmüşler ki bu yıl Cumhuriyet Bayramında da ücretsiz oldu.
Bazı kesimlerin milli bayramları yok saymasına alıştık… Yıllardır devam ediyor.
Cumhuriyet’e ve Türk devletinin bağımsızlığına, Türk Milletinin sahiplenmesi şarttır.
Türk Milleti olarak biz Cumhuriyet’e ve bağımsızlığımıza sahip çıkmazsak birileri unutturmak için her yolu deneyecektir.
Bırakın birileri Filistin mitingi düzenlesin, Türk Bayrağı asmasın. Biz her yanı Türk Bayraklarıyla süslemeliyiz.
Sadece bir gün değil, bir hafta, bir ay, hatta yıl sonuna kadar bayrak şöleni devam etmeli.
Birileri camilere Türk bayrağı asmıyorsa, birileri Cuma hutbesinde Milli Kurtuluş Savaşı kahramanlarının adını anmıyorsa…
Her sokak başına, her binaya, hatta ağaçlara, elektrik direklerine Türk Bayrağı asalım ki, onların gözü de Türk Bayrağı görsün, Türk’ün bayramını anlasınlar.
Cumhuriyet’in 100. Yılını Türk Milleti olarak daha görkemli kutlayalım.
Sadece bir gün değil inadına her gün kutlayalım…
****
Eşi olmayan devlet adamı
Yıl 1976… UNESCO üyelerine bir öneriyle gelir. Öneri paketindeki bir cümle şöyle diyor: “Bugün UNESCO’nun üzerinde çalıştığı bütün projelerin isim babası Mustafa Kemal’dir.”
Atatürk’ün doğumunun yüzüncü yılında 152 üyesi vardı UNESCO’nun. Öneri ise 152 ülkenin devletlerinin Atatürk’ün doğumunu aynı anda kutlamasıdır.
Birden İsveç delegesi ayağa kalkar ve şöyle söyler: “Ne yani dünyada bu kadar devlet adamı var, hepsinin doğum gününü böyle kutlayacak mıyız?”
İsveç delegesinin kinayeli sözleri üzerine Rus delegesi ayağa fırlar, yumruğunu masaya vurur ve 152 ülkenin delegelerine aynen şöyle söyler:
“Genç delege arkadaşım hatırlatmak isterim ki ATATÜRK öyle dünyadaki herhangi bir lider değildir, bırakın onu bir yıl anmayı her ülke her problemimizde çare olarak aramalıyız.”
Sonra ne mi olur? UNESCO tarihinde ilk ve tektir, hiç olumsuz oy yok, hiç çekimser oy yok, 152 ülke şu metne imza atar. Hani İsveç delegesi demişti ya “Ne yani” diye. O İsveç delegesi imzanın atıldığı gün mikrofona gelir ve aynen şunları söyler: “Ben ATATÜRK’ü inceledim, bütün ülkelerden özür diliyor, ilk imzayı ben atıyorum.”
İşte o muhteşem belge diyor ki:
“Atatürk kimdir? Atatürk uluslararası anlayış, işbirliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir inkılapçı, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayırımı göstermeyen, eşi olmayan devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu.”
(Alıntıdır)
***
TEBESSÜM
İçim yanıyor
Kurtuluş Savaşında Kütahya sırtları… -30 derece, -40 derece… Ve 75-80 yaşlarında bir nine.
Kafile komutanı Mustafa Necati’dir. Mustafa Necati neyi görür? Bütün yorgan battaniye ne varsa cephanenin üstüne örtmüş, kendisi pazen elbiseyle bir nine…
Mustafa Necati şunları söyler: “Nine kar sepeliyor, hava çok soğuk, bari şu yorganı alsan sırtına.”
Aldığı cevap tarihi derstir: “Dokunma ona, o millet malıdır, nem kapmasın. Ben bir ölürüm ama onunla binler doğacak binler. Hayır oğlum hayır hiç üşümüyorum, soğuğu hiç duymuyorum ki… Düşman bu topraklara girdi gireli benim içim yanıyor içim oğul.”
****
GÜNÜN SÖZÜ
Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir.
Tahran Gazetesi-1938