Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir protesto gösterisinde, gözaltına alınan bir gencin elindeki pankart dikkatimi çekti. Üzerinde sadece iki kelime yazıyordu: “Dev-GenZ”. Bazıları için belki sıradan bir kelime oyunu olabilir ama benim için tam anlamıyla “orantısız zekâ” içeren bir pankarttı.

1960’larda ve 70’lerde üniversitelerde aşırı sol dalganın sembolü haline gelen “Devrimci Gençlik” yani Dev-Genç ile bugünün TikTok’lu, Discord’lu, “arkadaşıyla sharehouse açmak isteyen” Z kuşağını birleştiren bu kelime, aslında Türkiye’deki gençlik tarihinin kısa bir özeti gibiydi. Geçmişin “devrimci romantizmi” ile bugünün “mizahi başkaldırısı” arasında bir köprü kuruyordu bu ifade. O eski gençlik meydanlarda ‘emperyalizme karşı’ slogan atarken, bugünün gençliği "kampüste kahve makinesi yok" diye dilekçe yazıyor. Ama bu onların duyarsız olduğunu mu gösterir? Sanmıyorum. Sadece bağlam değişti, araçlar değişti, dil değişti. Ama soru aynı kaldı: “Bu memlekette genç olmak gerçekten bu kadar zor mu?”

Z kuşağını çoğu zaman ya “tüketici”, ya da “umursamaz” olmakla suçluyoruz. Oysa karşımızda, belirsizlikten usanan ama belirsizliği yönetmeyi öğrenmiş bir kuşak var. Hayatlarında her şey “beta sürümü” gibi çalışan, güncelleme gelene kadar idare etmek zorunda kalan bir nesil bu. Politik söylemleri minimal, tepkileri ironik. Ama zihinleri keskin, bakışları net. Bu gençlik bir protestoya katıldığında pankartına slogan değil, emoji koyuyor. Dövizin üzerine Che yazmıyor; Che’yi NFT yapıp “mintliyor.” Kimlik kartlarına “uyurgezer devrimci” yazsalar şaşırmam. Çünkü onların devrimi sokaklarda değil, çoğu zaman ekran arkasında; ama belki de daha yaratıcı, daha entegre, daha küresel.

Mustafa Kemal Atatürk 100 yıl önce “Ey Türk gençliği!” diye seslenirken, aslında sadece dönemin gençliğine değil, geleceğe de ses veriyordu. O gelecek şimdi burada. Dizi arası güncel politik tartışmaları X'te yorumlayan, bir yandan finallere hazırlanırken öbür yandan Twitch’ten bağış toplayan, bir parodi videosuyla üç kuşağın derdini özetleyebilen Gen Z burada.

Peki, biz onlara ne diyoruz? “Siyasetten anlamıyorlar. Apolitikler.”

Ama belki de artık siyaseti bizim anladığımız gibi anlamıyorlar. Onlar için siyaset sadece seçim sonucu değil; barınma, özgürlük, mizah, dijital haklar, kuryelerin isyanı, hızlı internet mücadelesi, kampüsteki kütüphane saatleri… Yani hayatın tamamı. Dev-GenZ işte bu yüzden etkileyici bir metafor. Bir zamanların “kızıl afişlerine” bugünün “kırmızı YouTube bildirimlerini” iliştiriyor. Bir yanıyla Che'nin posteri, bir yanıyla Pikachu’nun “protest mem” arşivi. Hem hafızaya hem ironilere açık. Hem tepkiye hem mizaha.

Ve sorumluluğumuz da burada başlıyor: Gençliği anlamaya çalışmak. Onları romantize etmek de değil, suçlamak da değil. Yalnızca anlamaya çalışmak. Çünkü 100 yıl önce kurulmuş bir cumhuriyetin gençleri olarak, onların hayalleri bizimle aynı olmasa da, kökleri aynı toprağın altında.

Ey Türk Gen’Z’liği…

Yolun açık, wifi’in güçlü, mizahın keskin olsun!