Irak Türkmen Cephesi Başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşat Salihi, Irak'ta derinleşen siyasi kargaşadan büyük zarar gören ve yok sayılan Türkmenlerin mücadelesini yılmadan sürdüreceğini belirterek "Türkiye'nin manevi ve siyasi desteğinin artarak sürmesini arzu ediyoruz" dedi.

Bir zamanlar Osmanlı Devleti sınırları içinde olan ve o asırlardaki vatan topraklarında yaşayan ve bu gün Irak Devleti sınırları içinde olmasına rağmen, yaklaşık 2 buçuk milyon nüfusa sahip Irak Türkmenleri, vatanlarında söz sahibi olmaları ve hak sahibi olmalarının önünde çiddi engeller çıkartılıyor. Fakat bütün terör ve politik baskı ve saldırılara rağmen, Irak'ta Türk-menleri vatanlarında ve Irak Devleti'in bütünlüğünün sağlanması ve haklarının da korunması için, zor şartlara rağmen mücadele veriyorlar. Irak'ta yaşanan bu gelişmeleri Irak Türkmen Cephesi Başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşat Salihi ile görüştük. İstanbul'da bölge ve Irak'ta yaşanan son gelişmeleri Türkiye ve Türkiye'deki Türkmen sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile istişare edebilmek izcin, düzenlenen bir toplantı sonrasında görüştük. Daha doğrusu aşırı yoğun programları sonucu, ancak gece 00.24'de başlayabildiğimiz röportajımız, yorgunluk ve uykusuzluğa aldırmadan gece yarısı saat 02.45 e kadar sürdü. Ne yazık ki, dinlediklerimiz ne sadece Irak Türkmenleri, ne Suriye Türkmenleri ve hatta Türkiye ve yakın coğrafya için de çok iç açıcı gelişmeler göstermiyor. Fakat bütün yaşanan olumsuzluklara rağmen, Salihi ümitsiz değil ve mücadelelerinin, yılmadan süreceğini ve Türkiye'den de her zaman gördükleri manevi ve siyasi desteğin daha da artarak sürmesini arzu ettiklerini söyledi.

??????????????????????????????????????????????????????????Irak'ta Türkmenler, son zamanlarda yok sayılmak istenildiği şeklinde bir takım iddialarınız var? Türkmenlere karşı neden böyle bir yaklaşım ve politika sergilenmek isteniyor?

Irak'ta derinleşen siyasi kargaşa ile birlikte korkarım ki, önümüzdeki günlerde kaos ve çatışmalar yaşanacaktır. Bu gelecek için, Şiiler ve Kürtler askeri sahada hazırlıklar yapmaktadırlar. Irak'ta yaşanabilecek bir çatışma ortamında, Tuzhurmatu, Kerkük ve Tel Afer başta olmak üzere, en büyük kayıp ve zararları Türkmen cephesi verecektir. Çatışmalar sonrasında, Iraklı Türkmenler de, Suriyeli Türkmenlerin kaderini paylaşmaya mahkum olabilir. Ve asırlarca yaşadıkları vatanlarını, kimliklerinin ve özlerini kaybedebilirler.  Irak'ta yaşanabilecek kaos ve çatışmanın önüne geçebilmek için,  Kerkük, Tel-Afer, Tuzhurmatu şehirleri ile diğer bölgelerde nüfus yoğunluklarına  paralel özerk bölgelerin ilan edilmesi gerekmektedir. 1991'de Kürtler için ilan edilen özerk bölgelerin Halep'in kuzeyindeki Türkmen bölgelerinde kasıtlı olarak engellendi.

Iraklı Kürtler için var olan fiili durum, Türkmenler içinde geçerli olmalıdır. Olası tehlikeler ve felaketlerin olmaması ve  önüne geçilebilmesi için, bunun gerçekleştirilmesi şarttır. Bizim kardeşimiz olan ve her zaman desteğini beklediğimiz Türkiye, bu konuda ciddi inisiyatif almalı ve iki buçuk milyon Iraklı Türkmen'in istikbali ve can güvenliğinin sağlanmasına önemli bir katkı sağlamış olacaktır. Fakat bölgede eski bir defter yeniden açılmış ve eski bir proje tekrar hayata geçirilmeye başlanmıştır.

