Eğer seversen kendinle ilgili sahip olduğun tüm kavramları bırakmak zorunda kalacaksın. Eğer seversen ego olamazsın çünkü ego sevgiye izin vermeyecektir. Onlar uzlaşamazlar.

Eğer egoyu seçersen sevgiyi seçemeyeceksin. Eğer sevgiyi seçersen egoyu bırakmak zorunda kalacaksın dolayısıyla korkuyu da. Bu yüzden sen ne zaman seversen ölümden daha büyük bir korku seni pençelerine alır.

Bu yüzden soru son derece anlamlıdır.

Ego sahte bir varlıktır, sadece bir kavramdır, varlığının göğündeki bir buluttur. Sadece duman, maddi bir şey değil; bir rüya.

Sevgi ise senin sahip olmadığın şeyi bırakmanı gerektirir ve sevgi sana sahip olmuş olanı ve her zaman sahip olacağını vermeye hazırdır.

Sevgi sana kendi özünü geri verir; ego seni kendi özünden gizlemeye devam eder, sevgi seni kendine açar.

Ancak korku vardır. Korku doğaldır ve kişi korkusuna rağmen gitmek zorundadır.

Sevgi neden acı verir?

Sevgi acı verir çünkü o dönüştürür, sevgi mutasyondur. Her dönüşüm acı verici olacaktır çünkü eski, yeni uğruna terk edilmek zorundadır.

Eski tanıdıktır, güvenlidir, güvencelidir, yeni olan kesinlikle bilinmezdir. Bu yüzden korku yükselir ve eskiyi, konforlu olanı, güvenli dünyayı, rahatlığın dünyasını terk ederken korku yükselir.

Bu çocuğun annesinin rahminden çıkarken hissettiği acının aynısıdır. Bu kuşun yumurtadan çıkarkenki acının aynısıdır. Bu kuşun ilk kez kanatlanmaya çalıştığı zaman hissedeceği korkunun aynısıdır.

Bilinmeyen korkusu ve bilinenin güvenlik duygusu, bilinmeyenin güvensizliği, bilinmeyenin tahmin edilemezliği kişiyi son derece korkutur.

Ve dönüşüm bir kendin olmama haline olacağı için ıstırap çok derindir. Ancak sen ıstırabın içinden geçmeden mutluluktan kendini kaybedemezsin.

Şayet altın saflaştırılacaksa ateşten geçmek zorundadır.

Sevgi ateştir.

Sevginin acısı yüzünden milyonlarca insan sevgisiz bir hayat yaşar.

Onlar da acı çeker ve onların acısı boşunadır.

Sevginin içinde acı çekmek boşuna acı çekmek değildir. Sevgide acı çekmek yaratıcıdır; o seni daha yüksek bilinç düzeylerine çıkarır. Sevgi olmadan acı çekmek bütünüyle bir kayıptır; o seni hiçbir yere götürmez. O seni aynı kısır döngünün içinde tutar.

Sevgisi olmayan bir insan narsistir, o kapalıdır. O sadece kendini bilir. Ve o diğerini tanımadan kendini ne kadar tanıyabilir? Çünkü diğeri bir ayna gibi iş görür.

Diğerini tanımadan asla kendini tanıyamazsın. Sevgi kendini tanımak için de çok hayatidir. Diğerini derin bir sevgiyle, yoğun bir tutkuyla, sonsuz bir keyifle tanımayan kişi kim olduğunu bilemeyecektir çünkü o, kendi yansımasını göreceği aynaya sahip olamayacaktır.

İlişki bir aynadır ve sevgi ne kadar safsa, sevgi ne kadar yüksekse ayna o kadar temiz olacaktır.

Ancak daha yüksek sevgi senin açık olmanı gerektirir. Daha yüksek sevgi senin kırılgan olmanı gerektirir. Zırhını bırakmak zorundasın. Bu acı verir. Sürekli olarak savunmada olmamalısın. Hesapçı zihnini bırakmak zorundasın. Riske girmek zorundasın.

Diğeri seni incitebilir; kırılgan olmakla ilgili korku budur.

Diğeri seni reddedebilir; âşık olmaktaki korku budur.

Diğerinde bulacağın kendi yansıman çirkin olabilir; sıkıntı budur.

Aynadan uzak dur.

Ancak aynadan uzak durarak güzelleşmeyeceksin.

Durumdan kaçınarak gelişemeyeceksin.

Sevginin içine girmek zorundasın. Çünkü bütünlüğünün farkına sadece diğerinin varlığı tarafından zenginleştirildiğinde, sen kendi narsis, kapalı dünyanın dışına; açık gökyüzüne çıktığında varacaksın.

Sevgi açık bir gökyüzüdür.

Sevmek kanatlanmaktır.

Ancak sınırsız gökyüzü mutlaka korku yaratır. Ve egoyu bırakmak çok acıdır, bize egoyu yetiştirmemiz öğretilmiştir. Egonun bizim yegâne hazinemiz olduğunu zannederiz.

Sevgi sana egon olmayan bir şeyle uyumlu olmanın ilk tecrübesini sağlar.

Sevgi sana hiçbir zaman senin egonun bir parçası olmamış birisi ile ahenk içinde olma dersini verir.

Şayet bir kadınla ahenk içinde olabilirsen, bir arkadaşla, bir insanla ahenk içinde olabilirsen, çocuğunla yahut annenle ahenk içinde olabilirsen niçin tüm evrenle ahenk içinde olamayasın?

Sevgi bir merdivendir.

O bir kişi ile başlar ve bütünlükle son bulur.

Sevgi başlangıçtır.

Sevgiden korkmak, sevginin geliştiren korkusundan korkmak, karanlık bir hücrenin içinde kapalı kalmaktır.

Sevgi sorun yaratır.

Bu problemlerden sevgiden kaçarak kurtulamazsın. Onlarla yüzleşmek, karşılaşmak zorundasın; onlar yaşanmak zorundadır ve onların içinden ve ötesine geçmek gerekir. Ve ötesine geçmek için gereken yol içindendir.

Sevgi yapılmaya değer yegâne şeydir. Onun dışındaki her şey ikincildir. Ve diğer tüm şeyler bir araçtır, sevgi amaçtır.

Bu yüzden acı ne olursa olsun sevginin içine gir.

Cesur ol, korkak olma. Varlığının gerçek cesareti, sadece sevgi ortaya çıktığında test edilir. Ondan önce hiçbir zaman ne tür bir cesaretten yapıldığını bilemezsin. Sıradan hayatta gerçek cesaretin asla test edilmez. Asla ateşin içinden geçemezsin.

Sevgi ateştir.

Alıntıdır*