Lafa gelince mangalda kül bırakmıyoruz ama çoğu zaman milletin ve ülkenin menfaatlerinden çok kendi çıkarlarımız doğrultusunda hareket ediyoruz.
Bu durum maalesef en çok ülke çıkarlarını gözetmesi gereken siyasi partilerde yaşanıyor.
Parti içinde genel başkanlık veya yönetim için yarışa girip de kaybedenler; ertesi gün istifa edip yeni parti kuruyor.
Parti yönetimi ile ters düşenler veya umduğunu bulamayanlar da hemen yeni parti için kolları sıvıyor.
Kimisi partileri, bir yerlere geçiş için basamak olarak kullanıyor, kimisi de kişisel hırsını ön plana çıkarıyor. Bugüne kadar kişiler hırsla kurulan yüzlerce parti var.
Partilerde olup bitenleri basının sayesinde az çok herkes görebiliyor.
Ancak çıkar kavgası sadece partilerde olmuyor, en basit köy derneklerinde, hatta cami derneklerinde bile bu rekabet yaşanıyor.
Sadece derneklerde olsa neyse, memur sendikalarında bile bu kavga kıyasıya sürüyor.
Sendika merkez veya şube yönetimine giremeyenler, hemen istifa ediyor ve 7 kişiyi bulunca yeni bir sendika kuruyor. Dernek kurmaktan bile kolay…
Memur sendikalarında toplam 11 hizmet kolu var. Her hizmet kolu için ayrı sendikalar kuruluyor, beş hizmet kolu birleşince konfederasyon olabiliyor.
2 Temmuz 2021 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan verilere göre sadece eğitim alanında 47 ayrı sendika var, büro hizmetlerinde ise 42 ayrı sendika kuruldu.
Sadece din görevlilerinin 22 ayrı sendikası var. Üçü beşi onu anlaşılır da, aynı din hizmeti veren hocalar 22 parçaya niye bölünür?
Asıl garabet ise üye sayılarında…
Bağımsız Birlik Büro Sen diye bir sendika var, 2 Temmuz 2021 tarihli Resmi Gazetedeki verilere göre sadece 1 üyesi var. Şaka değil, tek üyesi var. İddia o ki, kurucu başkan bile üye değil…
Adına bakınca çok umut vadediyor sanırsınız ama Büro Memurları Umut Sendikasının da 12 üyesi bulunuyor. Huzur Büro Sen ise ancak 22 üyeye huzur verebiliyor.
Tüm Eğitimciler Birliği Sendikası var, adı birlik ama sadece 11 üye bulabilmiş.
Bilinçli ve Gelişimci Eğitim Çalışanları Sendikası var ki, eğitimler çok bilinçli (!) olmasa gerek sadece 5 üye yapabilmiş.
Diriliş Eğitim Sen var, 17 üye ile dimdik ayakta…
Hizmet Sağlık Sen 8 üye ile tüm sağlık çalışanları kucaklıyor!
Has Sağlık Sen ise ancak 3 has üye bulabilmiş! Sağlık İlke Sen, ilkesinden taviz vermediği için 14 üyesi var!
Kültür Has Sen var, 2 üye ile kültürün hasını yaşatıyor.
Diyanet ve Vakıf Görevlilerinin Birliği Sendikası var, nasıl birlikse sadece 14 üyesi var.
Bunlar sadece birkaç örnek, 107 sendikanın üye sayısı 100’den az.
Haftada bir gün sendika iznini kullanabilmek için bile sendika kuran memurlar var, gerisini siz düşünün.
Sendika, memurların haklarını, ülkenin çıkarlarını korumak için kurulmuyor mu?
Bu bölünmüşlük, bu kadar kişisel ihtiras ve çıkar neyin nesidir Allah aşkına?
*****
Hepsi öldüler
Pazar ayininin sonunda rahip haftalık vaazını şöyle bitirdi:
- Demek ki, Tanrı adına ne yapmamız lazım? Düşmanlarımızı affetmemiz lazım. Şimdi, bu sohbetimizden sonra, aranızdan kaçınız düşmanlarını affetti?
Cemaatin yarıdan fazlası elini kaldırdı.
Rahip sorusunu yineledi...
Bu kez hepsinin elleri havadaydı, en öndeki yaşlı teyze hariç...
Rahip sordu:
- Bayan Neely? Hayırdır? Düşmanlarınızı affetmek size bu kadar mı zor geliyor?
Bayan Nelly, titrek ve son derece sevecen haliyle cevap verir:
- Düşmanım yok ki!
Cemaatten uğultular, şaşkınlık nidaları yükseldi. Rahip devam etti:
- Oooo! Bu gerçekten inanılmaz güzel bir şey! Kaç yaşındasınız Bayan Neely?
- 108…
Cemaat ayağa kalkıp gözyaşları içinde alkışlamaya başladı.
- Bayan Neely, lütfen, şöyle yanıma gelir misiniz? Yavaş yavaş. Aman dikkat… Lütfen buradan cemaatimize bu işin sırrını söyler misiniz? Nasıl oluyor da insanın 108 yıl gibi uzun bir ömür zarfında hiç düşmanı olmuyor?
Yaşlı kadın, küçük ve titrek adımlarla rahibe sırtını dönüp, cemaate bakarak konuşur:
- Hepsi öldü şerefsizlerin!
*****
TEBESSÜM
Yalan
Behçet Kemal Çağlar’ı bir gün yalan konusu ile ilgili bir seminer vermesi için davet ederler.
Salon tıka basa doludur. İçeri girer, salondaki insanlara bakarak konuşur:
- Seminere birazdan başlayacağız, fakat önce bir şeyi öğrenmem lazım. Tevfik Fikret’in son şiiri olan ‘Yalana Övgüyü’ kaçınız okudu?
Salondaki insanların çoğu el kaldırır...
Behçet Kemal Çağlar konuşmasına devam eder:
- Doğru yere gelmişim, Tevfik Fikret’in öyle bir şiiri yok
*****
GÜNÜN SÖZÜ
Yalnız kendi nefsini düşünerek dost arayan, hizmetçi arıyor demektir.
Cenap Şahabettin