Lefkoşa’da gezilecek yerler

Belediye Pazarı (Bandabulya)

Belediye Pazarı hemen Bedesten’in karşısında bulunuyor. Burası üstü kapalı bir belediye pazarı. Pazar içinde tekstilden gıdaya bir çok ürün satılıyor.
“Bandabulya” kavramı Britanya idaresinin bu pazarları 1930’lu yıllarda inşa etmesiyle Kıbrıs toplumsal hayatına girmiş. 1980’lerden itibaren çarşı merkezlerinde yaşanan dönüşüm ile bu pazar yerleri de önemini kaybetmiş. İngilizlerin bu pazar yerlerini açma nedeni ticari hayatı canlandırmakmış. Benzerleri Magosa’da ve Güzelyurt’ta da bulunuyormuş.
Bu pazar yerinde bizim dikkatimizi çeken siyahi insanların çok olmasıydı. Kıbrıs’ta inanılmaz bir siyahi popülasyon var. Çoğunun yasadışı yollardan Kıbrıs’a geldiğini duyduk. Bazılarının ise öğrenci

Selimiye Cami (Ayasofya Katedrali)

Evet tadilatta olan bir yere daha geldik. Selimiye Cami’yi yakından görmeyi çok istiyorduk ama nasip olmadı. Tadilatta olduğundan etrafı çitlerle çevriliydi. Biz de dışardan burayı öyle uzun uzun izledik durduk. Yine de biraz da olsa yetti. Gerçekten Lefkoşa gezilecek yerler listemdeki mimari açıdan en güzel yer burası diyebilirim.

Bedestenin hemen yanında olan bu yapı ismini, Yunancada “Kutsal Akıl” anlamına gelen Ayasofya’dan alıyor. Önceden Ayasofya Katedrali olan sonradan 1571 yılında Kıbrıs’ın fethi ile Selimiye Cami ismini alan bu güzel şaheser Kıbrıs adasının en büyük ve en görkemli ibadet yeri olarak biliniyor. Katedralin, 1209 yılında yapımına başlanmış ve 5 Ağustos 1326 tarihinde ibadete açıldığı tahmin ediliyor.

Burası ana kilise olarak Lüzinyan krallarının taç giyme törenlerinin yapıldığı yermiş. Katedral, Fransız mimarlar ve duvar ustaları tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiş. Burası Frank gotik tarzının en güzel örneğini temsil ediyor. Uzaktan da olsa baktığımızda taş işçiliğinin zirve yaptığını idrak edebildik.

Osmanlılar Kıbrıs’ın fethi sonrası katedrale eklemeler yaparak burayı camiye çevirmiş. Fetihten altı gün sonra Lefkoşa’da ilk Cuma namazı, yeni yapılan bu camide 15 Eylül’de kılınmış. 49 metre yüksekliğindeki minareler, Sultan II. Selim’in 1 Mayıs 1572 tarihli emriyle eklenmiş. Umarım siz gittiğinizde tadilat bitmiş olur ve burayı ziyaret edebilirsiniz.

Haydarpaşa Cami

Lefkoşa’da kiliseden camiye dönüştürülmüş bir çok cami var. Bunlardan biri de Haydarpaşa Cami. St. Catherine Katedrali (Haydarpaşa/Ağalar Camii) Haydarpaşa Cami, 14. yüzyılda Fransa’nın gotik gösterişli üslubunda inşa edilmiş. Selimiye Cami’den sonra Lefkoşa’daki en önemli gotik anıtı burası.

Buranın da mimarisi diğer yapılar gibi çok güzel. Taş işçiliği zirve yapmış. Caminin üç girişi var ve üzerinde Lüzinyan armaları oldukça dikkat çekici. Osmanlılar adayı fethedince burayı da diğer yerler gibi camiye çevirmiş.

Buraya yakın KKTC Turizm Bakanlığı yer alıyor. Bu bölge tam da sınır hattında yer alıyor. Lefkoşa’nın ara sokaklarındaki hayata tam bu bölgede şahit oluyorsunuz. İnsanları yaşam tarzı, çocukların neşeli sesleri Lefkoşa’nın ruhunu size hissettiriyor. Bu ara sokaklara dalmayı unutmayın.

Lüzinyan Evi

En başta da dedim ya Kıbrıs’ta bir çok medeniyet yaşamış ve burada hüküm sürmüş. İşte bunlardan biri de Lüzinyanlılar. Biz ilk defa böyle bir medeniyet duyduk ve şaşırdık. Kıbrıs öncesi ne yalan söyleyelim bilmiyorduk. Lüzinyanlar, 1192-1489 yılları arasında Kıbrıs’ı yönetmiş olan Fransız asıllı bir hanedanmış.

Kıbrıs Lüzinyan Evi, inşası 15. yüzyıla kadar dayanan önemli bir eser. Asiller tarafından konut olarak kullanılmış. Eser iki katlı ve tarihi konak olarak geçiyor. Gotik mimari ile inşa edilen yapı, Kıbrıs’ın fethinden sonra Osmanlı mimarisi ile buluşmuş ve iki farklı tarzı bünyesinde barındırmış. Fetihten sonra köşk olarak değiştirilen yapıya bir de cumba eklenmiş.
Müze içerisinde birçok farklı tarihi döneme ve medeniyete ait eserler var. Evin odalarında Kıbrıs’ın farklı dönemlerine ait elbiseler, masalar, çatallar, sandalyeler vb. günlük yaşam gereçlerinin sergileri yer alıyor.

Devamı haftaya…