Kadın cinayetleri ve kadına şiddet her geçen gün artıyor...

Aslında artan sadece kadın cinayetleri değil, anormal derecede şiddet olayları yaşanıyor.

Kadını, çocuğu, genci yaşlısı herkes şiddete maruz kalıyor.

Konuşarak, anlaşarak sorunları çözmek yerine şiddete başvurarak çare arıyoruz.

Eskiden “Kol kırılır yen içinde kalır” diyerek bütün sorunu aile içinde çözerdik.

Şimdi iletişim kopukluğu var; saygı yok, sevgi azaldı, hatta yok, hoşgörüyü zaten unuttuk.

Pireyi deve haline getiriyor ve kavga sebebi sayıyoruz.

Hem aile içinde böyle olduk, hem de toplumda…

Herkes kavga etmeye hazırlıklı, daha da kötüsü kavga etmek için fırsat kolluyor.

Tabii ki bu durumda güçsüz olanlar bedel ödüyor; en çok da çocuklar ve kadınlar mağdur ediliyor.

Yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü…

Kameralar önünde, kadınlara her türlü methiyeler yağdırılacak, kadınların ne kadar değerli olduğu en veciz sözlerle anlatılacak…

Ama sadece bir gün…

9 Mart'ta ise kadına şiddete kaldığımız yerden devam edilecek...

Sadece kadına şiddete değil, genel olarak şiddet eğilimine bir çözüm bulmamız şarttır.

Kadına şiddet, kadın hakları denilince bir kısım insanların kafası farklı algılıyor.

Kafa yapısı olarak kadını erkekle aynı düzeyde görme anlayışından yoksun oldukları için kadın hakları denilince hafakanlar basıyor.

Aslında sorun sadece kadın hakları değildir; insan hakları, kul hakkı sorunu vardır…

Toplum maalesef şiddete yönlendiriyor; insanlar birbirini şiddete teşvik ediyor.

Hoca kılıklı bazı kişiler, İslâm dinine aykırı olmasına rağmen akla ziyan fetvalarla kadınlara ve çocuklara şiddeti özendiriyor.

Toplumun bazı kesimlerinde kadına şiddeti, hatta genel olarak şiddeti özendiren sözler, kural gibi kabul ettirilmeye çalışılıyor...

Cahiliye döneminden kalan Arap kültürü, bizi kadınlara da, çocuklara da, hatta insanlara da düşman etti...

Kadın anadır, bir insanın en değerli varlığı anasıdır...

Çocuk gelecektir; umudumuz ve beklentimizdir.

Çocuklara şiddet uygularsak; yarın öbür gün kadına şiddet, ana babaya eziyet şeklinde karşımıza çıkar…

Şiddeti değil, sevgiyi, hoşgörüyü ve saygıyı egemen kılmalıyız.

Toplum olarak topyekun şiddete karşı koyamazsak, kadına da çocuğa da şiddeti önleyemeyiz…

*****

En pahalı hediye

Adam, 3 yaşındaki kızını, oldukça pahalı bir hediyelik kaplama kâğıdını ziyan ettiği için azarlamıştı. Küçük kız, koskoca bir paket altın yaldızlı kâğıdı, bir kutuyu eğri büğrü sarmak için kullanmıştı.

Yılbaşı sabahı, küçük kız paketi getirip “Bu senin babacığım” dediğinde babası üzüldü.

Acaba gereğinden fazla mı tepki göstermişti kızına? Bir gece önce yaptığından utandı…

Ne var ki paketi açınca yeniden öfkelendi. Kutunun içi boştu. Kızına yine bağırdı; “Birisine hediye verdiğinde kutunun içinde bir şeyler olması gerekiyor. Bunu da mı bilmiyorsun küçük hanım?”

Küçük kız gözlerinde yaşlarla babasına baktı. “O kutu boş değil ki baba” dedi ve ekledi: “İçini öpücüklerimle doldurmuştum!”

Babası, öyle fena oldu ki… Kızına sarıldı; beraber ağladılar. Adam o altın kutuyu ömrünün sonuna kadar yatağının başucunda sakladı. Ne zaman keyfi kaçsa, ne zaman morali bozulsa, ne zaman kendini kötü hissetse kutuya koşar, içinde minik kızının sevgiyle doldurduğu hayali öpücüklerinden birisini çıkarırdı.

*****              

TEBESSÜM

Rekabet

Yaşlı teyzenin mahalledeki bakkalının tam karşısına büyük bir market açıldı. İkisi de dükkanlarının önündeki camekana mallarının fiyatlarını yazıp asmaya başladı.

Büyük market, “Tereyağı 80 lira” yazınca teyze de “Tereyağı bizde 70 lira” diye ilan koydu.

Ertesi gün büyük market hemen “Tereyağı 60 lira” diye bir afiş astı. Teyze bu sefer “Tereyağı geldi, 50 lira” diye kağıt yapıştırdı.

Bakkalın müşterilerinden biri teyzeye; “Teyzeciğim bunlarla uğraşma. Bunlar büyük miktarda mal alırken ucuza alıyorlar, zarar etmezler ama sen yok olursun” dedi.

Teyze gülümseyerek cevap verdi: “Ben hiç tereyağı satmam ki… Bari millet ucuza alsın.”

*****

GÜNÜN SÖZÜ

En büyük ihtiyacımız hoşgörü, en büyük düşmanımız ise önyargıdır.

Cemil Meriç