Eskiden okula başlarken, “Eti senin kemiği benim” denilerek çocuklar öğretmene teslim edilirdi, en azından öyle bir anlayış, daha doğru ifade ile öğretmene büyük saygı vardı.

Şimdi durum tam tersi…

Öğretmenlerin itibarı, öğrencilerin ve velilerin eline teslim edilmiş! Öğrenciler her türlü saygısızlığı öğretmene karşı yapabiliyor, yine de hiçbir şey olmamış gibi okuluna devam ediyor.

Ne yazık ki, saygısızlıktan da öte öğrencilerin fiziki saldırısına uğrayan öğretmenler var…

Bir öğretmen adına sosyal medyada sahte hesap açıp, öğretmenin resminin altına küfürlü paylaşım yapanlar var.

Hatta veliler okul basıyor, öğretmeni darp ediyor, yetmiyor öğretmeni öldürüyorlar…

Her şeyde olduğu gibi bir gün konuşuyoruz, ertesi gün unutuyoruz.

Öğretmenlerin yaşadıkları ve öğretmenlere yaşatılanlar gerçekten içler acısı…

En son İzmir Konak’taki bir lisede yaşanan kepazeliği gördük.

Sınıfta ders anlatmaya çalışan öğretmenin önünde iki öğrenci bağırarak dans etmeye başladı. Yetmedi, bu anları telefona kaydedip, sosyal medya hesaplarında paylaştılar.

Öğretmen çaresiz, öğrencilere ters bir söz söylese veya müdahalede bulunsa anında şikayet edilecek, adli ve idari soruşturma başlatılacak.

İzmir’de yaşanan kahredici olay, basında haber olmasaydı öğrencilerle ilgili yine hiçbir işlem yapılmayacaktı.

Basında haber olunca öğrencilerle ilgili disiplin soruşturması başlatıldığı söylendi. Sonuç ne olur derseniz çok umutlanmayın, en fazla uyarılırlar…

Okullarda disiplin süreci işlemiyor, öğrenciler ne yaparsa yapsın yanlarına kâr kalıyor.

Bu sadece münferit bir olay değil. Ne yazık ki öğretmenler her gün buna benzer bir sürü kepazelikle karşılaşıyor.

Disiplin sürecinin işlememesinden, haksız yere şikayet etseler bile öğretmenleri mahkemelerde süründürdüklerinden cesaret alan bazı öğrenciler saygısızlık ve kepazelikte zirveyi zorluyor.

Öğrenciye dokundu diye şikayet edilen öğretmen var, kavga eden öğrencileri ayırdığı için mahkeme kapısında sürünen öğretmen var…

Öğretmenler şikayet edilirim korkusuyla öğrenciye dokunamıyor, sesini bile yükseltemiyor.

Öğretmen kendisine karşı gelen öğrenciyi, “Hadi geç yerine” diye eliyle omuzuna dokunsa veya kolundan tutsa şikayet ediliyor.

Nasıl oluyor anlaşılır gibi değil ama anında basit yaralama veya darp raporu alabiliyorlar.

Doktor raporu olunca da hemen dava açılıyor, mahkemeler öğretmeni suçlu buluyor ve cezayı veriyor.

Ceza vermek için öğrencinin ve yanındaki bir arkadaşının ifadesi ne yazık ki yeterli görülüyor.

Öğretmenlerin eli kolu bağlı…

Öncelikle öğrenciye dokunulamaz zihniyetinden vazgeçilmeli…

Disiplin süreci işletilmeli, disiplinsizlik yapan ve disiplinsizlikte ısrar eden öğrencilerin okulla ilişiği kesilmeli…

Yapanın yanına kâr kaldığı sürece disiplinsizlik, daha açık ifade ile kepazelik daha da artıyor.

İyi bir eğitim istiyorsak öğretmenin itibarını korumak şarttır.

***

Dedikodu

Sivri dilli ve nezaketten yoksun bir adam, dedikodu yaymakla suçlanıyordu. Köyün bilgesinin huzuruna getirilen adam, “Söylediklerim bir şakaydı, sadece şaka” diyerek itiraz etti ve “Sözlerim başkaları tarafından yanlış anlaşıldı, ben suçlu değilim” diye bağırdı.

Ancak dedikoduya maruz kalan mağdur, “Temiz adımı kirlettin” diyerek adalet istiyordu.

“Bunu düzeltebilirim” dedi suçlanan adam. “Bütün sözlerimi geri alıyorum ve affedildiğimi varsayıyorum.”

Bilge bu sözler karşısında başını salladı ve “Bu adam yaptığı suçu anlamıyor. Zaman içinde aynısını yine tekrarlayacak” diye düşündü. Bunun üstüne adama şöyle dedi: “Kuş tüyü yastığımı pazar meydanına getir. Yastığı kes ve içindeki tüylerin her yana dağılmasını sağla. Sonra da bana kuş tüylerini geri getir, her birini. Düşüncesiz sözlerin, bunu yapmazsan bağışlanmayacak.”

Adam, bu isteği gönülsüzce kabul etti ve yaşlı bilgenin gerçekten delirdiğini düşündü. Yine de onu gülünç duruma düşürmek için yastığı pazar meydanına getirdi. Yastığı kesti, kuş tüyleri her yanı kapladı. Adam, onları yakalamaya, kapmaya uğraştı. Her birini tek tek toplamaya çalıştı. Harcadığı güçten bitkin düşerken bu işin mümkün olmadığını anlayıverdi.

Elinde çok az miktarda kuş tüyü ile geri dönerek, “Onları toplayamadım, her yere dağıldılar” dedi. İçini çekip başını öne eğerek ekledi: “Tıpkı yaydığım dedikodunun sözlerini geri alamayacağım gibi.”

***

TEBESSÜM

Ziyaret

Kral Diyonisos, filozof Aristipes’e sormuş:

- Nedendir acaba, her gün filozoflar hükümdarları ziyaret ederler de, bir hükümdar kalkıp bir filozofa gitmez?

Filozof:

- Bunda şaşılacak bir şey yok, hükümdarım… Daima hekimler hastaları ziyaret ederler, hastalar hekimleri değil.

***

GÜNÜN SÖZÜ

Akıllı insan iki şeyden vazgeçmez. Güveneceği insanlarla dost olmak ve güvenilecek bir insan olmak.

Doğan Cüceloğlu