2003 yılında kuruldu. 2017’de Avrupa Şampiyonu, 2018’de dünya ikincisi, 2021’de ikinci kez Avrupa Şampiyonu ve son alarak 2022’de Dünya Şampiyonu oldu.

Bu kadar kısa sürede çok büyük başarılara imza attılar.

2022 Ampute Dünya Kupasında 9 Ekim 2022 Pazar günü İstanbul’da oynanan final maçında Angola’yı yenerek şampiyon olan Ampute Milli Futbol Takımından bahsediyorum.

Asırlık futbol takımlarımızın Avrupa’da hiçbir başarı gösteremediği, milli futbol takımımızın Faroe Adalarına bile yenildiği bir dönemde gelen bu başarı hepimizin göğsünü kabarttı.

Şunu çok iyi bilmeliyiz ki, hiçbir başarı tesadüf değildir.

Başarmak için önce inanmak ve bu uğurda çalışmak, mücadele etmek lazım…

Ampute Milli Futbol Takımımız, final maçı öncesi İstiklâl Marşını öylesine yürekten ve inanarak okudu ki…

Onların o azmini ve kararlılığını görünce her şeyi başarabileceklerine kesin inanıyorsunuz.

İstiklâl Marşımızı okumasını bilmeyip de milli formayı giyenleri düşündükçe başarı için inanmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladık.

Ve de liyakat… Teknik Direktör Osman Çakmak, milli takımın içinden çıktı, daha önceki şampiyonalarda milli formayı terletti. Bileğinin gücüyle ve hak ederek bu göreve geldi.

Futbolcuların hepsi milli formanın hakkını fazlasıyla verdi.

Milli formayı sırtında taşımanın ne kadar değerli olduğunu, sadece ama sadece hak edenin bu formayı giymesi gerektiğini bize çok güzel anlattılar.

Başarının milyon dolarları cebe indirmekle değil, alın teriyle, çalışmakla, azim ve kararlılıkla olduğunu bize gösterdiler.

Ampute Milli Takımı, hepimize hem hayat, hem de futbol dersi verdi.

En olumsuz şartlarda bile umutsuzluğa kapılmadan, çalışarak her şeyin başarılabileceğini ispatladılar.

Futbolda başarının sadece milyon dolarlık transferlerle olamayacağını, ne idüğü belirsiz yapancı futbolcuları ülkemize doldurmanın kimseye fayda getirmediğini ve getirmeyeceğini gösterdiler.

Komisyon ve avanta karşılığında transfer yapanlara, hiçbir başarısı olmayan futbolcuları bile dünya yıldızı diye yutturmaya çalışan medyaya, futbolla ilgisi olmadığı halde en tepe makamlarda oturanlara da ders verdiler.

Bir dersi de Futbol Federasyonu Başkanı ve yöneticileri ile milli takım sorumluları ve teknik heyetine verdiler. Kıt imkanlarla başarılı nasıl olunacağını çok güzel anlattılar.

Ve en büyük ders de milli futbolcular için…

Milyon dolarlık transferler ve yüklü primler şöyle dursun; üç beş kuruş maaşla neler başarılacağını gösterdiler.

Milli formanın hakkını verin diyoruz ya…

Nasıl verileceğini gösterdiler, milli formanın hakkını sonuna kadar verdiler.

Belki birileri anlar…

*****

30 beye denk

Sultan Mahmud’un beyleri, Ayaz’ı çok kıskanırdı. Padişahın bir köleye bu kadar değer vermesinin sebebini anlamıyorlardı. Bir gün sultana; “Kölen Ayaz’a, 30 adama verdiği kadar maaş veriyorsun. Ayaz’ın aklı ve iş becerisi 30 beye denk mi ki?” diye sordular.

Sultan Mahmud, bu soruya o anda cevap vermedi.

Birkaç gün geçtikten sonra, beylerini alıp ava çıktı. Sultan, uzaklarda gördüğü bir kervanı işaret ederek, beylerden birine emir verir: “Git sor bakalım, şu kervan hangi şehirden geliyor?”

Bey sorup geldi; “Sultanım, Rey şehrinden geliyormuş” dedi.

Sultan, “Peki, nereye gidiyormuş?” deyince bey susup kaldı.

Bunun üzerine sultan, başka bir beyini bu sorunun cevabını öğrenmekle görevlendirdi. O da gidip geldi.

“Efendim, Yemen’e gidiyormuş” dedi. Padişah, “Yükü neymiş?” deyince, o da cevap veremedi.

Bu defa sultan, başka bir beye, “Sen de git, yükünü öğren” diye emir verdi. Bey gitti geldi.

“Her çeşit eşya varmış. Fakat çoğunluğu Rey’de yapılan kâselerdenmiş” dedi.

Sultan, “Kervan, Rey’den ne zaman çıkmış?” diye sorunca, o bey de şaşırıp kaldı.

Padişah böylece, 30 beyden fazlasını bilgi almak için gönderdi. Beylerden hiçbiri de istenen bilgileri tam olarak getiremedi.

Bunun üzerine Sultan Mahmud beylerine dönerek, “Daha önce Ayaz’la beraber ava çıktığımızda bir kervan gördüm. Ayaz’ı kervanın nereden geldiğini öğrenmek için yolladım. Döndüğünde herhangi bir talimat vermemiş olmama rağmen, kervan hakkındaki bütün bilgileri doğru olarak bana bildirdi. Sorduğum soruların hepsine cevap verdi. 30 beyin 30 seferde yaptığı işi, o bir seferde öğrenip geldi” dedi.

Beyler, sultanın Ayaz’a neden 30 beyin maaşına denk ücret vermiş olduğunu anladılar.

*****

TEBESSÜM

Maç

İki fanatik futbolsever konuşmaktadır. Biri sorar:

- Maça gitmiyor musun?

- Ne diye gideyim? Oynanan futbol değil ki... Hakemler kötü... Oynanan oyun itiş kakış... Saatlerce gişe önünde, kuyrukta bekle... İçeride kavga gürültü... Çıkışta vasıta bulamıyorsun...

- Ben de tıpkı senin gibi maça gitmiyorum. Tıpkı senin gibi bana da karım izin vermiyor.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Kişiye hatası söylenmezse, kabahatini hüner zanneder.

Sadi Şirazi