Silifke’de bir köy var-uzak değil
SİLİFKE SARIKEÇİLİ YÖRÜKLERİ

Yörükler; göçebe olan, çoğunlukla Anadolu dağlarında, Toroslar, Kaz Dağı ve kısmen Balkan Yarımadası’nda yaşayan Oğuz kökenli bir Türk alt grubudur. Balkanlar’daki Yörükler, Kuzey Makedonya’nın doğu kesimlerinden Bulgaristan, Yunanistan ve Güney Trakya’ya kadar geniş bir alana yayılmıştır. İsimleri, “yürümek” anlamına gelen Eski Türkçe “yörü” fiilinden türemiştir. Yörük veya Yürük olarak da adlandırılırlar. Rumeli ağızlarındaki ilk hecede o-ü daralmaları tipiktir ve Anadolu’da Yörük olarak geçerken Rumeli’de Yürük biçimi kullanılır. Bu daralmalar Türkiye Türkçesine Kıpçak etkisinden kaynaklanmaktadır. Yörükler, diğer sancaklar gibi bir toprak birimi değil, Osmanlı İmparatorluğu’nun ayrı bir örgüt birimi olan Yörük Sancağına bağlıydı…
Mersin-Silifke Yeşilovacık Bölgesi’nde yapılan araştırmalar neticesinde bu yörede çeşitli yerlerde (Yeşilovacık-Büyükeceli-Aydıncık) Sarıkeçililer dağınık halde yaşamaktadır. XI.Yüzyıldan itibaren kendilerine Türkmen de denilen Oğuzların Türkiye Türkleri ile İran, Azerbeycan, Irak ve Türkmenistan Türklerinin atalarıdır. ‘’Yörük’’ tarifesi, konar-göçer, yürüyen Türk halkıdır. Karakeçili Yörükler gibi Sarıkeçili Yörükleri de kara kıl çözgüler üzerine yün iplikler ile cicim tekniğini kullanarak Çuval dokumaları yapmaktadırlar bu çuvallar yörede ‘’Alaçuval’’ adı ile anılır.
Yörede yapılan araştırmalar sırasında Sarıkeçili Yörüklerinden kırk dokuz yaşında ki Kerim Karadayı, kırk sekiz yaşında ki eşi Emine Karadayı ve yirmi üç yaşındaki oğulları Emrah Karadayı ailesinin çul dokumaları ile ilgili alan araştırması yapılmıştır.

Sarıkeçili Yörüklerinin son temsilcilerinden olan Karadayı Ailesi yaz kış zor şartlarda kara çadırlarda yaşamını sürdürmektedir. Kaybolan Yörük Kültürümüzün bir aynası olan bu aile geçmişten günümüze kadar manevi ve kültürel değerlerimizi direnerek sürdürmeye çalışmakta ve bu anlamda maddi ve manevi olarak desteğe ihtiyaç duymaktadırlar. Kültürel ve sanatsal anlamda çuvallarda kullanılan motiflerin diline bakıldığında, Yörük yaşamının ne kadar zor ve çetin olduğunu görebilmekteyiz. Bölgede yaşayan Sarıkeçili Yörüklerinin özellikle kış döneminde hayvanlarının otlatılması ve temel ihtiyaçlarının karşılanmasında zorluk çekiyor olmaları daha çok desteğe ihtiyaç duyduklarının bir göstergesidir.
Mersin-Silifke Bölgesinde, Toros Dağı yaylaklarını yurt edinen Sarıkeçili Yörüklerin Şaman kültüründen beslenen izlerinin görüldüğü özgün yaşantıları, düğün, bayram, göç, kutsal kaya ve ulu ağaçlara yakınma, gök tanrı inancı, folklor, düğün, anaerkil kültür, giysi renkleri ve dokuma kültürünün devamlılığı açısından önemlidir. Eskiden develer ile ile yaylaklara bahar ayında çıkılır ve güzün dönülürdü. Keçi ve koyun sürüleri, çan sesleri kaval ve sipsi sesi ile karışırdı. Kara kıl çadırlar önünde süt sağma, oğlak ve kuzuların anneleriyle kavuşması ve koç katımı şenlikleri bir başka güzel oluyor… Orta ve Batı Toros Dağlarında yaşayan Sarıkeçili ve Karakeçili Yörükler üzerine araştırmalar yapan sevgili arkadaşım, uzun yıllar Çalı Dergisi’ni çıkaran Konyalı yazar, fotoğrafçı Zeki Oğuz’u da rahmetle anıyorum…

Devamı yarın…