SİBİRYA BİR DÜNYA CENNETİ 

Güney Sibirya’da Yenisey nehrinin kıyılarında az sayılı halklar, Hakaslar, Tuvalılar, Yakutlar ve Buryatlar ikamet eder. Örneğin Hakasların sayısı sadece 80 bin, Tuvalılar 200 binden daha azdır. Bu halkların temsilcileri emsalsiz boğazdan şarkı söyleme sanatına sahiptirler. Şarkıcı kelimeleri söylemez, ancak boğazından çıkardığı seslerde bazen koca bir orkestranın sesini, bazen at toynaklarının sesini bazen de vahşi hayvanın hırıltılı inlemeleri duyulur. Bu mahareti daha çocukken öğrenirler, ama bu herkesin yapamayacağı bir şey. Boğazdan söylenen şarkının sadece erkekler tarafından söylenmesi çok ilginçtir. 

Eski Tuva’nın en ilginç anıtlarının taştan heykellerin veya taş balballarının olduğu kabul edilir. Bunlar ellerinde ayinsel hacimleri tutan savaşçı heykelleridir. Bu heykellerin Tuva’daki sayısı bir zamanlar 200 kadardı. Bunların büyük bir kısmı yerin altından çıkarılarak Kızıl’daki cumhuriyet önemindeki Bölge Bilgisi Müzesinde sergilenmektedir. Fakat bu balbalların en mükemmeli halen stepte bulunmakta ve gerçek Moğol Hükümdarı ile alakalı olmamasına rağmen Cengiz Han diye adlandırılır. Cengiz Han kırmızımsı granitten oyulmuştur. 

8Z23 Kazan

Şaman olmak 

Şamanlık sonradan kazanılan bir görev değildir ; Şaman olacak kimsenin, bir Şamanın soyundan gelmesi gerekir. Şaman olmak için gerekli belirtileri taşıyan çocuk, belirli bir yaşa gelince eski bir şamanın eğitimine bırakılıp gerekli ön bilgileri edinir. Şamanın denetimi altında bir sınavdan geçtikten sonra Şamanlık yetkisi alıp dinsel tören, bayram şöleni, kurban töreni, dua okuma v. b. görevlere başlar. Şaman bu görevler sırasında ; her parçası, üzerine takılan her maddesi, her şekli ayrı bir varlığın sembolü olan garip (özel) giysiler, külahlar giyer, maske takar ve yine özel bir şekilde hazırlanmış davulunu ya da tefini çalar. Kendinden geçinceye, başka bir deyişle, tanrılarla ve ruhlarla temas sağlayıncaya kadar zıplar, sıçrar, garip sesler, hayvan sesleri çıkarır, söylenir, yalvarır, yerlerde sürünür, bazen de bayılarak düşer. Şamanın okuduğu “hayır dualar”a alkış denir, şamandan alkış alan bir kimse dileklerinin yerine geleceğine inanır. 

Bu konularda en ciddi çalışmalar yapan araştırmacılar ; Orta ve Kuzey Asya topluluklarında dinsel yaşamın daha çok “şaman” çevresinde yoğunlaştığını, fakat bu durumun bütün dinsel etkinlikleri şamanın yönettiği anlamına gelmediğini, bazı yerlerde tanrılara kurban sunucuların “şaman” olmadıklarını, aile reislerinin bile bu işi yapabildiklerini, her sihirle uğraşanın “şaman” sayılmadığını, hastalara şifa vermenin samanlığın temel özelliklerinden biri olmakla birlikte, her şifa sunucunun da şaman olmadığını öne sürmektedirler. 

25 Altay

Tanrılar 

Şamanizmde tanrılar “iyilik” ve “kötülük” tanrıları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. 

Ruhlar da tanrılar gibi iyi ve kötü ruhlar olarak vasıflandırılırlar. Eski Türkler’de iyi ruh “Bay Ülgen”, kötü ruh “Erlik” diye adlandırılmıştır. “Bay Ülgen” aynı zamanda iyi ruhların başında bulunan, onlara emir veren bir tanrıdır. Ayrıca “Bay Ülgen”in yanında tanrıça Umay bulunur. 
Şamanizmin bütün çeşitlerinde tanrı-doğa-insan arasında sürüp giden kopmayan bir bağlantının bulunduğu inancına rastlanır. Bu yaygın inanca göre tanrılar insanları yönetimleri altındaki ruhlarla etkilerler: Bir tanrı insana doğrudan buyruk göndermez, gerekli yasakları koymaz. Bütün tanrılar çeşitli maddelerden yapılan eşyalarla tasvir edilir. Bunlar bazı yerlerde altından, keçeden, paçavradan yapılmış olabilir. 

21 Altay

Devamı yarın…