Suriye'de iktidar değişeli bir yıl oldu. Dünün muhalefeti, bugünün iktidarı olan Şara yönetimi, 8 Aralık 2024 tarihinde Şam'a kadar yürüyerek yönetimi ele geçirmişti.

Seçimler için 4 yıl sonrası işaret edilen Şara yönetimindeki Suriye'yi bu süre içerisinde neler bekliyor? Bu değerlendirmeyi yapabilmek için ülkedeki güç dengelerini masaya yatırmak gerek.

Şara, ABD'ye yakın bir kişi. Zaten bu duruşunda değişiklik göstermesi halinde iktidarını devam ettirmesi söz konusu olamaz.

Suriye'de Şara'nın dışında etkin olan diğer yapı ve güçler;

1) Kuzeydeki yapılanmanın temsilcisi SDG,

2) Güneyde Dürzi bölgesi,

3) Batı'da ve orta kesimde bulunan Şii ve Aleviler.

Bunlara ek olarak ülkede söz sahibi dış güçleri de saymak gerekirse hemen başa ABD yazılmalı. ABD ile birlikte davranan ülkeleri de bu güç içerisinde görmek gerek. Bunlar içerisinde olan İsrail'i ayrıca değerlendirmek lazım. Çünkü İsrail gerek toprak tecavüzü gerek kendileri için hassas bölgelere yaptığı saldırılar gerekse destekledikleri güçlere verdikleri somut yardımlarla bambaşka bir role bürünmüş durumda.

Üçüncü maddede belirttiğim Şii kesimin, bölgede etkisini kaybeden İran ve Lübnan Hizbullah'ı dışında aldığı bir destek yok. Alevi kesimin ise hiç destekleyeni yok. Dolayısıyla bu güçlerin Suriye'de etkin bir değişikliği sağlayabileceklerini varsayamayız.

İkinci maddede belirttiğim Dürzi kesim, yeterli çoğunluğa sahip olmamasına rağmen ABD ve İsrail destekli olarak hedeflerinin belli bir noktasına kadar ulaşmış durumdalar. Bunu yakın gelecekte aldıkları destekle daha da ileriye taşıyabilirler. Şara yönetimi bazı direnişler gösterse de sonuçta bunları kabullenmek zorunda kalır. Ülkede dananın kuyruğu birinci maddede belirttiğim kuzeyde, Kürt bölgesindeki SDG ile yapılacak ya da yapılamayacak anlaşma sonrası kopacaktır. Bölge, Türkiye için de hassas bir bölge. Burada Türkiye'nin izni dışında bir yapılanma olması halinde bölgesel bir kriz kaçınılmaz olur. Öte yandan ABD'nin çıkarları Türkiye'nin zıddı. Şara, Türkiye ile aynı şeyi isteyebilir ancak kendine iktidar yolunu açan ABD'yi de kızdırmak istemez. Çünkü böyle bir durumda iktidarını kaybedeceğini bilir. Olaya SDG açısından baktığımızda, tamamen ABD'nin ağzına bakıyorlar. Çünkü şu anki varlık ve güçlerini onlara borçlular. ABD'nin kendilerine boşa yatırım yapmadığını biliyorlar. Büyük ağabeyleri ABD'nin ve küçük ağabeyleri İsrail'in sözlerinden çıkmazlarsa önünde sonunda hedeflerine kavuşacaklarını düşünüyorlar. Bu uğurda yeri geldiğinde Suriye yönetimini, yeri geldiğinde Türkiye'yi karşılarına almaktan çekinmiyorlar. Bütün bunları Türkiye'de başlatılan yeni çözüm süreci kapsamına aykırı davranışta bulunma bahasına yapıyorlar.

Sonuçta yakın gelecekte Şii ve Aleviler bölgesel bazı girişimde bulunsalar da Suriye'de büyük değişimlere neden olamazlar. Dürziler otoritelerinin olduğu alanları biraz daha büyütürler. SDG ise ne şu anda hakim oldukları alandan çekilir ne de silahlı güçlerini Suriye ordusuna bağlar. Gerekirse bölgesel savaşa girer ama bundan vazgeçmezler. Bu konuda sonunda taviz verecek kişi Şara olur. Bu taviz bölgesel otonomi kazanmaya kadar gider.