Bugün 10 Kasım. Atatürk’ün vefatının üzerinden 84 yıl geçti.

Trablusgarp’tan Şam’a, Balkanlar’dan Güney cephesine kadar ülkenin her bölgesinde görev aldı, ülkesi için savaştı.

Gençlik yıllarını cephede savaşarak geçirdi. Hem dış güçlerle savaştı hem de içerideki hainlerle mücadele etti. Yılmadı, azimle ve kararlılıkla hedefine ulaştı.

Düşmanları önünde diz çöktü, savaş meydanında kaybedenler bile başarılarını takdir etti…

Ama içerideki bazı hainler o gün de durmadı, bugün de durmuyor…

Yalan dolanlarla, iftiralarla sürekli bir karalama, yok sayma kampanyası yürütülüyor.

Atatürk’ün yaptıklarını görmezden gelerek, yok sayarak, hiçbir belge ve bilgiye dayanmadan kara cehaletle kin kusuyorlar.

Özellikle her Cumhuriyet Bayramı veya 10 Kasım öncesi bir yerlerden emir almışlar gibi yeni bir hezeyanla ortaya çıkıyorlar.

Atatürk cahilliğin, eğitimsizliğin doğuracağı sonuçları çok iyi bildiği için ömrünü cehaletle mücadeleyle geçirdi.

Ülkenin öncelikle eğitimle kalkınacağını öngördüğü için ikinci seferberliği bu alanda başlattı.

Özellikle 1938 sonrasında merdiven altında bilinçli ve planlı olarak Atatürk’e karşı kin ve nefret tohumları ekilmeye başlandı, halen de sürdürülüyor.

Merdiven altında, hatta ne yazık ki bir dönem okullarda bile Atatürk’ü bilmeyen, tanımayan, tanımasına da fırsat verilmeyen genç beyinler, kin ve düşmanlıkla yetiştirildi.

Kulaktan kulağa yayılarak, dedikodular gerçek diye gençlere anlatıldı.

Kendini tarihçi diye tanıtan, ancak tarihle uzaktan yakından ilgisi olmayan kişilerin yalan, yanlış ve kasıtlı saptırmaları tarihi hakikat diye toplumun bir kesimine yutturulmaya çalışıldı.

Yalan yanlış ve kin güden politika, cehaletle beslenen toplumun bir kesiminde çok etkili oldu.

Atatürk’ü düşman olarak görmeye, yaptıklarını yok saymaya yeltendiler.

Hatta bir kesim Atatürk yüzünden dinsiz kaldığımızı, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşında düşmanla işbirliği yaptığını söyleyecek kadar ahlaksızlaştı…

Hiçbir gerçek, yalan kadar kolay ve hızlı yayılmıyor maalesef…

Tarihi hakikatler ortada olmasına rağmen, yalan yanlış bilgiler, kin ve nefret tohumları hâlâ daha yayılmaya çalışılıyor.

Bugün uçak maketi ile hava atanlar, yerli otomobil yapıyoruz diye caka satanlar; 90 yıl önce Atatürk’ün ilk uçak fabrikası kurduğunu, ilk milli ve yerli uçağın Türk semalarında uçtuğunu yok sayıyorlar.

Atatürk sayesinde birey olduk, kulluktan kurtulduk, vatandaş olduk, özgürlüğe kavuştuk, bağımsız vatanımıza kavuştuk gibi bilenen sözleri tekrarlamayacağım.

Atatürk bu ve bunun gibi çok büyük başarılara imza attı…

Ne yazık ki, cehaletle savaşta yüzde yüz başarı sağlayamadı…

Kara cahiller hâlâ daha ortalıkla beylik taslıyor.

*****

Atatürk’e suikast

İzmir’de hazırlanan o alçakça suikastın ortaya çıkarılmasından sonra, bir gün bize Atatürk şu olayı anlatmıştı:

Ziya Hurşit’in beni öldürmek için görevlendirdiği iki zavallı vardı. Sorguları yapıldıktan sonra bunlardan birisini yanıma çağırdım. Odada kimse yoktu. Kendisine sordum:

- Sen Mustafa Kemal’i öldürecekmişsin, öyle mi?

- Evet! dedi.

Ben gene sordum:

- Mustafa Kemal, ne yapmış ki onu öldürecektin?

- Fena bir adammış da… Memlekete çok fenalık yapmış! Sonra, bize onu öldürmek için para da vereceklerdi!

- Sen Mustafa Kemal’i tanıyor musun?

- Hayır!

- O hâlde, tanımadığın bir adamı, nasıl öldürecektin?

- Geçerken işaret edecekler, ‘Mustafa Kemal, işte budur!’ diyeceklerdi. Biz de öldürecektik.

O zaman cebimden tabancamı çıkararak kendisine uzattım:

- Mustafa Kemal benim! Haydi, al eline tabancayı... Öldür! dedim.

Adam, benden bu cevabı alınca, yıldırımla vurulmuş gibi oldu. Bir müddet şaşkın yüzüme baktıktan sonra, diz üstü kapanarak hüngür hüngür ağlamaya başladı.

(Kemal Arıburnu; Atatürk, Anekdotlar-Anılar)

*****

TEBESSÜM

Hakaret

Atatürk’e hakaretten sanık bir köylü hakkında kovuşturma yapılıyordu. Durumu Atatürk’e arz ettiler:

- Mahkemeye veriyoruz, size küfür etmiş.

Atatürk sordu:

- Ben ne yapmışım ona?

Soruşturma evrakını inceleyenler açıkladılar:

- Gazete kâğıdı ile sardığı sigarayı yakarken kâğıt tutuşmuş da ondan.

Atatürk’e bunu söyleyen bir bakandır. Atatürk sormuş:

- Siz hiç gazete kâğıdı ile sigara içtiniz mi?

- Hayır…

- Ben Trablus’ta iken içmiştim. Pek berbat şey. Köylü bana az küfretmiş. Siz bunun için mahkemeye vereceğinize, ona insan gibi sigara içmeyi sağlayınız.

(Şükrü Kaya’dan Hikmet Feridun Es nakletmiştir)

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.

Atatürk