100 YIL ÖNCE UYGULAMAYA KONULAN PROJE, YENİDEN HAYATA GEÇİRİLDİ

Bölgede yeniden devreye sokulan proje, bölgenin yeniden dizayn edilmesi ve yeni bir harita çizilmesi midir?

Irak çok hassas bir dönemden geçmektedir. 100 yıl önce Sykes-Pycot Antlaşması vardı. 100 yıl önce olan Sykes-Pycot Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu´ndan yeni adlar ile Arap devletleri ortaya çıkardılar.  O yıllarda Batı devletleri, Şerif İbn Hüseyin'e krallık vad ederek diyerek, onun öncülüğü sonrasında, bölgede Mısır, Suriye, Filistin, Irak, Ürdün, Suudi Arabistan adı verilerek, yeni devletler şeklinde ayrıldılar.

Bu anlaşma bugün halen geçerli mi?

Bu saydığımız bölgelerin çoğunluğu Misak-ı Milli sınırları içinde olmasına rağmen, anlaşma imzalandı. Bugün baktığımız zaman, 100 yıl önceki o proje, bugün 100 yıl sonra tekrar karşımıza çıktığını görüyoruz.  DAİŞ - İDAŞ yapılanma, kurulma  amacı bölgeye kardeş kavgası ve mezhep kavgasının bölgede yaşanması amaçlanıyordu.  Irak'taki hadiseler en çok Türkmenleri hedef haline getirmiştir.  Irak Türkmen Cephesi, düşmanlarının bir numaralı hedefi haline geldi. İşte  Sykes-Pycot Antlaşması sonucunda,  yeniden uygulamaya sokulan proje ile Irak´ı Sünni, Şii ve Kürt bölgesi olarak, üçe bölmek.  Ancak bununla birlikte,  yeni bir mezhepsel proje ve  Sykes-Pycot projesi gerçekleşmektedir. 2003´ten beri, bütün müteakip hükümetler içinde bakanlığımız vardı. Ama bu projenin ürünü olan Ibadi hükümeti geldikten sonra, Irak parlamentosunda, Türkmenlere bakanlık verilmedi.

MEZHEP AYRIMCILIĞINA FIRSAT VERMEYECEĞİZ

Irak'taki Türkmenler arasında da farklı mezheplerden olanlar var. Türkmenler arasında mezhep farklılıkları nedeni ile bir ihtilaf ya da ayrışma yaşanıyor mu?

Kesinlikle hayır. Biz Müslümanız ve Türkmeniz. Biz Türkmenler arasında hiçbir zaman, bu ve benzeri farklılıkların kaşınmasına ve kargaşa çıkartılmasına izin vermedik ve vermeyeceğiz. Biz Türkmeniz ve biriz, beraberiz,  kardeşiz. Bizleri vatan topraklarımızdan kovmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Dedelerimiz nasıl yurdumuzu savunmuşsa bizler de aynı şekilde savunacağız. Topraklarımızı hangi ad ile ve kime ne için hizmet eder ise etsin, her türlü terör unsurlarına karşı mücadelemizi, hep birlikte sürdüreceğiz ve vatan topraklarımızı terk etmeyeceğiz.  Kerkük'te ve Tazehurmatu'da ve bölgede mezhepçiliği körükleyen ve bu bahane ile terör yapan unsurların, hakkından gelecek ve onlardan bölgeyi temizleyeceğiz.  Biz her zaman Irak'ın toprak bütünlüğünden yana olduk  ancak Şii, Kürt ve Sünniler bağımsızlık ilan etmeye kalktıkları zaman, biz Türkmenler de hakkımızı arayacağız ve Türkmenler de, kendi toprakları üzerinde kendi idarelerini kurma hakları olacaktır. Şunu net olarak söylemek istiyorum; Türkmen coğrafyasında gözü olan kim olursa olsun ve emrivaki bir şekilde, Türkmenlerin üzerine ve Türkmenlere karşı bir siyaset uygulanırsa,  bunu 'ihtilal' sayarız. Vatanımızı, topraklarımızı korumakta, direniş bizim için bir hak olur.

