Karakaya Baraj Gölü’nün kıyısında ve Malatya’ya 60 kilometre uzaklıkta olmasına karşın; baraj gölü nedeniyle iklimi de değişen ve hala su sorunu ve heyelan nedeniyle, ağaçsız tarlalarıyla çoraklaşan ve verimsizleşen toprak; kayısı başta olmak üzere, bölgede yok olmaya başlayan tarım ve hayvancılıkla birlikte, işsizlik de yeni göçlere neden oluyor. Taşımalı eğitim politikası sonucu kapatılan okullar; Malatya başta olmak üzere, çevre illere ve büyük kentlere yönelen “gizli iç göç”ün bir başka gerçek yüzünü ortaya koyuyor. İlçenin girişinde nüfusun 2730 yazdığına bakmayın, aslında daha az insan yaşamakta kış aylarında... 46 köyü ve 73 mezrası ile birlikte 1037 kilometre kare alana sahip ve yaklaşık bin yıllık tarihi zengin Türk mirasının üzerinde yaşayan Arguvan halkı, aynı zamanda Anadolu Alevi kültürünü besleyen kaynakların yaşatıcısı olmakla da övünüyor. Ama, Arguvan’ı yalnızca bu yönüyle tanımak, oldukça eksiklik olur...

Onlara özgü olan ve kaynaklara geçen ünlü “Arguvan Ağzı” türküler, Türk Folklor gelenekinin bir başka zenginliğidir. İşte bir örnek: “Kırmızı güllerin sarı tohumu / Yayla yüksek alamadım uykumu / Eğer gurbet ele gider gelmezsem / Esen yelden benim alın kokumu...” Bir yoklar ilçesi olan Arguvan’da, gazete ve kitap okurlarının azalması, tarım alanlarında olduğu gibi kültürde de erozyon tehlikesini gösteriyor. Çarpık üretim ilişkileri, batı merkezli tarım politikaları ve liberal uygulamalar sonucu giderek eriyen ulusal ve yaşamsal değerlerimiz, tüm Anadolu’da olduğu gibi burada da “İmdat!” sinyalleri veriyor. Terör ve toplumsal olayların görülmediği, Malatya’nın aydınlık yüzü Arguvan’da, her şeye karşın yaşam sürüyor...

Ama, Jandarma Komutanı’nın da dediği gibi; “Arguvan’da genç nüfus azalıyor ve Arguvan kültürü giderek yok oluyor...”Dağcılık, yamaç paraşütü, yürüyüş, su sporları, inanç ve kültür turizmi gibi alternatif turizm olanaklarının bulunduğu Arguvan, gezginleri ve turistleri bekliyor... Zengin yemek kültürleri ve konukseverlikleri ise, bir başka güzellik...

Yazları yapılan geleneksel festival, tüm Arguvanlıları bir araya getiriyor. Bu festivallerin bir panayır ve medya şovu olmasından yakınılıyor... Festivalde; somut sorunlar, kültür ve turizm boyutunun öne çıkarılması isteniyor…

“Morbelikli” belgeseli Arguvan’da türbesi bulunan kadın Alevi dedesi olan Şah Sultan’ın yaşam ve inanç öyküsünü konu etmektedir. Belgeselin yapımcısı Zeki Kaya ile yaptığım görüşmede, “Morbelikli belgeselinde; Muhammet, Aşıki ve Şah Sultan’ın yatır-türbe değil halk ozanı olduklarını, bununla birlikte ozanlık gelenekini yeni kuşaklara aktarmaya çalıştık” dedi Arguvan sevdalısı olan rehber arkadaşım emekli Turizm Bakanlığı Personel Daire Başkanı Zeki Kaya ve elinde sazı dilinde sözü ile özgün “Arguvan ağzı” kendi bestesi türküleri söyleyen eski Arguvan Belediye Başkanı Sadık Şimşek (Türkü Baba) ile köy köy, dere tepe demeden süren gezimiz sonunda; Anadolu’nun bir kesiti olan böylesi renkli ve canlı güzellikleri keşfettik. Keşfetmedik, onlara konuk olduk ve tanıklık ettik... Gördük, gözlemledik, sözümüze söz eyledik... Konuşan değil yalnız, anlatan güz fotoğraflar çektik... Cam cama değil, can cana ve “İmam Hüseyin aşkına!” rakı içip, türkü çığırdık…

Arguvanlı şelpe ustası, sazıyla sevişen ozan arkadaşım Muzaffer Özdemir’in de kulakını çınlattık… Neyse, gezip gördüğümüz ve yiyip içtiğimiz bir yana; şu unutulmaya yüz tutan anımdan söz edeyim, sizin de merakınız geçsin...

Hani şu yazımın başında yer alan bir dize var ya; “...Angara’da Anayaso / Ellerinden Öpiy Hasso / Yap bize de iltimaso / Bu işin mümkünü yoh mi?/ Hoyyy Baboovvv!” Bu dizelerin yer aldığı şiirin adı: “Anayaso.” Bu şiir, Arguvanlı şair Şemsi Belli’nin. Türkmen güzeller ağlamasın... Türküler susmasın…

Haydi, şimdi tam zamanı... Ülger şavkırken başlasın Arguvan güzellemesi... İnadına bir türkü söyleyelim yeniden... Arguvan ağzı... Anadolu havası... “Havayı da deli gönül hayayı…”

Türkü tadında, Anadolu’nun başka zenginliklerini ve güzelliklerini keşfetmek için yollardayız, yeniden…

Son...