Osmanlı topçuları gözetleme balonunun yarattığı tehdidin farkındaydılar ve birçok kez onu düşürmek için ateş ettiler. Bu topçu atışlarından Manica da nasibini almaktaydı. Eğer hidrojen gazı dolu silindirden biri isabet alacak olursa toptan yok olma tehlikesi yaşayacaktı.  Bunun için hidrojen üreten cihaz ve kompresör Gökçeada'da demirleyen Rescue römorkör gemisinine taşındı. Rescue, Osmanlı topçusunun menzilinin dışında balonu güvenle şişirebiliyor ve Manica'ya aktarıyordu.

İtilaf Birleşik Donanmasının Conkbayırı ve Hisarlık mevkilerine yaptıkları çıkartma, Türk piyadelerinin büyük çabaları sonucunda püskürtüldü. Benzer durumlar Kumkale’de de Fransızlara karşı yapılmaktaydı. 26 Nisan’da Queen Elizabeth, Canopus ve Doris zırhlıları, Türk topçu tabyalarını bombardıman ederek, Seddülbahir’e yeni bir çıkarma girişiminde bulundular. Fransızlar Kumkale’de tutunmaya başladılar. İtilaf Donanmasının bir kısmı ise Saros’da toplandı.

 Müttefik Kuvvetler üç gündür süren muharebelerde yalnız kıyıya ayak basacak kadar toprak kazanabilmişti.

Üç gündür süren muharebelerde, düşman askerleri çok yoruldu. Savaşma isteklerini kaybettiler. Hamilton bu durumu şöyle ifade etmekteydi:

"Dün sabah erlerimizin, ayın 25 ve 26'sında neşe naraları atarak saldıracakları bir düşmanın önünde şimdi sağa sola kaçıştıklarını gördüm."

İngiliz Resmi Harp Tarihi, 25 nisan çıkarma harekatında Atatürk’ün başarısına ilişkik şu tebpiti yaptı:

“Liman von Sanders’in bugün Türkiye’yi idare etmekte olan ve o zaman bir tümen komutanlığında bulunan mukadderatın adamından aldığı kuvvet ve ilhamın yüksek kıymetine paha biçmek imkânsızdır.

Anzak Kolordusunun 25 Nisan’da ilk ihraç gününde hedefini zaptetmeye muvaffak olamayışının en birinci âmili bu subayın bizzat mevcudiyeti ve vaziyete hâkim olmasıdır. Müşarünileyhin (adı geçen yüksek kişinin) 9 Ağustos’ta bir an içinde şimal mıntıka komutanlığına tayin edilerek burada gösterdiği yüksek cesaretli hareketlerdir ki, 9 ncu Kolordunun ilerlemesine mani olmuş ve bunu durdurmuştur. Yirmidört saat sonra müşarünileyhin bizzat yaptığı bir keşiften sonra Conkbayırı’nda yaptığı çok parlak bir mukabil taarruz neticesinde Türkler Sarıbayır Sırtları üzerinde gayrı kabili zapt bir mevziye yerleştiler. Tarihte, bir tümen komutanının üç muhtelif yerde vaziyete nüfuz ederek yalnız bir muharebenin gidişine değil, aynı zamanda bir seferin akıbetine ve belki bir milletin mukadderatına tesir yapacak vaziyet ihdas etmesine nadiren tesadüf edilir.

Anzaklar sahil kesminde püskürtüldü. Toparlanıp yeni bir taarruza kalkışmalarına sfırsat verilmeden karşı bir taarruz gerçekleştirildi.

27 Nisan 1915’de yapılan muharebelerin önemli sonucu şuydu: Küçük dalgalanmalar dışında, o gün taraflar arasında oluşan savunma hatları, bundan sonraki muharebeler boyunca bir daha değişikliğe uğramayacaktı. Bir başka anlatımla, bundan böyle taraflar, toprağa gömülecek, hergün kısa ve kanlı mücadelelerin sürüp gideceği mevzi muharebeleri gerçekleştireceklerdi. Fransızlar Kumkale’de kıyıda tutunabildiler. Ama ilerleyemediler. Türk uçaklarının yaptığı yeni keşiflere göre, Gelibolu Yarımadası önünde Yetmiş üç nakliye gemisi bulunuyordu.

Mustafa Kemal, 27 Nisan günü iki piyade alayının daha emrine verileceğini öğrenince hemen saldırıya karar verdi. 19 Mayıs 1915’e kadar sürdürdüğü saldırı ve savunma savaşlarıyla kendi kuvvetlerinden çok üstün çıkarma kuvvetlerini daracık bir bölgede kalmaya mahkûm etti.

27 Nisan sonrasında Seddülbahir cephesinde olduğu gibi Anzaclar üzerine de sessizlik çöktü. Çıkartmanın ilk bölümü tamamlanmıştı. Hamilton’un planı Türk komutanlarınca gayet güzel anlaşılmıştı.

Türkler düşmanı denize dökmek, müttefikler de tepeleri ele geçirmek için cephenin iki ağırlık noktasına durmadan asker ve silah, cephane, erzak yığacaklardı. Bundan mücadelenin kazanılması, taraflardan birinin dayanma gücünün sona ermesiyle mümkün olabilecekti.

Türk Birlikleri, düşmanın karaya çıkmasına engel olamadıkları için kendilerini başarısız saymaktaydı. Bir an önce düşmanı denize dökmek istiyordu. 3 gün geceli gündüzlü savaşan 9. Tümen birlikleri çok yıprandı. 2000 kayıp verdi. Güney Cephesindeki birlikleri yeterli bulan Genel Karargâh da bu bölgeye takviye birlikler de göndermiyordu.

28 Nisan sabah saat 8.00’de 9. Tümen komutanı Halil Sami Bey 3. Kolordu'ya Seddülbahir'deki durumu anlatan bir raporu gönderdi. Anılan raporda, Güney'deki birliklerin yetersiz olduğundan, ihtiyatın hepsinin Arıburnu Bölgesi'nde kullanıldığından, kayıpların çok olduğundan, siperlerin tamamlanmadığından ve bazı askerlerin açıkta savaşacağından söz ediyordu.

Mareşal Liman Von Sanders, düşman gemilerdeki destekleri çıkarmadan önce denize dökmek; General Hamilton ise, kalan kuvvetlerini karaya çıkararak bir sonuca ulaşmak istiyordu.

Yarınki yasımda size Binbaşı Mehmet Sabri’nin kahramanlıklarını yazacağım.