Seçim sonrasında uçan fiyatlara kuru çay da eklendi. Çaykur kuru çay fiyatlarına son üç ayda üçüncü kez zam yaptı.
8 Haziran’da kuru çay fiyatlarına yüzde 43 zam yapan Çaykur, ikinci zammını 14 Temmuz’da yüzde 9,5 oranında gerçekleştirmişti.
15 Ağustos itibariyle çaya yüzde 4,5 oranında üçüncü bir zam daha geldi.
Çaykur’un kuru çay fiyatları 8 Haziran’dan bu yana son 3 ayda toplam yüzde 63,6 oranında zamlandı.
Çaykur’un, Eylül ayında da kuru çay fiyatlarına zam yapacağı iddia ediliyor.
Çaykur’un kuru çay fiyatlarına yaptığı zammın yaş çay üreticilerine hiçbir faydası yok, aksine daha da mağdur oluyorlar.
2022 yılında yaş çay alım fiyatı 6 lira 70 kuruştu. Kilo başına 30 kuruş da destekleme veriliyordu. 2022 yılında bir kilo yaş çay, 30 kuruş destekleme ile birlikte brüt 7 liraydı.
Hemen seçim öncesinde Mayıs ayında 2023 yaş çay fiyatları açıklandı.
2023 yılı yaş çay alım fiyatı yaklaşık yüzde 61,5 artışla brüt 11 liraya yükseltildi. 30 kuruşluk destekleme fiyatı aynı kaldı. Destekleme fiyatı ile 11 lira 30 kuruş oldu. Üreticinin eline bir kilo yaş çayın karşılığında kesintilerden sonra yaklaşık 10,50 TL geçiyor.
Çay hasadı henüz bitmeden kuru çay fiyatlarına Haziran’da yüzde 43 zam gelmişti. Üç ayda yapılan zam oranı üreticiye verilen zammın üstüne çıktı. Yeni yaş çay fiyatı açıklanana kadar ne kadar zamlanacağını Allah bilir…
Mayısta yaş çay fiyatı açıklandığında üretici yaklaşık 8 kilo yaş çay karşılığında bir kilo kuru çay alabiliyordu. Şu an yaklaşık 13-14 kilo çay satarak bir kilo kuru çay alabiliyor. Üreticinin yüzde 65’in üzerinde reel kaybı var.
İşin hazin tarafı, bu kadar zam yapan Çaykur’un son yıllarda sürekli zarar etmesi…
Özel sektör, bu yıl Çaykur’un verdiği fiyatın üstünde para ödeyerek üreticiden yaş çay alıyor. Ödemelerini de Çaykur’dan önce yapıyor. Özel sektörün çoğunluğu kuru çayı da Çaykur’dan ucuza satıyor. Buna rağmen zarar eden hiçbir özel fabrika yok.
Çaykur nasıl zarar ediyor anlaşılır gibi değil!
Çay ülkemizde en çok tüketilen içecek…
Her köşe başında çay satılıyor, nereye giderseniz çay ikram ediliyor.
Özellikle son yıllarda döviz kuru yükselince maliyet arttığından kaçak çay girişi de çok azaldı.
Bu sebeple yerli çay tüketimi daha da arttı. Çaykur bu kadar zam yapıyor ve yine de zarar ediyorsa iki kez düşünmek lazım.
Bu zamlar devam ederse garibanın içtiği çay da lüks tüketim olacak!
****
İmzasız beş para etmez!
Alberto Gironella, bir güzel insandı. Meksikalı ve ressamdı. Altmışlı yaşlarında kanser oldu. Gördüğü uzun tedavi bir işe yaramadı, sonuç belliydi, anlamakta gecikmedi Alberto.
Son günlerini evinde, kutsal bir dağa bakan evinin penceresinde geçirmek istedi. Tekerlekli iskemlesinde, öleceği kartal yuvasına taşındı. Henüz dönmüştü ki hastaneden, telefon çaldı.
Yıllar önce, kırk yıl önce âşık olup resmini yaptığı bir kadın arıyordu. Hastalıktan hiç söz edilmeyen bir hoşbeşten sonra, ağzındaki baklayı çıkardı kadın, “Maestro” dedi. Çünkü eski âşığı Alberto Gironella, Meksika’nın eser pahası yüksek, en usta sanatçılarındandı. “Bir zamanlar benim bir portremi yapmıştın, anımsıyor musun?”
Alberto belleğini yokladı, evet, hatırlıyordu.
“Ama imzalamamıştın portreyi, ünlü değildin henüz...” diye sürdürdü kadın.
“Ya...” dedi Alberto, “Ya, öyle mi?”
Eski sevgilisinin sesi, tatlı mı tatlıydı. “Evet, imzalamamıştın. Önemi yok, tabii. Ama işte, yaşlandık. Benim bir kızım oldu. Her şeyimi, tabii senin yaptığın portreyi de ona bırakacağım, resmi getirsem imzalar mısın? Hem de kızımı tanıştırırım sana!”
Alberto Gironella, anlamıştı. İmzasını taşımayan resim, beş para etmezdi.
Oysa imzalasa, ölümünden sonra tüm eserlerinin değeri ikiye, üçe katlanacaktı.
Televizyonlar ve gazeteler, duyurmuşlardı “amansız bir hastalığa” yakalandığını. Gülerek “Tabii imzalarım” dedi eski aşkına. “Yarın kızınla birlikte gel!”
Ertesi gün, kızıyla geldi kadın. Gironella’nın dağ evine ulaşmak için üç yüz kilometre yol kat etmişti. Üstelik başka davetliler de vardı: Gazeteciler.
Kırk yıl geciken imzayı, kameraları ve teyplerine kaydedeceklerdi. Ressamın hizmetkârları, hepsini büyük salona aldılar. Ortada bir şövale duruyordu, ünlü portre üstüne yerleştirildi.
Bir süre sonra Alberto Gironella, tekerlekli sandalyesini gıcırdatarak girdi içeriye. Şövaleye yaklaştı, “Bir fırça verin bana” dedi. Verdiler. “Siyah boya...” dedi. Paletin üstüne siyah boya sıkıldı. Gironella, fırçayı boyaya daldırdı, yorgun eliyle tabloyu birkaç darbede baştan aşağı karaladı ve sahneyi kaydeden kameraların önünde donup kalan eski sevgilisine dönüp “İşte imzam!” dedi. “Hoşça kalın senyora.”
Ve başını çevirdi, tekerlekli iskemlesini gıcırdata gıcırdata, çıkıp gitti sahneden.
(Mine Kırıkkanat’tan alıntıdır)
***
TEBESSÜM
Müşteri
Bir süre pazarlarda satıcılık yapan genç, sınavı kazanarak polis olur.
Yolda karşılaştığı pazarcı arkadaşı sorar:
- Yeni işin hayırlı olsun. Nasıl işinden memnun musun?
- Elbette memnunum. Bizim mesleğin en iyi tarafı da müşterinin daima haksız olması.
****
GÜNÜN SÖZÜ
Bir şeyi, hak edenden esirgemek kadar, hak etmeyene vermek de haksızlıktır.
Nazan Bekiroğlu