Anneler Gününü geride bıraktık…

İnsanlık için en değerli varlık, adeta Allah tarafından gönderilen bir lütuf olan annelerimizi yazmayı düşünüyordum.

Kadınlık onurunun bu kadar ayaklar altına alındığı, anneliğin bu kadar değersizleştirildiği bir ortamda anneleri anlatmaktan utandım…

Suriyeliler Türkiye’de keyif sürerken, keyif sürmenin de ötesinde dayılanıp bize meydan okurken, oğlu Suriye’de şehit düşen anneye neyi anlatacaksınız…

Mülteci oyunlarıyla ülkemize fiilen işgal edenler, selfi çekiyorum ayaklarıyla milleti aptal yerine koyup Türk kızlarını röntgenlerken hangi anne rahat uyuyabilir?

Daha da hazini, yetkili makamda olup da selfi çekenlere en azından “Siz mültecisiniz, savaştan kaçtınız, neyin eğlencesi, selfisi peşindesiniz? Toplumu niçin geriyorsunuz?” diyerek tepki göstereceği yerde “Selfi çekerken arkadan kızlar görünmüşse ne olmuş” sözleriyle bu ahlaksızlığı savunuyorsa çaresiz anneler kimden medet umacak?

Bu ortamda hangi anne gönül rahatlığı ile oğlunu kızını okula gönderebiliyor, sokakta gezmesine izin verebiliyor?

Ülkemizde bütün bunların olması olağan, yabancılar istedikleri gibi at koşturabiliyor, ancak bunların haber yapılması veya topluma anlatılması yasak!

Haber yapanlar, yazıp çizenler gözaltına alınıyor, hedefe konuluyor; toplum önünde “ırkçı-faşist” diyerek aşağılanmak isteniyor.

Vatanını seven, ülkenin geleceğini düşünen, bunun için çaba gösteren insanlar, “ırkçı-faşist” oluyor; aman boş ver diyerek olup bitene göz yumanlar kahraman görülüyor.

Hızını alamamış olacaklar ki, bu tür haberlere karşı yasal düzenleme hazırlığı yapılıyor; haber yapanlar veya yazanlar, konuşanlar hemen susturulacak… Susturmak için şimdiden aba altından sopa gösteriliyor.

İstanbul Ataşehir’de densizin biri parkta karşılaştığı eşini bıçaklayarak öldürdü.

Mahkeme hemen yayın yasağı getirdi; toplumda infial yaratabilir diye…

Fıkra gibi diyeceğim ama fıkralar bile bu kadar anormal olmaz…

Öldürmek serbest ama öldürünce haber yapılması yasak!

Kangren haline gelen ve ülkemize bela olan yabancılar için de aynı planı uygulama peşindeler…

Ne olup biterse bitsin haber olmasın, kimse duymasın derdindeler…

Yetkili bir Allah’ın kulu da “Bu işe nasıl çözüm buluruz, bu beladan nasıl kurtuluruz?” diye düşünmüyor.

Ne olursa olsun önemli değil ama halk bilmesin yeterli!

Öyle ya… Halk bilirse infial olur!

Fıkra bu kadar…

*****

Sen anne diyeceksin

Hikaye bu ya; bir zamanlar dünyaya gelmeye hazırlanan bir çocuk varmış.

Bir gün Tanrı’ya sormuş:

- Tanrım, beni yarın dünyaya göndereceğini söylediler. Fakat, ben o kadar küçük ve güçsüzüm ki, orada nasıl yaşayacağım?

- Tüm meleklerin arasında senin için bir tanesini seçtim, O seni bekliyor olacak ve seni koruyacak. Meleğin sana her gün şarkı söyleyecek ve gülümseyecek. Böylece sen onun sevgisini hissedecek ve mutlu olacaksın.

- Peki, insanlar bana bir şey söylediklerinde, dillerini bilmeden, söylediklerini nasıl anlayacağım?

- Meleğin sana dünyada duyabileceğin en tatlı ve en güzel sözcükleri söyleyecek. Sana konuşmayı, dikkatle ve sevgi ile öğretecek.

- Peki, ben seninle konuşmak istersem ne yapacağım?

- Meleğin sana ellerini açarak, bana dua etmeyi de öğretecek.

- Dünyada kötüler olduğunu da duydum. Beni onlardan kim koruyacak?

- Meleğin seni kendi hayatı pahasına da olsa koruyacak.

- Fakat, ben seni bir daha göremeyeceğim için çok üzgünüm.

- Meleğin sana sürekli benden söz edecek ve ulaşmanın yolunu öğretecek.

O sırada cennette bir sessizlik olur ve dünyanın sesleri cennete kadar ulaşır. Çocuk gitmek üzere olduğunu anlar ve son bir soru sorar:

- Şimdi gitmek üzere isem, benim meleğimin adı ne?

- Meleğinin adının önemi yok yavrum. Sen onu, “anne” diye çağıracaksın.

*****                 

TEBESSÜM

Sürpriz

İki küçük çocuk pazar sabahı annelerinin yatağına giderek; “Bugün Anneler Günü, sen lütfen kalkma, yat, sana bir sürprizimiz var” derler.

Anne de yatağında kahvaltı beklemeye başlar. Mutfaktan mis gibi kızarmış ekmek ve yumurtalı sucuk kokuları gelmeye başlar. Hayli uzun zaman başka bir hareket olmayınca neler olduğunu merak eden anne, çocukların yanına gider.

Çocukların ikisinin de pişirdikleri yumurtalı sucuğu yediklerini görür…

Annelerini gören iki çocuk neşeyle bağırır:

- Sürpriz! Bugün Anneler Günü ve biz kendi kahvaltımızı kendimiz pişirdik!

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Beşik sallayan eller, dünyayı yerinden oynatacak bir gücü simgeler.

Peter de Vries