Şahsen yıllardır söylemekten dilimde tüy bitiren şu “Z kuşağının çalışma hayatına entegrasyonu” konusu zaman geçtikçe daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor. İşverenlere göre gençler iş beğenmiyor, yeteneğinin üzerinde ücret talep ediyor, sadakat göstermiyor, sabretmiyor…

Gençlere sorarsanız işverenler çalışma şartlarını iyileştirmiyor, asgari ücrette ısrar ediyor, üç kuruş ücretle sadakat bekliyor, gençleri köle gibi kullanıyor… Eskiden dede ile torun arasında yaşanan kuşak çatışması zamanla baba ile oğul arasında, çağımızda ise abi ile kardeş arasında yaşanır oldu. İçinde bulunduğumuz teknoloji çağı makasın daralmasına, kuşak çatışmasının yoğun ve şiddetli şekilde yaşanmasına neden oluyor. İşverenlerin genellikle üst yaş grubunda olması ve çalışan nüfusun gençlerden oluşması nedeniyle bu kuşak çatışması çalışma hayatına da taşınıyor. Birbirimizi anlamamız ve birlikte çalışmamız gittikçe zorlaşıyor. Peki çözüm nedir? İşverenlerin metazori ile gençleri itaate zorlamaları mı yoksa Z kuşağını anlayarak onlara uygun çalışma ortamları oluşturmaya çalışmaları mı?

Gençler ne istiyor?

Aslında onları anlamak çok da zor değil çünkü taleplerini cesaretle dile getirme yeteneğine sahipler. Aşina olduğumuz sokak röportajlarından veya sosyal medya videolarından görüyoruz ki; çok güçlü bir iletişim dilleri, bilgiye her an ulaşabilme kabiliyetleri ve inandıklarını cesaretle dile getirme yetileri var. Onlar geçmiş dönem gençlerine benzemiyorlar, tecrübesizler ancak halk dilinde sıklıkla kullanıldığı şekliyle asla cahil değiller. Önemli olan onları anlamaya çalışarak taleplerinin çalışma hayatına yansıtılmasını sağlamak veya uygun olmayan taleplerin neden uygun olmadığını şeffafça anlatmak. Z kuşağının çalışma hayatından beklentilerine dair bazı temel noktalara değinelim.

Amaç ve bağlılık

Z kuşağı iş dünyasında bir anlam ve amacın peşinde koşmak istiyor. Bu nedenle işletmenin değerlerinin, misyonunun ve sürdürülebilirlik hedeflerinin vurgulanması, Z kuşağının kendilerini o işe ve işletmeye bağlı hissetmelerini sağlıyor. İşletmenin topluma katkısını, çevresel etkilerini ve sosyal sorumluluk projelerini vurgulamak da Z kuşağının ilgisini çekecektir.

Esnek çalışma modelleri

Z kuşağı esnek çalışma saatleri ve uzaktan çalışma gibi esneklikler talep ediyor. 09/18 çalışma modeli yerine daha esnek bir saat düzenlemesi sunularak çalışanların iş-yaşam dengesi sağlamalarına yardımcı olunabilir. Uzaktan çalışma imkanları, proje bazlı çalışma ve serbest çalışma saatleri gibi esnek çalışma modellerini değerlendirmek önemli çünkü Z kuşağı “evden yapabileceğim şeyi neden ofisten yapıyorum” sorusuna mantıklı bir cevap bekliyor.

Teknoloji ve dijital iletişim

Z kuşağı dijital ortama doğan bir nesil ve teknolojiyle entegre bir çalışma ortamı talep ediyor. İletişim ve işbirliği için dijital araçları kullanmak verimliliği artıracağı gibi onların ilgisini de çekecektir. Etkili dijital iletişim araçları, çevrimiçi işbirliği platformları ve mobil uygulamalar Z kuşağının beklentilerine daha uygun bir iş ortamı yaratılmasına yardımcı olabilir.

Gelişim ve öğrenme fırsatları

Z kuşağı sürekli öğrenmeye ve gelişmeye açık bir nesil. Bu nedenle onlara kariyerlerinde ilerleme fırsatları, eğitim programları, mentorluk ve koçluk gibi destekleri sağlamak oldukça önemli. Yeni beceriler edinmelerini ve kişisel gelişimlerini desteklemek için çeşitli öğrenme fırsatları sunmak onların işe ilgisini artırabilir.

Çeşitlilik ve kapsayıcılık

Z kuşağı, bir kişinin her konuda bilirkişi olduğu ve tüm kararları verdiği despot yönetimler yerine farklı fikirlerin desteklendiği ve makul olanın uygulandığı yönetimleri tercih eder. İşletmelerde çeşitlilik ve kapsayıcılık politikaları oluşturmak ve uygulamak Z kuşağının o işletmeyi tercih etmesini teşvik edebilir. Farklı bakış açılarına, deneyimlere ve yeteneklere değer verilen bir çalışma ortamı yaratmak onların kendilerini daha rahat hissetmelerini sağlayacaktır.

Bu temel stratejiler Z kuşağının çalışma hayatına çekilmesi ve onların beklentilerine uygun bir ortam sağlanması için bir başlangıç noktası niteliğindedir. Ancak tabi ki her işletmenin kendi dinamikleri ve ihtiyaçları vardır. Fark edilmesi gereken, çalışma hayatının karşılıklı faydalar ve ihtiyaçlar hiyerarşisi temelinde, tüm tarafların asgari beklentilerini karşılayacak biçimde oluşturulmasının kaçınılmaz önemidir. Aksi halde söylenir dururuz.