Yargıtay Başkanının konuşmasını duymuşsunuzdur; “Hatalı bir karar üzerinden tüm yargı sisteminin hedef alınarak yıpratılması doğru değil” diyor.

Rahmetli Kemal Sunal filminde unutulmaz bir sahne var. Kendine has şivesiyle konuşur: “Ağa bizimle eğleniyor.”

Yargıtay Başkanının açıklamasını duyan; Türkiye’de yargının, mahkemelerin tıkır tıkır işlediği, her şeyin güllük gülistanlık olduğu, nasıl olmuşsa kazara bir hatalı karar verildiği, bu karar ile de yargının eleştirilmemesi gerektiğini sanacak.

Yargı ve mahkemeler o kadar hantal hale geldi, getirildi ki, düzgün giden işler az, yürümeyen, ters giden işler çok olmaya başladı.

Anayasa Mahkemesi Başkanının birkaç gün önceki konuşmasını hatırlayalım…

Anayasa Mahkemesi Başkanı, “Bugün itibarıyla mahkememize 123 bine yakın bireysel başvuru var. Dünyanın hiçbir anayasa mahkemesinde, hiçbir ulusal insan hakları mahkemesinin önünde bu kadar başvuru yok” dedi.

Anayasa Mahkemesi önünde karar verilmesi beklenen 123 bin bireysel başvuru varsa, demek oluyor ki, mahkeme kapısına düşen neredeyse herkes yargılamadan şikayetçi.

Türkiye’deki durumun daha iyi anlaşılması için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin iş yüküne bakmak lazım.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine 47 ülkeden başvuru yapılıyor, ellerinde karara bağlanmamış sadece 75 bin 350 dosya var. Anayasa Mahkemesindeki bireysel başvuruların yarısından biraz fazlası…

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine en çok başvuru da maalesef Türkiye’den yapılıyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bekleyen 75 bin 350 dosyanın 19 bin 850’si Türkiye’den yapılan başvurular.

Anayasa Mahkemesi önünde bekleyen 123 bin dosya var, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan 3-4 başvurudan biri Türkiye’den gidiyor.

Bütün bunlar ortada iken Yargıtay Başkanı bir hatalı karardan bahsediyor.

Yargıtay Başkanı öncelikle “Anayasa Mahkemesine niçin bu kadar bireysel başvuru yapılıyor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Türkiye’den niçin bu kadar şikâyet gidiyor?” sorusunun cevabını araştırmalı...

Türkiye’de mahkemelerin içinde bulunduğu çıkmazı anlamak için herhangi bir adliyenin kapısına gitmek yeterli…

Düşünün en basit, hasımsız, yani davalısı olmayan bir veraset ilamı için 3-5 ay sonrasına duruşma günü veren mahkemeler var.

Anlaşmalı boşanmalarda 6 ay sonrasına duruşma günü veren mahkemeler var.

6 ay geçici görevlendirmenin iptali talebiyle açılan davada bile 1 ayda dosyanın kapağını açmayan mahkemeler var.

Hakîm hatalı karar verebilir, anlaşılabilir bir durumdur.

Ancak yargılamanın bu kadar gereksiz yere uzaması, uzatılması, hakîm ve savcıların sık sık yerlerinin değiştirilmesi, mahkemelerin gerekçelerinin anlaşılamaması, hatta kazanan tarafın bile sırf bu sebeple üst mahkemeye başvurması normal bir durum değildir.

Maalesef mahkemeler, çare olmaktan öte çoğu zaman sıkıntıyı artırır oldu.

*****

Hakîm kararıyla bahçeli ev

Afyon Emirdağlı Fikret, askerlik sonrası tanıdıklarının vasıtasıyla Hollanda’ya gidip Haarlem’e yerleşir. İki yıl sonra belediyeye müracaat ederek, oturmak için bir daire ister ve bu isteği karşılanır.

Kendisine tahsis edilen daireyi açtığında upuzun bir koridor ve hiç işe yaramayacak iki adet büyükçe banyo küveti görür. Banyo küvetlerinden yıkanmak için istifade edemeyince onları saksı gibi düzenler.

Fikret yaşadığı köyüne özlemini ve yeşilliğe olan tutkusunu gidermek için bu işe yaramayan küvetleri bahçe şekline dönüştürüp diğer bahçelerden toprak getiriyordu. Böylece küvetlerde değişik bitkiler yetiştirmeye başlar. Küvetlerde domates, biber, salatalık bile yetiştirir.

Ancak küvete dökülen sular aşağı kata sızmaya başlar. Komşuların şikâyeti üzerine gelen belediye görevlileri bunun suç olduğunu, başkalarına zarar verdiğini tespit ederek Fikret’i mahkemeye sevk eder.

Mahkemeye çıkan Fikret yaptıklarını olduğu gibi anlatır. Çocukluğunda kardeşleri ile birlikte bağlarda bahçelerde oynadığını, evlerinin önündeki sebze bahçelerinde değişik türde sebzeler yetiştirdiğini, Hollanda’ya geldikten sonra hep o günlerini özlediğini, yaşlı gözlerle hakîme anlatır.

Hakîmin kararı ders niteliğindedir. Kararın gerekçesi özetle şöyledir:

“Çocukluğu ve gençliği yeşillikler içerisinde geçen Fikret, Hollanda’ya geldikten sonra olumsuz koşullar içerisinde bir evde kalmaya zorlanmıştır. Yine gece işçisi olması nedeniyle, yeşile olan özlemini gideremediği için bu yöntemle küvetler içerisinde bitki yetiştirmiştir. Bu yolla yaptığı bahçenin binaya ve komşularına zarar verdiği görülmektedir. Bu zararın kendisine ödettirilmesine, diğer yandan Haarlem Belediyesince kendisine yeşil ortamı olan bahçeli bir evin tahsis edilmesine karar verilmiştir.”

(Ceza Davası Öyküleri - Av. Vedat Yurda Karadeli)

*****

TEBESSÜM

Televizyon

Temel, bir televizyon kanalında yarışmaya katılır. Kazandığı parayı eksik verirler. Temel sebebini sorar; “Vergi kesiyoruz” cevabını alır.

Bunun üzerine Temel, avukata danışır. Avukat, Temel’e “Televizyonu mahkemeye ver” der.

Birkaç gün sonra avukat, Temel ile karşılaşınca sorar:

- Televizyonu mahkemeye verdin mi?

- Televizyonu mahkemeye verdim ama ertesi gün geri getirdim. İnsan evde televizyonsuz yapamıyor.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Yasal düzenin bittiği yerde, keyfi düzen başlar.

William Pitt