PKK ve DAEŞ, BÖLGEDE EMELLERİ OLAN GÜÇLERİN MAŞALARIDIR

Bölgede özellikle de son aylarda, Türkmenlere karşı terör örgütlerinin silahlı saldırıları yaşanıyor. Türkmenler olarak nasıl bir mücadele sürdürüyorsunuz?

PKK VE DAEŞ'in Irak'ta ve özellikle de Türkmen bölgelerine saldırmalarına asla izin  vermeyeceğiz. Bu terör örgütlerinin  bölgeye gelmesi, elbette tesadüf bir değildir. Bu olayların sadece Tuzhurmatu şehri ile sınırlı kalmayacağını ve başka bölgelere de terör saldırılarının yaygınlaştırılmak amaçlandığını biliyoruz ancak, bu saldırılara ve terörün yaygınlaştırlmasına izin vermeyeceğiz. Az önce de belirttiğim gibi, bölgede yaşanan bütün olaylar aynı projenin hayata geçirilmesi çabasıdır. Yani bölgedeki  demografik değiştirmeler ve emrivaki siyasetlerinin bir parçasıdır. Bölgede eğer barış, huzur ve güvenlikli bir ortam sağlanmak isteniyor ise, Irak hükümeti, Kuzey Irak yönetimi, Türkiye ve İran devletlerine de, bölge komşu ülkeleri olarak, önemli rol düşmektedir.

Türkiye'den devlet ve toplum olarak beklentileriniz nelerdir?

Türkiye bütün Türk aleminin olduğu gibi, Irak Türkmenlerinin de göz bebeğidir.  Hiçbir Türk yoktur ki ve nerede yaşarsa yaşasın, Türkiye'ye ve Türkiye'deki kardeşlerine sevgi beslemesin. Türkiye'nin güçlü olmasını istemesin. Irak Türkmenleri için de Türkiye bir sevgi ve ümittir. Biz önce Türkiye diyoruz, biz önce Türk Devletinin güçlü ve sözü dinlenir her zaman olduğu gibi, itibar sahibi olmasını istiyoruz dünyada. Eğer Türkiye güçlü olursa, o zaman kardeş Türk devlet ve toplulukları kendilerini daha güçlü hissedebilirler.  Biz Osmanlı Devleti devrinde asırlarca aynı vatan ve devlet sınırları içinde yaşayan, dili ve dini, tarihi ve kültürü bir insanlarız.

Ersat Salihi turkmeneli haritası

Çanakkale'de kazanılan zafer de bizimdir, Milli mücadelede kazanılan zafer de bizimdir, Türk Milletinindir.. Derdimiz derd, sevincimiz bir sevinçtir. Bu sadece Türkiye ile değil. Yani Azerbaycan'ın Karabağı'nda gözyaşı var ise, Kırım'da bir işgal var ise, Doğu Türkistan'da bir gözyaşı akıyor ise, onu bizim derdimiz bilmemiz gerekir. Ancak Türkiye'de yazılı ve görsel medya Irak Türkmenlerine de, Suriye Türkmenlerine de kardeşlerinin yaşadıkları problemlere de daha fazla duyarlı olmalı. Bakınız Azerbaycan'da bir yiğit milletvekilimiz var Ganire Paşayeva Hanım. Milletvekilimiz diyorum, çünkü o sadece aslında Azerbaycan'ın değil bütün Türk milletinin vekili, dünyada. Allah ondan razı olsun. Bütün dünyada Azerbaycan'ın da, Türkiye'nin de, Irak Türkmenlerinin de, Suriye Türkmenlerinin de, her platformda hak arayacımız, sözcümüzdür. Gönül istiyor ki, böyle yiğit insanlarımızın sayısı daha da artsın. Mağdur  edilen ve zulme uğrayan, haksızlığa uğrayan Türk kardeşlerimizin sesi, soluğu olabilsin.

