En sevdiği süslü ve çok dikkat çeken ayakkabısını okulda giyemediği için üzülmesine yol açmak inanın ona kötülük değil ilerleyen yaşları için iyilik olacaktır. Nasıl mı? Gelin birlikte okuyalım!

İnternet teknolojilerinde Web 3.0 dönemindeyiz. Müzik gruplarında 3. Yeni müzik grupları var. Kahvecilik anlayışımızda yeni akım üçüncü nesil kahve alışkanlığı… Eh birçok şeyin üçüncü nesli var da anneliğin olmaz mı?

Annelik kavramı da üçüncü neslini yaşıyor olmalı. Mesela bu yeni nesil annelik anlayışında asla çocuğun üzülmesi, kırılması, beklemesi, sınır bilmesi, sabretmesi gibi duygu ve davranışların yeri yok. Tamamen çocuk merkezli aile yapısı mevcut. Hatta karı-koca arasındaki birebir ilişki de bu uğurda feda edilerek tamamen ortadan kaldırılıyor. Çocuk nasıl isterse ve ne derse o doğrultuda yeniden inşa mevcut.

Çocuk ebeveynlerden biriyle uyumak istiyorsa (ki bu çoğunlukla anne oluyor) diğer eş yatağı hatta odayı terk ediyor. Sonra okul hayatı başlıyor.

OKUL KURALLARINI ÖĞRENCİLER VE VELİLER BELİRLİYOR!

Yeni nesil annelik döneminde görev yapan okul yöneticileri ve öğretmenler adına gerçekten üzülüyorum. Çünkü bu yeni nesil annelik, okul kuralları konusunda doğuştan söz sahibi. Öğretmenin kullanacağı yöntem, sınıf içi kurallar, okulun genel kuralları konusunda odak nokta veli memnuniyeti olmalı. Aksi takdirde küçük prens/prensesimiz üzülebilir, kırılabilir…

Bu hafta bir veliden duyduğum ve beni derin düşüncelere boğan bir söylemi sizlerle paylaşmak istiyorum.

“Sınıfta kokulu yiyecekler yemek yasak diye biliyorum ancak yiyenler olduğu için benim çocuğumun da canı çekiyor, yazık üzülüyorum bu yüzden ben de koymak zorunda kalıyorum!”

Bu ifade açık ve net bir kural ihlalinin dramatize edilerek haklı hale dönüştürülmeye çalışılan biçimidir!

Çocuğa “sınıfta bu tarz yiyecekler yemek yasak, getiren arkadaşlarının hatasına ortak olmak yerine onları uyarman doğru olacaktır. Canının çektiği yiyecekleri bana söylersen akşam yemeğinde senin için hazırlarım.” diyerek çocuğunuzun hem sabretmesini hem istek ve arzularını ertelemesini hem de başkaları kurallara uymasa bile öz kontrolünü geliştirerek kendisinin uymasını sağlayabilirsiniz.

AMA BAŞKALARI YAPIYOR ANNE!

Son zamanlarda “çoğunluk öyle” örneğiyle delinen birçok kural ihlaline tanık oluyorum. Çocuk bu şekilde sınır da bilmez, kural da tanımaz. Çocuğu yetiştirirken kurmuş olduğunuz bu iletişim biçiminin arka yüzünde çocuğa duyarsızlaşmayı, kuralların esnetilebileceğini, çoğunluğa ayak uydurmak gerektiği gibi algıları da beraberinde yüklediğinizin farkına varma vakti.

İlerleyen yaşlarda çocuğunuza “herkes yapıyor diye sen de yapmak zorunda değilsin” demeye nasıl yüzünüz olacak?

Çocuklarımızı cam fanus içerisinde yetiştirmeye çalışmak ne yazık ki onların yetişkinlik döneminde sorunlarla baş etme, karar verme, ruhsal dayanıklılık gibi kısacası hayatta tek başına ayakta durabilmesi için gerekli olan şemaları doğrudan etkiliyor. Tabii ki çocuğunuza yaşının ötesinde sorumluluklar vererek, beklentiler içerisine girmenizden bahsetmiyoruz. Ancak yaşının gereği olarak karşılaşabileceği durumlarla başa çıkmasını sağlamanız gerek.

En sevdiği süslü ve çok dikkat çeken ayakkabısını okula giyemediği için üzülmesine yol açmak inanın ona kötülük değil ilerleyen yaşları için iyilik olacaktır.