08.02.2023 tarihli yazımdan…

“Lakin tüm bu iyi niyete rağmen plansızlık veya liyakatsizlikten dolayı başaramadıklarımızı düşünüyorum ve çok korkuyorum. İtiraf etmeliyiz ki burası bazen niteliksiz nicelikler ve çalışmayan planlar ülkesidir. Eğitimde, ekonomide, sağlıkta ve her nereye baksak orada köklü sorunlar görürüz. Uzmanlık, planlama, teknoloji, organizasyon, koordinasyon gibi meseleleri sadece iyi niyet veya insan kalabalığı ile çözemeyeceğimizi öğrendiğimizden emin olamıyorum. Umarım öğrenmişizdir ve insanlar enkaz altında yardım beklerken bir AFAD gönüllüsünü evinde oturtmamızın haklı bir nedeni vardır. Aksini düşünmek bile canımı acıtıyor.

 Bu felaketin ardından “neler yapmalıyız” temalı binlerce yazı yazılacak, deprem yönetmeliğine dikkat çekilecek, konut seçiminde kriterler sıralanacak, eşyaları duvarlara nasıl sabitlememiz gerektiği tarif edilecek ve AFAD gönüllüsü olmanın önemi anlatılacak. Her biri gerçekten hayati öneme sahip konular ve bilgiler olacak ancak benim aklımda hala “neden evde kaldım” sorusu olacak.”

10.02.2023 tarihli yazımdan…

“Bu millet bunca iyi niyetine ve çabasına rağmen sistemsizliğin ve çarpıklığın kurbanı olmayı hak etmiyor. Bugüne kadar hatalar yapıldı ama derhal ve olması gerektiği şekliyle yeniden başlamamak için hiçbir neden yok. Bir ülkede bir işi yüzlerce kişi bilmez. Her işin saygın otoriteleri vardır ve sayıları bir elin parmaklarını geçmez. Teknik konularda siyaset bir kenara bırakılıp bu otoritelerin rehberliğinde yeni sistematik oluşturulmalı ve siyasetin bu sistematiğe müdahale kanalları kapatılmalıdır. Savunma, afet yönetimi, sağlık, eğitim, üretim, istihdam, hukuk vb. alanlar siyasetten arındırılarak gerçek uzmanların ellerine teslim edilmezse 20 yılda bir aynı filmin devamını izlememiz kaçınılmaz.”

17.02.2023 tarihli yazımdan…

“Derken gece oluyor. Karanlık bir odada, düşüncelerimle baş başa kalıyorum. Beynim z raporu almaya çalışırken diğer yarısıyla savaşıyor. Düşünemiyorum ve düşünmemeyi beceremiyorum. Gözümün önünden sahneler, kulağımdan sesler, zihnimden düşünceler gitmiyor. Anneler, babalar, çocuklar… Ah o çocuklar… Ağlamamak için… Bu defa tutamıyorum.

 Karmakarışık iç dünyamda netliğinden emin olduğum tek düşünce şu: Her acı bir tecrübe, her tecrübe bir başka acıyı engelleme şansı doğurur. Toplumsal yaramızı sarmak için canla başla mücadele etmeye devam ederken, başka acılar yaşanmaması için gereken önlemleri alalım. Geçmişten, bugünden, on binlerce candan… Artık bir şeylerden ders alalım. Ağlamamak için…”

Bugün söyleyebileceğim tek şey ise “başımız sağ olsun.”