Hepimiz günün, haftanın yani zamanın bir yerinde yolda olmayı istiyoruz. Bazen eski bir yolculuğumuz geliyor aklımıza. Alnımızı dayadığımız otobüs camlarından uzakta görünen köylerin kasabaların ışıkları biraz hüzün, biraz ayrılık, biraz da umut ekliyor içimizdeki girdaba.

Limon kolonyası kokardı o günlerde şehirler arası otobüsler; en çok gece yakışırdı o otobüslere.

Kim bilir kimler nerelerden ayrıldı içi yanarak. Kim bilir kimler yolculuklarında heyecandan uyuyamadı sabaha kadar. Düğün, cenaze, ayrılık, kavuşma ne varsa yaşadığımız yolculuklarımız bitmeden devam ediyor içimizde.

Anne ve babamı Nevşehir’e götürmüştüm yıllar önce. Sabahın erken saatinde yol kenarında sevdiği çiçekleri görünce nasıl sevinmiş ve mutlu olmuştu annem. Durdum, çiçeklerden koca bir demet toplayıp anneme verdim. Işıl ışıl olmuştu gülümsemesiyle arabanın içi. Bu yolculuğum hiç bitmiyor işte. Ne zaman aklıma gelse, ne zaman o çiçeklere rastlasam yol kenarlarında aynı duyguyla doluyorum.

Annem gitti. Babam gitti. Böyle bir yalnızlık varmış çok şükür onu da öğrendik. Ama o çiçekler açmaya, büyümeye devam ediyor. Kokuları hâlâ aynı. Sabahın erken saatinde annemin kucağındaki çiçekler nasıl kokuyorsa öyle kokuyorlar.

O yolculukta çekmiş olduğum fotoğraflar var. Açıp baktığımda sanki aynı kokuyu duyuyorum. Oysa dijital birkaç rakamdan oluşan görüntüler bilgisayar ya da telefon ekranına yansıyan. Hayatın bir tarafı inceliklerle doluyken diğer yanı ne soğuk.

Hep sevmişimdir yolculukları. Öncesinde çocuklar gibi heyecanlanırım. Uyku tutmaz. Bilirim ki güneşin doğuşunu yolda karşılayacağım. Düşler kuracağım yol boyunca. Altımda akan yolu, ağaçları, tarlaları, bulutları, dereleri gördüğüm, duyduğum ne varsa gözlerimle, ruhumla çekeceğim içime.

Kanımıza karışır bazı yolculuklar. Bir parçamız haline gelir. Sık sık ben buradayım der.

Yolda olanların şarkısı ayrıdır, bekleyenlerin ayrı.

Uğurlayan birinin olmaması önce çok önemli değildi benim için. Hiç uğurlanmamıştım bilmiyordur o duyguyu. Peronda; otobüsün önünde kalkış saatini beklerken bir arkadaşım sürpriz yaptı; çok sevindim ve duygulandım. İşte o noktadan sonra uğurlayan birinin olmaması acı vermeye başladı.

Yalnızlık için de bu formül geçerlidir. Yalnız yaşamak tercihiniz olabilir ve hiç dert değildir sizin için. Bir gün biri girer yaşamınıza yalnızlığınızı sonlandırır. Ya da size öyle gelir. O kişi sizi bırakıp gittiğinde asıl yalnızlığınız başlar. Anlarsınız ki kendi kurduğunuz yalnızlığın bir anlamı yokmuş.

İnsanlara yalnızlık mutlaka bir başka bir insandan kalıyor.

Bu günlerde ne zaman gerçekleşeceğini bilmediğim bir yolculuğu bekliyorum. Yolum nereden geçecek? Hangi şarkılar çalacak yol boyunca? Peki siz hiç tek bir şarkıyı defalarca dinleyerek bitirdiniz mi uzun bir yolculuğunuzu?

İnsan ummadığı bir anda karşısına çıkan mutlulukla sarmalanınca öncesinde mutsuz olduğunu anlayabiliyor. Mutluluk mutsuzlukla da tanıştırıyor bizleri.

Seninle öyle mutlu oldum ki öncesinde çok mutsuz olduğumu anladım cümlesi dönüp duruyor aklımda. Annemin kokladığı çiçekler dönüp duruyor aklımda. Yoldayken doğan güneşler dönüyor aklımda. Bitmeyen belki de başlamayan yolculuğu yazmaya çalışıyorum.

Mutlu olacağım bir yolculuk görünüyor yazgımda. O yola çıkacağım. Mutlu oldukça ne kadar mutsuz olduğumu anlamak için.