Sarı taşın kutsal şiiri: SAVUR

KONUŞULAN DİLLER

İlçe merkezi ve köylerinde aynı anda Türkçe, Arapça, Kürtçe ve Süryanice’nin konuşulduğu ilçede halkın geçim kaynaklarının başında ticaret, tarım ve hayvancılık yer alıyor. Son zamanlarda turizm turlarının da keşf ettiği ilçede esnafın bir kısmı turistlere yönelik sektörde hizmet vermeye başladı.

İlçede özellikle Savur Çayı kenarında kavakçılık, tahıl ekimi, bağcılık, sebzecilik önemli gelir kaynaklarıdır. Yabani bıttımların dönüştürüldüğü fıstık ve kiraz yetiştiriciliği gelecek vaadeden Savur, dünyaca ünlü üzümleri ile de ün salmıştır. Bölgenin coğrafik özellikleri ile aşiret sistemine dayanan toplumsal yaşam, kentin biçimlenmesindeki en önemli iki etmendir. Günümüzde de varlığını hissettiren bu etmenler, kentsel ve kültürel sürekliliğin ana dayanağıdır. Geleneksel kent dokusu içindeki konaklar ve evler topografya, malzeme, yapım tekniği, kültürel değerler gibi bölgesel etkenlerin yanında Türk, Kürt, Arap – İslam aile yapısı, gelenek ve görenekleri hakimdir.

SAVUR’UN TARİHİ

Savur’u da içine alan Kuzey Mezopotamya’nın ilk tanınan halkı Hurri’lerdir. Kuzey Suriye’de bulunan Hurriler, daha sonra Mitanni Devletine katıldılar. Asur Kralı Adad- Nirari’nin M.Ö.1300 yıllarında, Aramilere karşı düzenlediği seferde Tur – Abdin’i Savur geçidi yoluyla Asur Devleti, Medler tarafından ortadan kaldırılınca, Mitanni–Hurri Devleti de bu konfederasyona katılmıştır.

M.Ö. 160- 139 döneminde Fırat kıyılarına kadar tüm Mezopotamya ve Savur bölgesi Partların egemenliğine geçmiştir. 38 yılına kadar Suriye, Diyarbakır ve aralarında Savur’unda bulunduğu bölge Abgar Krallığı’nın egemenliğinde kaldıktan sonra, Romalıların eline geçmiştir. Romalılar, Yukarı Mezopotamya’ya yerleştikten sonra, başlayan Sasani saldırıları nedeniyle, savunma amaçlı kale ve kentler oluşturdular. Müslüman Araplar’ın, daha kuzeye yani Savur’un coğrafya olarak bulunduğu bölgeye gelişleri Halife Ömer dönemindedir. İyad Bin Ganem, 639 yılında Mardin, Habur, Nusaybin, Cizre, Hasankeyf, Kızıltepe, Savur ve Silvan’ı ele geçirdi. Mardin ve yöresi 990 yılında Mervanilerin, 1085 yılında Selçukluların, 1105 yılında Artukluların, 1401 yılında Karakoyunluların, Akkoyunluların ve1515 yılında Osmanlıların eline geçmiştir.

SAVUR GELENEKSEL KENT DOKUSU

Savur kent dokusu, karşılıklı iki tepenin çevresindeki yerleşim alanından oluşmaktadır. Topografyaya göre biçimlenmiş sokaklar, çarşı, meydan, sosyal ve kamu yapıları, konaklar ve evler geleneksel yerleşim düzeninin özgün değerlerini sunmaktadır. Bölgenin coğrafik özellikleri ile aşiret sistemine dayanan toplumsal yaşam kentin biçimlenmesindeki en önemli iki etmendir. Günümüzde de varlığını hissettiren bu etmenler, kentsel ve kültürel sürekliliğin ana dayanağıdır. Kuzeydeki tepenin üstünü kuşatan, ancak günümüze ulaşan kısımları kalıntıdan ibaret olan Savur Kalesi’nin sardığı alanın, ilk yerleşim bölgesi olduğu düşünülmektedir. Kentin ileri gelen ailelerinin ifadesine göre, Bağdat’tan gelen ve bu bölgede yerleşik düzene geçen aşiretlerin önde gelenlerinin kalenin hemen altına yaptırdığı konakla, kentin gelişim evresi başlamıştır. Birkaç yıl sonra da, karşı tepede altı yılda tamamlanan ve ilçede önemli bir nüfuzu bulunan ailenin konağı inşa edilmiştir. Dört katlı olan bu konaklar, savunmaya yönelik sırtlarını tepelere dayamaktadır. Kendilerine bağlı aşiret üyeleri de konakların çevresinde güç gösterisi yapacak şekilde evler ve konaklar yaptırmışlardır.

Devamı haftaya…