Türkiye İstatistik Kurumu, kısa adıyla TÜİK gönlünden geçen enflasyonu açıkladı. Mayısta tüketici fiyatları yüzde 0,04 arttı. Dikkat edin yüzde yarım bile değil, sıfıra yakın. Yıllık fiyat artışı da yüzde 39,59…
ENAG, yani Enflasyon Araştırma Grubunun açıkladığı rakama göre ise mayıs ayında tüketici fiyatları yüzde 7,35 arttı. Yıllık bazda da artış oranı yüzde 109,01 olarak gerçekleşti.
Dolar 23 lirayı geçti, 24’ü zorluyor. Euro 24’ü geçti, 25 oldu olacak.
Altının gram fiyatı neredeyse bin 500 liraya çıktı. Çeyrek altın 2 bin 500 liraya dayandı.
Ama TÜİK’e göre enflasyon yüzde yarım bile değil.
Kim inanacak? Ya da gerçekten inanan var mı?
Kimsenin inanmayacağını bile bile açıklıyorlar; çünkü memur ve emekli maaşlarına açıklanan enflasyon oranında artış yapılacak.
Mayıs ayı enflasyonuna göre memurlar mayıs ayı için yüzde yarım bile zam alamayacak.
Memur ve emekli maaşları TÜİK enflasyonuna göre artıyor ama marketlerde, pazarlarda, benzinde, kıyafette fiyatlar ENAG’ın enflasyonunun bile üzerinde artıyor.
Bu şu demektir; dar gelirliler, sabit maaş alanlar daha da fakirleşecek…
Gelir dağılımı çok daha fazla bozulacak.
Konut kiralarında artışlar yasal olarak 1 Temmuz 2023’e kadar yüzde 25 ile sınırlandı.
Konuşulanlara göre yüzde 25 sınırlaması tekrar uzatılacak… Hatta yüzde 25’ten fazla zam yapan ev sahipleri ile ilgili cezai düzenleme planlanıyor.
Her şeyin fiyatı yüzde 100’ün üzerinde artacak ama konut kiraları en fazla yüzde 25 artırılabilecek.
Bunu uygulama imkânı var mı? Hangi ev sahibi yüzde 25 yasal sınırı tanıyor, uyguluyor?
Kiracı ile zam konusunda anlaşamayanlar, kiracıyı çıkarmak için mahkemeye koşuyor. Kira davalarının görüldüğü sulh hukuk mahkemeleri resmen çöktü… Özellikle İstanbul’daki mahkemeler en az 10 ay sonrasına duruşma günü veriyor.
Kiracı ve ev sahipleri arasında yaşanan kavgalar ayrı bir sorun. Kira tartışması yüzünden cinayet bile işleniyor.
Piyasalarda güven olmadığı sürece hiçbir konuda istikrar sağlanamaz.
Ne dövizin artışı engellenebilir ne de altının yükselişi…
Yasa çıkarsanız, hatta hapisle zorlasanız bile kira artışlarını engelleyemezsiniz.
Gerçek enflasyonu gizleyerek ancak dar gelirleri, memur ve emeklileri daha da sefalete sürüklersiniz.
Yalanla, sahte rakamlarla bugüne kadar kimse abat olmadı…
Bundan sonra da hiç olmaz…
*****
Üçüncü mevkidekiler
Hikâye bu ya...
Çok eskilerden bir gün, İstanbul’dan Erzurum’a tren gider.
Ancak tren Aşkale’yi geçer geçmez arıza yapar. Makinist ve ilgililer Daphan Ovasının yanı başında duraklayan treni tamir etmeye çalışsa da boşadır.
Durum başkondüktöre aktarılır ve gereğinin yapılması istenir.
Bu arada yolcular merakla camlardan dışarı bakmaktadır.
Başkondüktör önce birinci mevki vagonuna gider ve oradaki yolculara şöyle seslenir:
- Çok kıymetli yolcularımız! Trenimiz şu sebepten dolayı arızalanmıştır. Arkadaşlar ilgilendi ama arızayı gideremediler. Devlet Demir Yolları adına sizlerden özür diliyorum. Hazırlıklarınızı yapın, bir saate kadar otobüsler gelecek ve sizleri Erzurum’a götürecek.
Açıklamanın ardından başkondüktör ikinci mevkinin olduğu vagonlara ulaşır ve şöyle der:
- Beyler ve bayanlar! Trenimiz arızalandı. Şu karşı tarafta Aşkale-Erzurum minibüsleri geçiyor. Şimdi başınızın çaresine bakın ve treni tezden boşaltın…
Bu arada garibanların olduğu üçüncü mevkide bir telaş vardır. Telaşın arasında başkondüktör üçüncü mevki vagonunun kapısına gelir.
Garibanlar trenden inmeye çalışırken başkondüktör engel olur ve der ki:
- Hele durun bakalım... Nereye böyle? Bu telaş niye?
İçlerinden biri öne atılır ve der ki:
- Ağabey! Belli ki tren arızalandı. Anlaşılan o ki tamir edemediniz. Biz de ufak ufak yürümeye başlayalım. Erzurum’a daha çok yol var.
Başkondüktör vagonun kapısını sert bir şekilde kapatır ve oradaki ahaliye şöyle seslenir:
- Oğlum! Siz gideceksiniz ya… Bu treni Erzurum’a kadar kim itekleyecek?
(Alıntıdır)
*****
TEBESSÜM
Profesör
Erzurum’un son halk hikayecisi Behçet Mahir hastadır. Edebiyat Fakültesi Halk Edebiyatı hocaları hasta yoklamaya giderler. Profesörlerin de olduğu kalabalık hoca grubuyla aniden karşılaşan ev halkı telaşlanır.
Ancak Behçet Mahir’in karısının oralı olmaya hiç niyeti yoktur.
Kızı, telaşla annesine sorar:
- Ana! Ne yapacağız? Bak bir sürü profesör gelmiş.
- De git kızım! Profesör dediğin nedir ki? Behçet’in yalanlarını yazıyorlar, profesör oluyorlar!
*****
GÜNÜN SÖZÜ
Doğru pabucunu giymeden, yalan dünyayı dolaşır.
Mark Twain