Seçim geride kaldı. Seçim döneminde ülkenin tüm sorunları konuşuldu, tartışıldı!

Ama düne kadardı!

Artık herkes evine ve işine dönebilir! Seçim bitti, halkın sorunlarını konuşmak tartışmak dönemi de bir sonraki seçime kadar ertelendi.

Halkın büyük çoğunluğu, iktidarı da muhalefeti de siyasetçilerden dert yanıyor. Eleştiriyor, kızıyor, bağırıyor.

Haklılar mı derseniz yüzde bin haklılar…

Ancak ülkemizin temel sorunu siyasetçilerden çok halkın kendisidir; medyadan sivil toplum örgütlerine, bürokrasiden yargıya, emekliden işçisine kadar toplumun tüm katmanlarıdır.

Örneğin basınımızın durumu…

Gündüz kuşağındaki kadın ve evlenme programlarında yaşanan rezaletleri saymıyorum bile…

Akşam oturup da herhangi bir kanalda rahatça haber seyredebileniniz var mı?

İnternette dolaşan, ne olduğu ve nerede yaşandığı bilinmeyen görüntüler haber diye seyrettiriliyor. Düşünün, Rusya’nın bilmen hangi ücra köşesinde kamyon yoldan çıkmış, haber diye bize onu gösteriyorlar.

Haber diye verilen ürün reklamları, belli kişileri karalama veya överek göklere çıkarma çabası ayrı bir vaka…

Siyasi haberlerde durum herkesin malumu… Kendi yandaşına canlı yayın, karşı cephedekiler ancak eleştiri veya karalamak için haber diye veriliyor.

Ya internet dünyası…

İnternet derken sosyal medyayı kastetmiyorum, orası uçurumun dibi zaten…

Kendilerini anlı şanlı gösteren haber sitelerinden bahsediyorum.

Bir başlık, altına uzun bir haber… Bir kere okuyorsunuz, başlık ile haber arasında bir bağlantı bulamıyorsunuz. Ben mi gözden kaçırdım diye bir daha okuyorsunuz, yine yok.

Başlıkta futbol, haber içeriğinde siyaset! O kadar birbirinden kopuk…

Bir de aynı haberi sürekli tekrarlama hastalığı var… Tapuda veya trafikte yeni dönem diye başlık atılıyor. Acaba yeni başlayan nedir diye merakla okumaya başlıyorsunuz.

Bir yıl önce uygulamaya giren konular anlatılıyor.

Bizimle kafa mı yapıyorlar, yoksa gerçekten bu kadar mı dünyadan habersizler anlaşılmıyor!

Seçim döneminde en revaçta olanı emekliye zam haberleriydi…

Kendilerini muhalif diye gösteren haber siteleri ve yayın organları dahil her gün emekliye zam müjdesi haberine yer verdi. Hatta kimileri inandırıcı olmak için iddialı konuştu, “kuruşu kuruşuna yeni zamları açıklıyoruz” diye haber yaptı.

Gerçi haksız da sayılmazlar! Sonunda emekliye zam değil ama büyük indirim geldi!

Bakan açıkladı; emeklilere yüzde 10 indirim!

Nerede mi bu indirim?

Trenlerde… Tren biletlerinde emeklilere yüzde 10 indirim yapılacak!

Çekemeyenler, emekliler indirimden yararlanabilmek için resmi belge almak zorundaymış, trenle seyahat kalmamış diye eleştiriyorlar!

Onlara aldırmayın, yüzde 10’luk büyük indirimi kaçırmayın!

En azından indirimden yararlanmak için bir kez olsun trene binin, boşa gitmesin büyük indirim!

***

Geri vites

Son model lüks arabası ile Trabzon’a gelen Temel, arkadaşları ile muhabbete başlamış. Konu arabalardan açılınca, Temel başlamış arabasını övmeye:

- Almanlar ne kadar zeki insanlar yahu, yaptıkları araba dört dörtlük. Şöyle iyi araba, böyle rahat araba, çok hızlı araba…

Böyle konuşulurken, iş iddiaya binmiş. Temel demiş ki:

- Ben arabamla Trabzon’dan Samsun’a 3 saatte giderim.

Arkadaşları itiraz etmiş:

- Gidemezsin!

- Giderim!

- Yahu Trabzon Samsun arası 325 kilometre. Otobüsle hemen hemen 5 saatte gidiliyor. Sen 3 saatte nasıl gideceksin?

Temel hemen arabasına binmiş ve arkadaşlarına seslenmiş:

- Gideyim de görün uşaklar!

Arkadaşları sormuş:

- İyi de, biz senin oraya ne zaman vardığını nereden bileceğiz?

- Samsun’a varınca telefon ederim.

- Samsun’dan aradığını nereden bileceğiz? Sen Samsun’a varır varmaz filanca kişiyi bul, o bizi ev telefonuyla arasın.

Temel, adresi alarak yola çıkmış ve 2,5 saatte Samsun’a varmış, sözü edilen kişiyi bulmuş ve Trabzon’a telefon etmişler. Şaşıran arkadaşları Temel’i kutlamışlar:

- Bravo Temel, iddiayı kazandın, tamam hadi geri gel!

Başlamışlar Temel’i beklemeye. Aradan 5 saat geçmiş; Temel yok. Gece olmuş, Temel yok. Merak eden arkadaşları sormuş:

- Yahu, nerede kaldı bu?

Temel’in evine gitmişler, evde de yokmuş. Ertesi sabah herkes birbirine sormuş:

- Temel geldi mi?

Cevap hep, “Gelmedi” olmuş…

O gün de Temel, Trabzon’a gelmemiş. Ertesi sabah sormuşlar, Temel yine yok. Öğleden sonra Temel’in geldiğini gören arkadaşları, merakla yanına gidip sormuşlar:

- Temel, Samsun’a 2,5 saatte gittin, 3 günde ancak döndün, ne oldu uşağum?

- Sormayın uşaklar, yahu bu Almanlar ne geri zekâlı bir milletmiş!

- Ne oldu?

- Şu güzelim arabayı yapmışlar; 5 tane ileri vites koymuşlar ama 1 tane geri vitesi koymuşlar!

 ***

TEBESSÜM

 Hastalık

Dünya kadar para harcadığı halde seçimde bir türlü listeye giremeyen Temel çok sinirlenir:

- Lanet olsun, bir daha partilerin önünden bile geçmeyeceğim!

Aradan 5 yıl geçer, tekrar adaylığa soyunan Temel’e sorarlar:

- Hani bir daha partilerin önünden bile geçmeyecektin, ne oldu?  

- Ne olsun, bu bir hastalıktır!

 ***

GÜNÜN SÖZÜ

 Seçimler, kaderin menteşeleridir. 

Edwin Markham