Sporun güzel bir tarafı var, sporda yalan söyleyemezsiniz, başarısızlığı örtemezsiniz, istatistiklerle veya kurumların açıkladığı rakamlarla gerçeği gizleyemezsiniz…
Maç bittiğinde tabelada yazan sonuca bakılır, yenilmişseniz ne anlatırsanız anlatın hikayedir…
A Milli Futbol Takımı, son beş günde iki maç oynadı. Bizimle aynı seviyede olması şöyle dursun, Türkiye’deki amatör küme düzeyindeki Ermenistan’ı neredeyse yenemiyorduk. Güç bela 2-1 kazanabildik.
Hırvatistan karşısında ise tabiri caizse çaresizleri oynadık.
Futbol bu, sporun her alanında olduğu gibi kazanmak da var, kaybetmek de…
Ancak kazanabilmek için her şeyden önce kazanmaya niyetli olmak, az da olsa gayret göstermek gerekir.
Ne yazık ki, sahada dolaşan on bir adam ve kenarda bizim televizyonda seyrettiğimiz gibi maçı seyreden bir teknik direktör vardı…
Bu durum sadece bugüne kadar yapılan yanlışların bir sonucudur.
Süper ligdeki takımlarımız, 8 yabancı ile oynayabiliyor, kadrosunda 14 yabancı futbolcu bulundurabiliyor.
Milli takımı kimlerden kuracaksınız… Mecburen gurbetçilerden…
Hadi gurbetçilerden milli takım kuruldu diyelim, onları milli takım havasına sokacak bir teknik direktör gerekli… Var mı, ne gezer!
Vakti zamanında bir bakanımız, “Paramız var ki, buğdayı ithal edebiliyoruz” diye övünmüştü.
Futbol kulüpleri de sanırım buna göre hazırlık yapmışlar, paramız var ki, yabancı topçu getirebiliyoruz diye kim olduklarına bakmadan kadroyu doldurdular.
Kulüpler borç batağında, siyasi destekle borç batağından kurtulmaya çalışıyorlar, siyasi manevralarla UEFA’nın yasağına takılmadan günü kurtarıyorlar.
Süper ligde dünyanın her ülkesinden yüzlerce futbolcu transfer edildi; kulüpler ve milli takım bazında tek bir başarı yok.
Milli Takımımız, Anadolu’daki küçük bir ilçe kadar nüfusu olan San Marino’ya yenildi.
Son iki dünya kupasının birinde ikinci, birinde de üçüncü olan Hırvatistan’ın nüfusu 3,5 milyon… İstanbul’un üç ilçesi kadar ancak insan yaşıyor.
Sadece Almanya’da yaşayan 3,5 milyondan fazla Türk var.
Hırvatların yapabildiğini biz niçin yapamıyoruz?
Çünkü biz her şeyde olduğu gibi işi ehline teslim etmiyoruz.
Milli takım dünya üçüncüsü olurken, Avrupa Şampiyonasında çeyrek final ve yarı final oynarken başlarında hep Türk teknik adamlar vardı. Milli takımın çoğunluğu ligimizde oynayan futbolculardan kuruluydu.
Galatasaray UEFA Şampiyonu olduğunda başında Türk teknik direktör ve takımda çoğunlukla Türk futbolcular vardı.
Şu an Milli Takımın başında ise “Favori değiliz” diyen üçüncü sınıf Alman teknik direktör var.
Başarısız olmak için her şeyi yapıp, niye kazanamıyoruz diye dizimizi dövüyoruz.
Ne yazık ki, sadece futbolda değil, ekonomide de eğitimde de hukukta da siyasette de aynı kafadayız.
*****
Hakkımı helal etmiyorum
Adam uzun yıllar devesiyle taşımacılık yapmış. Yaşlanan deve yolun sonuna gelmiş. Hikâye bu ya, dava artık öleceğini anlayınca, “Sahibimi çağırın da helallik vereyim” demiş.
Devenin sahibi; “Ne hakkı varmış ki bende?” demiş. Demiş ama yine de merak etmiş. Dayanamayıp devesinin yanına gitmiş ve sormuş:
- Ne hakkın var ki bende?
Deve:
- Öyle deme! Benim taşıma gücüm belliyken, sen bunun iki katı çuval yüklerdin bana. Bu hakkımı helal ediyorum sana.
- İkinci olarak; benim günlük 10 kilo yiyeceğe ihtiyacım varken, sen hep 8 kilo verir kalanı vermezdin. Bu hakkımı da helal ediyorum.
- Üç günlük yolu iki günde gitmem için sopayla döverdin beni. Bu hakkımı da helal ediyorum.
- Hatta bir yavrum olmuştu. Onu kesmiş, misafirlerinle bir güzel yemiştiniz. Bu hakkımı da helal ediyorum.
- Amma bir hakkım var ki, onu asla helal etmeyeceğim. Mahşerde bunu senden soracağım.
Sahibi merakla sormuş:
- Nedir o?
- Her seferinde ben yolu bildiğim halde, tüm yükü ben taşıdığım halde, yularımı eşeğe verirdin. Beni eşeğe mahkûm ederdin ya, işte bu hakkımı helal etmeyeceğim!
*****
TEBESSÜM
Sigara
Şehre yeni gelen üniversite hocası Ramazan ayında bütün uyarılara rağmen açıktan sigara içmeye devam eder.
Yine sigarasını yakmış bahçeden geçerken gençler önünü keser, hocayı döverler.
Biraz ortalık durulunca gençler, hocaya yol gösterir:
- Hocam, biz de içiyoruz ama bak merdiven altında içiyoruz. Bundan sonra sen de bizim gibi yap.
*****
GÜNÜN SÖZÜ
Eğer tavuklarla takılırsan kilitleneceksin, kartallarla takılırsan uçacaksın.
Steve Maraboli