Birkaç zamandır, bir reklam var…

Muhtemelen denk gelmişsinizdir…

Öğretmen sınıftayken internet üzerinden satış yapan bir firmadan kargo geliyor; nerelerde satış yapılıyor ki itirazı üzerine öğretmen 81 vilayeti tek tek hızlıca sayıyor.

Öğretmen rolündeki kişinin vilayetleri sayarken ki ezik duruşu, güya espri katmak adına en son “Bayburt’u saydım mı?” diye çaresizce soruşu…

Reklamda bile olsa bir öğretmen bu kadar ezik ve çaresiz, sözlüde soruları cevaplandıran ders çalışmamış ilkokul öğrencisinin seviyesinde niçin gösterilir?

Basit bir reklam, espri gibi gelebilir ama öğretmenleri bu şekilde göstermek okullarda dalga konusu oluyor. Öğrenciler, öğretmenlerini bu şekilde taklit ederek kafa yapıyor.

Toplumda zaten öğretmenlerin itibarı yerlerde, öğrencisi de velisi de artık kimse öğretmeni takmıyor…

Bu reklam tuzu biberi oldu.

İşin en hazin tarafı, bu kadar zamandır bu reklam yayınlanmasına rağmen çok ciddi hiçbir tepkinin olmamasıdır…

Diyeceksiniz ki olumsuz örnek oluşturan çok öğretmen var, koridorda öğrencisini tekme tokat dövenler oluyor…

Haklısınız, her meslekte olduğu gibi öğretmenler arasında da işini iyi yapmayan, öğretmenlik mesleğine yakışmayan hal ve tavırlarda bulunlar vardır.

Ancak birkaç çürük elma yüzünden bütün öğretmen camiasını aynı kefeye koymak, hepsini yaftalamak akıl işi değildir.

Geçmişte bir Milli Eğitim Bakanı, “Öğretmenler sabahtan akşama kadar kahvede okey oynuyor” diyerek hedef göstermişti.

Geçenlerde de Milli Eğitim Bakanı, Şanlıurfa’da bir okul ziyaretinde, kameralar ve halkın önünde; “Buraya bir basketbol, voleybol sahası yapılmaz mı? Siz ne iş yapıyorsunuz? Para istediniz de para mı vermedik? Bu çocukları niye burada mahzun halde bırakıyorsunuz?” diye okul müdürü ile ilçe milli eğitim müdürünü fırçaladı…

Duyan da bütün okullara para akıtıldığını sanacak…

Milli Eğitim Bakanı böyle davranırsa, reklamda öğretmenler küçük düşürülmüş çok mu diyebilirsiniz ki, haksız da sayılmazsınız!

Kötüleri ayıklamak için elimizden geleni yapalım, yapmamız da şart…

Ancak her şey ölçülü ve yerinde olmalı…

Toplumda sürekli birilerini hedef gösterme hastalığımız var.

Doktorları, avukatları, hakîm ve savcıları, memurları, hatta marketleri…

Sürekli bir grubu kötülemenin, sürekli birilerini hedef haline getirmenin bir faydası yok.

Sonuçta bu meslek grubundaki insanların hepsi, bu toplumdan çıktı… Kardeşimiz, ablamız, yeğenleriniz, çocuklarımız, annemiz, babamız… Hepsi biziz…

Bir sıkıntı varsa hepimizde sıkıntı var. Biz kendimizi düzeltmeden karşımızdakinin kötü taraflarını eleştiriyor, sayıp döktürüyoruz…

Kendi günahımızı başkasına yüklüyoruz.

*****

En güzel hediye

Üç zengin Yahudi kardeş, annelerine doğum gününde birer hediye almaya karar vermişler. Hediyelerini yolladıktan sonra aralarında sohbet etmeye başlamışlar.

Birincisi demiş ki:

- Ben anneme kocaman bir ev aldım.

İkincisi:

- Ben bir limuzin aldım ve bir de şoför tutum.

Üçüncüsü:

-  Benim hediyem ikinizinkinden güzel. Annemin Tevrat okumayı ne kadar sevdiğini ve gözleri iyi görmediği için artık eskisi gibi okuyamadığını biliyorsunuz. Ona bütün Tevrat’ı ezbere bilen büyük kahverengi bir papağan gönderdim. Onu eğitmek için 12 haham 12 yıl boyunca uğraşmış. Tevrat’ı ezberletmişler. Bu papağan için havraya 20 yıl boyunca 1 milyon dolar bağışlayacağım ama buna değer. Annem sadece bölümün adını söyleyecek ve papağan ona ezbere okuyacak.

Öbür kardeşler biz niye bunu düşünemedik diye hayıflanmışlar ve kıskanmışlar…

Kısa bir süre sonra anneleri, üçüne de birer teşekkür mektubu yazmış.

Birinciye:

- Abraham bu ev bana çok büyük geliyor. Tek bir odası yetiyor ama hepsini temizlemek zorunda kalıyorum.

İkinciye:

- Mişon yolculuk etmek için çok yaşlıyım, arabayı hiç kullanmıyorum ve şoför çok kaba.

 Üçüncüye:

- Solomoncuğum, annesini mutlu etmeyi bilen tek evladım sensin. Her şeyin büyük maddi hediyeler olmadığını gösterdin. Gönderdiğin tavuk çok lezzetliydi. Teşekkür ederim...

*****             

TEBESSÜM

Altın

Öğretmen kimya dersinde sorar:

- Demir ile bakır açık havada kalırsa oksitlenir.
Peki ya altına ne olur?

Bir öğrenci hemen el kaldırır:

- Çalınır öğretmenim!

*****

GÜNÜN SÖZÜ

En büyük cezaevi, cahil bir insanın kafasının içidir.

Montaigne