"100 yıl önce imzalanan Sykes-Pycot Anlaşması'nın bugün yine karşımıza çıktığını görüyoruz. DAİŞ gibi yapılanmalarla bölgede kardeş kavgası ve mezhep kavgası yaşanması amaçlanıyordu. Irak'taki gelişmeler en çok Türkmenleri hedef haline getirdi. Irak Türkmen Cephesi, bir numaralı hedef oldu. Yeniden uygulamaya konulan Sykes-Pycot Anlaşmasının devamı projeyle Irak'ı, Sünni, Şii ve Kürt bölgesi olarak üçe bölmeyi amaçlıyorlar. 2003'ten bu yana bütün hükümetlerde bakanlığımız vardı ama Ibadi hükümeti gelince bu hakkımız da elimizden alındı."

PKK VE DAEŞ'in Irak'ta ve özellikle de Türkmen bölgelerine saldırmaları elbette tesadüf değil. Bu olayların sadece Tuzhurmatu şehri ile sınırlı kalmayacağını ve başka bölgelere de terör saldırılarının yaygınlaştırılmayı amaçladıklarını biliyoruz. Buna izin vermeyeceğiz. Bölgede yaşanan bütün olaylar aynı projenin hayata geçirilmesi çabasıdır. Yani bölgedeki  demografik değiştirmeler ve emrivaki siyasetlerinin bir parçasıdır. Bölgede eğer barış, huzur ve güvenlikli bir ortam sağlanmak isteniyor ise, Irak hükümeti, Kuzey Irak yönetimi, Türkiye ve İran devletlerine de, bölge komşu ülkeleri olarak, önemli rol düşmektedir.

TÜRKMEN MİLLİ MARŞI

Biz Türkmeniz Türkmencedir dilimiz
Mendeliden Telafere elimiz
Müsülmanız Yüce Allah belimiz
Türkmeneli Türkmeneli yurdumuz

Türkmene kurban veririz canımız ;
Yüksek kalır şerefimiz şanımız
Biz türkmeniz tertemiz vicdanımız
Türkmeneli Türkmeneli yurdumuz

Doğru yola hep beraber koşarız
Engelleri birer birer aşarız
Biz Türkmeniz her an özgür yaşarız
Türkmeneli Türkmeneli yurdumuz

Gürgür baba çağlar boyu çağlayan
Düşmanların yüreğini dağlayan
Türkmenleri birbirine bağlayan
Türkmeneli Türkmeneli yurdumuz

Gökbörünün sönmez kalır çırağı
Türkmenlere yakın etti ırağı
Dalgalanır şanlı türkmen bayrağı
Türkmeneli Türkmeneli yurdumuz

Mahmut Kasapoğlu

ERŞAT SALİHİ KİMDİR?

Ersat Salihi 3

1959 yılında Kerkük'ün Musalla Mahallesi'nde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Kerkük'te tamamladı. 1978'de Bağdat Üniversitesi Fen Fakültesi'ni kazandı. Ortaokul yıllarından itibaren Türkmen Milli Hareketleri içerisinde yer aldı. Üniversite döneminde faaliyetlerine devam etti. Bu faaliyetleri nedeniyle 1979 yılında "Türkmen Milli Hareketlerine katılmak" suçuyla Baas Partisi tarafından tutuklandı. 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 9 yıl Ebu Garib Hapishanesi'nde siyasi mahkum olarak kaldı. Erşat Salihi'nin ağabeyi de Baas Rejimi tarafından idam edildi. Ailesi, Kerkük'ten Irak'ın güneyindeki vilayetlere sürgün edildi.  Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinin ardından 2003 yılında Kerkük'te Irak Türkmen Cephesi'nin Musalla Bürosu Sorumluluğuna getirildi. 2004 yılında Irak Türkmen Cephesi Suriye Temsilcisi olarak görev yaptı. Suriye'de 4 sene görev yaptı. 2008'de Irak Türkmen Cephesi Kurultayı ile birlikte Kerkük İl Başkanlığı görevini yapmaya başladı. 7 Mart 2010 tarihinde Irak'ta yapılan seçimlerde Kerkük'ten milletvekili seçildi. Mayıs 2011 itibariyle Irak Türkmen Cephesi'nin yeni başkanı oldu. Parlamento İnsan Hakları Komisyonu Başkanı