Ülkemizin içinde bulunduğu durum malum…

Herkes haklı olarak ekonomiyi, doların yükselişini, zamları, hayat pahalılığını konuşuyor.

Aklı başında olan herkes ülkemizin geleceği için tedirgin…

Ekonomik sorunlar tabii ki çok önemli ama bizi bekleyen başka bir tehlike daha var…

İnsanlar çok gergin ve çok öfkeli, hele siyasi konularda her an patlamaya hazır bomba gibi…

En küçük kıvılcım ateşi tutuşturacak…

Ülkemiz bu acı tecrübeleri çok yaşadı; özellikle 12 Eylül öncesinde çok kavgalar oldu…

Ancak o zamanki durum ile şimdi çok farklı…

12 Eylül öncesinde farklı görüşte olsalar bile aile içinde siyasi gerilim olmazdı. Kardeşler, akrabalar, hatta aynı yörenin insanları farklı görüşte olsalar bile birbirini kollar, zarar gelmesini istemezlerdi…

Görüşler, düşünceler farklıydı ama kardeşlik, akrabalık, arkadaşlık hukuku bitmemişti…

Şimdi durum tersine döndü…

Kırk yıllık arkadaşlar, küçük bir siyasi tartışma sebebiyle küsüyor, küsmenin ötesinde kanlı bıçaklı oluyor.

Kardeşler farklı düşündükleri için birbirine düşman oldu… En küçük tartışma kavgaya dönüşüyor.

Farklı siyasi düşüncede olanlar, akraba veya kardeş olsalar bile birbirinin yüzüne bakmıyor.

Trol ağzıyla, yalan yanlış haberlerle farklı düşüncedeki insanları karalamak meziyet sayılıyor.

Üniversite yıllarında birbirleri için kavga edenler, arkadaşının hatırına dayak yiyenler şimdi farklı partide oldukları için küsler, fırsat bulsalar birbirlerini dövecekler.

Hatta partisini eleştirdi diye öz ablasını bile evinden kovmaya kalkanlar var…

Tartışma kültürü, tartışma adabı kalmadı bir yana, hoşgörüyü unuttuk.

Bizden olmayan, bizim gibi düşünmeyen herkesi düşman gören bir anlayış hakim oldu.

En küçük bir kıvılcımda herkes birbirini boğacak durumda…

Ekonomik sıkıntılar, küçük siyasi hesaplar, geçmişten gelen kin ve intikam hırsı da buna eklenince tehlikenin boyutunu varın siz düşünün…

Siyasilerin üst perdeden eleştiriyi aşan, hakarete varan ağır sözleri…

Medyanın sürekli karalayan, farklı görüşte olan insanları kötüleyen nefret dili…

Trollerin toplumu kışkırtan yalan yanlış haberleri…

Neredeyse herkes elbirliği etmişçesine gerginliği artırmanın gayretinde, adeta ateşin üstüne benzin dökülüyor…

Bu gerilimden hayır çıkmaz…

Bu gidişat toplumu böler, insanları birbirine düşman eder…

Bir an önce saygıyı ve hoşgörüyü hakim kılmazsak, hepimiz enkazın altında kalırız…

*****

İp kimin elinde!

Cahilin biri, yüksek yerden torpiliyle bir köye hoca olarak atanmış. Atanmış atanacağına da ne yapacağını bilmiyor. Vaaz vermek şöyle dursun, doğru dürüst dini bilgisi bile yok.

Çaresizlik içinde, bir o yana bir bu yana debelenip duruyor. Sonunda köyden gözüne birini kestirmiş ve durumunu anlatmış. O kişi de hocadan cahil, ama bizimki farkında değil. Sonunda anlaşmışlar.

Hoca, vaaz için kürsüye çıktığında ayağına bir ip bağlayacak, ipin bir ucu da en ön safta yerini alacak olan köylünün elinde olacak.

Vakit gelmiş, bizim hoca kürsüye çıkmış. Tam bismillah deyip vaaza başlayacak ip çekilmiş. Hoca acaba hata mı ettim diye durmuş. Tekrar söze başlayacak olmuş, köylü yine ipi çekmiş. Hoca değişik bir konuya girmek istemiş, köylü yine ipi çekmiş.

Bu arada cemaatin de sabrı tükenmiş; “Hocam ne anlatacaksan başla artık” diye homurdanmalar yükselmiş.

Hocanın da sabrı tükenmiş; “Konuşmasına öyle bir konuşacağım ki, ama ipin ucunu birinin eline verdik, rahat bırakmıyor ki…”

*****             

TEBESSÜM

Aracı

Bektaşi’nin biri her gün kasabada “Her şey Allah’tan, her şey Allah’tan” diye mırıldanarak dolaşır dururmuş.

Bir gün kasabanın serseri delikanlılarından biri yine böyle mırıldanarak dolaşmakta olan Bektaşi’ye arkasından sessizce yaklaşmış, ensesine okkalı bir şaplak atmış. Canı fena halde yanan Bektaşi’nin pür hiddet dönüp kendisine ters ters baktığını gören serseri delikanlı söylenir:

- Öyle ne bakıyorsun baba erenler; hani her şey Allah’tandı…

- Tabii ki her şey Allah’tan… Ben hangi deyyusu aracı ettiğine bakıyorum.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Hırsların bittiği yerde huzur başlar.

Osho